1 hafta sonra
Bugün sonunda taburcu oluyordum. Ve asıl merak ettiğim bir haftadır Rüzgar yanıma gelmemişti. Yoğunda olabilir gerçe ama bunun hesabını bugün dahiliye bölümüne geçtiğimde sorardım. Birden kapı açıldı ve içeriye ablam girdi.
" Haydi gidiyoruz."
" Tamam."
Odadan heyecanla ayrıldım. Bölüme geçtik ve odaya yerleştim. Annemin ricası üzerine özel odadaydım. Bir kaç saat kadar odada dinlendim. Daha doğrusu Rüzgar'ın gelmesini bekledim. Kapı tıklatıldı. Gelen Rüzgardi. Onu görünce ne kadar özlediğimi fark ettim. Sanırım gerçekten bu aşktı. Hemen boynuna atlamak sıkı sıkı sarılmak istedim fakat o bunun aksine yüzünde anlayamadığım bir ifade barındırıyordu. Aşırı derecede resmi bir ses tonuyla,
" Damla Bulut. "
" Efendim? "
" Geçmiş olsun. Doktorunuz birkaç test istedi onları yapmamız gerekiyor. "
" Tamam da bu resmiyet de nerden çıktı? Bu arada eğer istersen 1 hafta önce konuşacağımız konuyu konuşalım. "
" Damla Hanım, ne konusundan bahsettiğinizi bilmiyorum fakat sizinle hasta-stajer ilişkisinden öteye geçtiğimi zannetmiyorum. "
" Rüzgar neden bahsediyorsun sen ? Deli miyim ben? Bir hafta önce seninle buluşmaya gelirken kaza geçirdim."
" Kaza sonucu bir travma olmalı. Öyle birşey yaşanmadı Damla Hanım. "
Ve biraz daha dayanama-yacağımı anladığımda gözlerim çoktan kararmıştı.
★★★★★★★★★★★★★★★★
Güç sadece biri sizin zayıf noktanızı bulana kadar size aittir. Ki eğer birini gerçekten seviyorsanız tamamen savunmasızsınız.
Uyandığımda başımda ablam vardı. Yüzü ifadesizdi. Bense kafayı yiyecek gibiydim. Bunlar hayal olamazdı. Kesinlikle gerçekti. Asansör, yaşadılarımız kesinlikle beynimin oyunu olamazdı.
" Bana ne oldu? "
" Kan alınırken bayılmışsın önemli birşeyin yok. "
Böyle söyleyince gözlerim koluma kaydı. Kolumdaki serumu ve acısını yeni yeni farketmiştim.
" Hayır benim gözüm karardığında kan falan alınmamıştı. Çok iyi hatırlıyorum. "
" Güzelim, bak biraz yorgunsun bunlar çok normal şeyler."
" Hayır, hayır değil! Bana bu muameleyi yapamazsınız! Gerçekti hepsi, sonuna kadar! "
Çok fazla bağırıyordum aynı zamanda gözyaşlarım sel gibi akıyordu. Lanet olsun yalan değildi olamazdı. Gerçek olacak kadar güzel ve gerçekçi hissettiriyordu. Artık ablamın dediği sözler kulaklarımda çınlıyordu. 'Sen insanlara karşı bu kadar sert davranır onlara şans vermezsen eğer birgün karşına biri gelir öyle bir eline geçirir ki seni bütün kabuklarını kırar savunmalarını yok eder. Bunu yaşadım biliyorum. ' Niye haklı çıkmak zorunda ki. Düşünmeden edemiyordum. Neden gerçek olduğunu inkar ediyordu? Belkide gerçek değildi. Kesinlikle kafayı yiyordum. Ağlamaktan gözümde yaş kalmamıştı. Birden içeri o girdi.
" Defol seni görmek istemiyorum! "
Beni dinlemedi yanıma yaklaştı. Deli gibi bağırıyordum ve gitmesini istiyordum. Ablamında yardımıyla en son elindeki iğneyi koluma sapladığında hissettiğim acıyı hatırlıyordum. Sanırım haklıydılar delirmistim.
Çok çok kısa bir bölüm oldu ama böyle olması gerekiyordu. Az sayıda olsanızda siz okuyucularimi çok seviyorum. Bu 3 gündür mükemmel bir konferanstaydım burdan konferans baskanimiza ve komite başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Neyse cok uzatmadan yarın spoiler içeren bir bölüm yayımlayacağım. Takipte kalın.