5.BÖLÜM

33 4 0
                                    

Güneş'in yüzüme gülüşü ile aralamıştım gözlerimi, yarı açık gözlerimle ağzım açabildiğim kadar açıp esnemiş aynı zamanda gerinmiştim. 'Gören de kız sanar.' Diyen sese döndü gözlerim otomatik bi şekilde. 'Hıhıh' dedim. Onu önemsemediyimi, arkamı dönüp uyuyarak ifade etmiştim. Kendinden taviz vermeyen sesi yine ilişmişti kulaklarıma.'2 saat sonra kahvaltı masasında beni bekliyor ol.' Dedi. Ve çıktığını belli eden kapı sesi ile başbaşa bıraktı.

--------------------------

'Günaydın' dedim. Mutfakta ki görevlilere. Aralarından en büyüğü kalkıp. 'Bışey mi istemiştiniz. Keşke buraya kadar gelmeseydiniz. Söyleseydiniz getirirdik biz.' Dedi. Sinirlenmiştim. Ben kimdim ki benden büyük birini ayağıma çağıracaktım. Herne kadar sinirlenmiş olsamda belli etmemeye çalıp, gülümsemiştim. 'Resmiyet kalksın lütfen. Gerek yok' dedim. En masum halimi takınmaya çalışarak. Masada oturan genç kız atladı ve gülümseyip. 'Yok. Efendim biz boyumuzun ölçüsünü aldık.' Dedi. En kibirli ifadesi ile. Kaşlarımı catıp 'nasıl yani' dedim. 'Emir büyük yerden. Ateş bey sizinle pek muhabbet etmemizi ve sizin bize yardım etmenizi istemiyormuş ve bu isteğini en sert tavırlarıyla beyan etti. Simdi lutfen çıkın. ' dedi. Aynı kız. Kaşlarımı çattım cevap vermeden mutfaktan ayrıldım ve kahvaltının koyduğu yere yani bahçeye çıktım. Beyfendinin tam karşısına oturdum. 'Geç kaldın' dedi. Gerilen yüzü ile. 'neden görevlilere benimle sohbet etmemelerini veya onlara yardım etmememi istedin. Derdin ne senin. Ben hep seninlemi konuşacam, bu saçmalık yetti artık. Burda pembe dizi çevirmiyoruz ve senle ben başrol değiliz. Kafanda ne deniyor bilmiyorum ama burası gerçek hayat ve hepimiz insanız. Sen veya ben altın'dan yapılmamışız. Bulunmaz hint kumaşıymış gibi davranmaya gerek yok.' Dedim. Tüm nefretimi kusmak istercesine. O ise gayet memnun bi şekilde baktı suratıma hatta güldü. 'Seni bilmem ama ben öyleyim. Ama konumuz bu değil. Herkes mevkisini bilsin diye böyle birşey yaptım. Seni yardımcılarıma yardım et diye burya getirmedim. Ve istediğinle görüşebilirsin. Seni bana mecbur etirmiyorum ayak bağı olmasınlar yeter.' Dedi. En umursamaz tavrı bürünerek. 'Buraya getilirme amacımı yapsamda. Gitsem artık diyorum.' Dedim. Kafasını sallayıp. 'Yemeğini ye. Sonra kişileri ve yapman gerekenleri konuşacağız ve evin artık burası.' Dedi. Tam Sinirlenip ağzımı açacaktım ki devam etti. 'Hemen atarlanma. anlamadım ki ergenliğe falan mı giriyorsun. Yurt gibi düşün. Hatta gelmek zorunda bile değilsin sadece dışarda başın sıkıştığın da veya kafanı koyacak bi ev bulamassan diye dedim. Hepsi bu. Ve bence sen çok mafya'lı romanlar okuyorsun. Sana zarar vermiycem veya seni zorla burda tutmıycam. Bunu aklına sok ve hiç birşeyi senin için yapmıyorum. Yapmıycam da. Böyle olması gerekiyor diye yapacam ve yapıyorumda.' Dedi. Göz kırpıp ,yemeğine başladı. Sanırım konuşmamız burda noktalanmıştı. Söyledikleri çok ağırdı, haklı olmasıda cabası. En iyi cevap susmaktır. Cümlesine ayak uydurup susmayı tercih ettim ve tabi yemek yemeyi.
------------
'doyduysan kalkalım' dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım. Ağzım dolu olduğu için konuşamıyordum. 'Peki. İşimiz çok. Bir an önce başlamamız lazım.' Dedi. Sonunda lokmamı yuttuğum da. ' çok vatansever birine benzemiyorsun. O gurupları veya profesyonelleri, yok etme isteğin insanların iyiliği için mi ? Eğer öyleyse tebrik ederim. Çok iyi bir insansın.' Dedim. Cevap vermedi. Sadece baktı. 'Öyle değil. Biliyorum. Tamam iyi olmaya çalışan bi tipim ama saf değilim. Onların ortadan kalkmasını neden istiyorsun ?' Dedim. Anlamsızca bakmayı devam ettirdi ve dudakları aralandı. 'Bilmeni gerektirecek bişey değil.' Dedi. Gözlerinde kopan fırtınaların aksine, sakin bi tonda. 'Bilmeni gerektirecek bişey değil.' Beynimin duvarlarında yankılanan bu sakin ses beni çıldırma evresine getirmişti. Canımı ortaya koyacam. Ve nedenini bilmeme gerek yok öyle mi. Bu kadar mı kolay bir canı gözden çıkarmak, yapmadığım hataların bedelini ödemedim mi defalarca? Bu acı bu lanet olası acı ne zaman bitecek veya bitecek mi ? Biter mi ? Hayatım bu kadar bana ters iken, herşey bu kadar benden nefret ediyorken, ben ölünce herşey yoluna girecek gibi geliyorken, kendimi bile sevmiyorken, bu acı bitecek mi ? Içimde yandığını hissetiğim acı , boğazımı yakan bu alevler ne zaman sönecek, geçmiycekti biliyorum. Her seferinde kandırmaya çalıştım kendimi geçeceğine ama hayat yine geçmeyeceğini gösterdi, karşımda daha dün tanıştığım adam, bana canımı ortaya koymam gerektiğini söylüyor ama nedeni yok. Bu adam benim içimde ki yangına odun atmaya devam edecek mi ? Veya söndürecek ? Allah aşkına ben GECE'yim. benim yaşama amacım insanların ayak işlerini halletmek. Ben bu dünyaya getirildim, ve sebebini bilmediği halde ölümü göze alacaktım. Kim neden bana acısın. Ben zavallının tekiyim. 'Peki.' Dedim. İçimde ki yangına rağmen. Ve masadan kalktım. O'da kalktı ve kendine bi yol belirledi, bende onun yolundan gittim. Sonunda arabaya yetiştiğimizde şöför arka kapıyı açtı. Önce ateş sonra ben içeri geçtik. Şöförde yerine geçip sürmeye başladı. Ateş yanında ki düğmeye bastı ve araya cam girdi, Tatsız sohbetimize şöför'ün kulak şahitliği olmaması için. Bir süre sessizliği sürdürdüğümüz atmosfer ateş'in konuşmaya başlaması ile dağıldı. ' işimiz aslında basit ama tehlikeli. Gurup 2 kadın ve 4 erkekten oluşuyor. Erkeklerden 1 tanesi o gurubun beyni gibi atılacak her adım onun onayından geçiyor. Bu yüzden sen o adamın karşısına çıkacak ve onu bir şekilde baştan çıkaracaksın. Onu kimsesiz ve masum olduğuna inandıracaksın o'da seni biricik guruplarına götürecek. Gurup üyeleriyle konuşurken dikkat çekmemeye ve kısa cevaplar vermeye çalış.' Dedi. ' eğer yapamassam.' Dedim. ' casusu olduğun anlaşılır ve kime çalıştığını söylemen için türlü işkencelere maruz kalırsın ve tabi ki sen söylemiyceksin. Bide bakmışız ki gece işkencelere dayanamayıp ölmüş.' Dedi. Vurdum duymaz tavırlarına alışmıştım ama bu kadarı ağırdı ve benim gibi güçlü gözükmeye çalışıp, güçsüz olan biri bu kadarını kaldıramazdı. Kafamı sallamakla yetindim. 'Hani hepsi üstündü ? Öyle demiştin. ' dedim. Aklıma sonradan gelen soruyu. 'Evet. Öyle ama gurubun en tecrübelisi ve kurucusu. Bu yüzden ona biraz daha farklı davranıyorlar, bi abi gibi, bi baba gibi saygı gösteriyorlar.' Dedi. Göz devirip. 'Kısaca başkanları. Her ne kadar üstün olsalarda illa bi yöneticiye ihtiyaç duyuyorlar ve biricik egolarına yediremediklerinden ona başkan demiyorlar.' Dedim. Kafasını salladı. ' gurup hakkında bilmem gereken başka birşey ?' Dedim. ' guruptaki kızların adı cansu ve pınar. Erkeklerin ki ise cenk, ali ,bora ve koray. Cansu ile bora, ali ile pınar sevgili. Cenk gurubun en haylazı günü birlik takılır o yüzden cenk'ten uzak durucaksın. Bizim işimiz korayla. Koray saygın. ' dedi. Düşünceli bi şekilde.' Peki. Ben korayla nasıl karşılaşacam.' Diye sorudum. 'Basit. O gurub'un takıldığı bara gideceksin. Gurup üyeleri oturdukları köşeden çoktan dağılmış olacaklar çiftler odalara, cenk ise kız avına ama koray oturup etrafı izliycek. Insanların ne düşündüklerini anlamaya çalışıp analiz edecek.' Dedi. ' ben nerde olaya dahil olacağım.' Dedim. ' onun tam karşısında sevgilinle kavga edeceksin. Hatta ayrılacaksınız sen ağlamaya başlıycaksın o ise gidecek. O kadar üzüleceksin ki bayılacaksın ama yere düşmeden seni koray tutacak.' Dedi. Saçmaydı çok saçma. ' 1 nasıl bu kadar emin oluyorsun. 2 benim sevgilim yok.' Dedim. Göz devirip. Cevap verdi. 'Sevgiliin olmıycak zaten. Olmuş gibi gösterilecek ve o gelecek. Çünkü o bir aptal. Çünkü o değiştiğini kendine inandırmaya çalışıyor ve insanlara iyilik yapıyor. Sözde vicdan azabı çekiyor piç kurusu. ' dedi. Tüm nefretini sözlere dökerek. ' diyelim ki uyandım ve o tepemde ne oldu diyecek ve ben sevgilimden ayrıldım diycem çok seviyordum dicem. Neden ayrıldınız derse ki diycek ne diycem.' Dedim. Umursamaz bir tavırla. ' düzgün öpüşemiyor muşum. Bu yüzden. Işte böyle siktiriboktan bi sebep yüzünden sevmedim demiyorda hayvan, acaba gerçekten dediği kadar kötümüyüm. Diyceksin.' Dedi. benim yapmam gereken hareketler ve ses tonu ile canlandırma yaptı. 'Özünü buldun seni gay.' Diye içimden gecirdim. ' iyide ben öpüşmeyi. Bilmiyorum ki. Bu iş yaş baştan söylüyüm. Demedi deme. ' dedim. Bu sözlerimin ardından bana uzaylıymışım gibi baktı. Biraz sonra munzur bir bakış aldı yerini. Göz kırpıp, 32 dişini göstererek sırıttı ve dudaklarını konuşmak için açtı. 'ÖĞRETİRİZ.'

KANLI OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin