Merhaba . Keyifli okumalar.
Kendime gelebildiğimde başımda ablam vardı.
-iyi misin şimdi?
- Ne oldu?
- Şekerin ve tansiyonun düşmüş. Şimdi herşey normal
Bunu söyleyen kanımı alan, kıvırcık saçlı, çok tatlı bir hemşireydi.
- Teşekkürler.
Gülümsedim. O da gülümsememe karşılık verdi ve odadan çıktı.
Biraz vakit geçtikten sonra ablam ayağımı dürttü.
" Ne var be?."
" Gel buraya otur da gör ne varmış. "
Sitem ederek ablamın yanına doğru yavaşça yürüdüm.
" Bu mu yani ?"
Bana gösterdiği yakışıklı görünen, uzun boylu ve sanırım koyu sarı saçları olan bir çocuktu. Tam olarak yüzünü göremiyordum.
" Gerizekalı bak bu çocuk stajer kesin. "
" Sacmalama abla ya. Kesin hemşirenin oğlu falandır."
" Evdeki muhabbeti hatırlıyor musun? Demiştin ki doktorlar büyük bakmam ama stajer belki. "
" Ya o stajer değildir abla. Hem öyle olsa bile ben ne bileyim. Erkek stajer falan var diye. "
Ikimiz beraber güldük.
" Hadi kafeteryaya inelim. "
" Tamam hadi inelim."
Üzerimde ne olduğunu tekrar kontrol edip, odadan çıktım. Koridorda ablamla ilerlerken o çocuğu tekrar gördük. Üzerinde beyaz bir hemşire üniforması vardı. Altında da lacivert bir pantolon. Üniformasının cebinde bir kalem ve boynunda da steteskop vardı. İlk gördüğümde bunlar yoktu ama. Herneyse yine haklıydı ablacığım.
" Çocuğu resmen süzdün be. Neyse o da sana baktı kızım. E o da haklı bu kadar yaşlı içinde genç, güzel, alımlı daha ne olsun. "
" Abartma ."
Kafeteryaya indiğimizde kahvaltımı henüz yapmadığım için birşeyler aldık. Yiyecekleei bitirdikten sonra biraz oturduk.
" Abla ya cidden 3 gün falan mı kalcam ben."
" Doktor öyle söyledi."
" Hadi inşal-. "
Konuşmamı bölen ablamın telefonunun sesiydi.
" Efendim hala?"
" Evet, aynen. "
" Tamam , bekliyoruz biz. "
Telefonu kapattıktan sonra ne olduğunu sordum.
" Halamlar gelmiş de. Burda bekle sen ben ziyaret saati bitmeden refakatçi kartını alayım sekreterden. Tamam mı? "
" Tamam."
Ablam uzaklaştı. Bende telefonumu cebimden çıkarıp, geçmiş olsun dileği içeren mesajları cevapladım.
Mesajları cevaplamayı henüz bitirdiğimde ablam yanıma halam ve eniştem ile gelmişti.
Hepsini teker teker öptükten sonra onlar bana klasik soruları sordular ve kendi aralarında sohbet etmeye başladılar. Umursamadım. Bende telefonumla ilgilendim. Çünkü konuşmaları oldukça sıkıcıydı.
Ayağa kalktım." Neyse benim odaya dönmem lazım. "
" Tamam hayatım haklısın. "
Hepsini öptükten sonra, ablamı da -her ne kadar gelmek için ısrar etse de- orda bırakıp , kafeteryadan çıktım. Biraz yürüdükten sonra tabelasında ' yatan hastalar' yazan kapıdan geçtim. Hemen karşımda olan asansöre binip, 2 yazan düğmeye bastım. Kısa sürede gelmiştim. Odama doğru ilerledim.
Yatağa uzandım ve telefonumla oynamaya başladım. Aradan 10 dakika ya geçti ya geçmedi ablam geldi. Arkasından da kızıl saçlı, minyon tipli , şirin mi şirin bir hemşire geldi. Sorular sordu. Sonrasında da odamın değişeceğini 405 e geçeceğimi söyledi.
Eşyalarımı topladık. Ve ablamla beraber bahsettikleri odaya girdik. Ablam nişanlısıyla konuşmak için balkona çıkmıştı. Canım sıkılıyordu ve son sınavlarımı henüz olmadığım için test çözmeye karar verdim. Çantamı açıp , içinden matematik test kitabını çıkardım. Soruları çözmeye başladım.
12. Soruyu çözerken çok susadığımı farkettim. Masanın üzerinde duran şişeyi aldım.
" Damla Bulut. "
Umursamayıp suyu içmeye başladığımda biri odaya girdi. Gözlerimi çevirip o tarafa baktığımda bir çift mavi-yeşil arasında gidip gelen gözlerle karşılaştım. Şişeyi hemen masaya bıraktım. Şaşkınlıktan içtiğim su genzime kaçmıştı. Neden bu kadar şaşırdıysam. O da şaşkınlıkla bakıyordu.
" Buyrun benim. " dedim en ifadesiz sesimle.
" Şekeriniz ve tansiyonunuz kontrol edilecek. Ve bu işlerle ben ilgileneceğim."
Bunu söyleyen çocuk stajerden başkası değildi.