Hız , Refleks , Efor ve Güven

34 2 0
                                    

Sınav için eski tesisat binasına gittik.Burası aslında artık kullanıymıyordu.Ama gerekli durumlarda açılıyordu.Zaten biraz hasar görmüştü .Kapıda bir adam duruyordu. Aynı bir koruma gibi. Ve de sınava girmek için bir sürü insan ve oturma yeri. Etrafı çok incelemeden boş bir yere oturduk. Kafamı iki elimin arasına aldım ve gözlerimi kapatıp ovalamaya başladım. Kafamda sadece o korumanın 5 dakika aralık  ile söylediği isimler vardı:
-Ginny Young
-Josh City
-Brad  Bone
-Daniel Long
-Katy Rainyday
-Freddie Peterson
-Alexander Sun ve
-Mary Tennyson .

Ovv! Bu bendim! Babam sırtıma dokundu :
-Hadi içeri girelim.dedi ve içeri girdik .Kocaman bir beyaz  oda vardı . Bu odanın içinde ise küçük bir camekan oda bulunuyordu. İlerisinde de uzun bir kolidor.Beyaz önlüklü ve elinde bir kaç evrak bulunan bir arap adam bizi karşıladı ve kendini tanıttı:

-Merhaba! Ben Micheal Kingdom .dedi ve bana elini uzattı.Ve tokalaşırken:
-Merhaba! Ben Mary .Mary Tennyson.

-Tanıştığımıza memnun oldum Mary. Seni test odasına ben götüreceğim. Beni takip et. dedi ve takip ettim. Upuzun kolidor bile beyazdı.Bu renk ile takıntıları neydi anlayamamıştım. Uzun beyaz kolidorun bitiminde bir kapı vardı . Evet kapıya yaklıştıkça kapının bir camdan kapı olduğunu anladım .Daha da yaklıştıkça bunun sadece basit bir ayna olduğunu düşündüm. Sonra Bay Kingdom yani Micheal Kingdom aynaya doğru yürüdü ve içinden geçti.Ne olduğunu şaşırdım. Bir an duraksadım. Geçmek ile geçmemek arasında takılıp kaldım. Ya bu bir test ise diye düşündüm.Cesur oldum ve içinden geçtim. Yine beyaz ama küçük bir odaydı. Sol tarafta ama uzakta ise bir kadın duruyordu.Bay Kingdom o sarı saçlı kadına iki parmağı ile işaret yaptı ve kadının yanındaki duvarda duran kırmızı küçük bir butona bastırdı.Ve anında bembeyaz oda çim kaplandı ,köşelerden kısa borular indi.Ne olduğunu şaşırmıştım.Bay Kingdom beni çimlerin arasına gitmemi söyledi.Gittim.Bir anda arkamda cam bir duvar oluştu.Hadi şimdi koş dedi.Bende olduğum yerde mi yoksa bildiğiniz gibi mi dedim.Bildiğin gibi dedi.Ama duvara çarpacaktım.Belki buda sınavdır dedim içimden ve beyaz duvara çarparcasına koştum.Aman Tanrım! Önümdeki beyaz duvar gitmişti.Yerini dağlar ve mavi gökyüzü almıştı.Köşelerden çıkan borulardan ise hava geliyordu.Bu bir çeşit similatör olmalıydı.Olabildiğince hızlı koşuyordum ama duvara çarpmıyordum.Çimlerde benim aksi yönüme ilerliyordu.Bu şekilde 5 dakika kadar koştum. Derken birden sağ tarafıma sanki biri yumruk atmıştı .Sağa baktım ama kimse yoktu.Herhalde bu aşamanın adı refleks olmalıydı.Koşmayı bırakıp savaşmalıydım.Sonra sol taraftan kafamın hizasına da yumruk geliyordu ki son anda eğildim.Sonra ayaklarıma geldi zıpladım.Neredeyse bunlar bir kaç kez tekrarlandı.Son olarak rüzgar kesildi.Ama yumruklar 4 bir yanımdan hala geliyordu.Son olarak o an sayabildiğim kadarıyla 9-14 tane yumruk ayağıma doğru geliyordu.Hemen bir hamle yapmazsam düşebilirdim.Tek ayağımla dağa, yani duvara doğru atladım.Sonra diğer ayağımı öne getirip duvara koyduğum ayağım ile kendimi ittirdim.Ve ters takla atarak iki ayağımın üzerine düşerken biraz dizlerimi kırdım.Tek dizim yerde ellerimle birlikte sürüklenişimi durdurmaya çalışıyor başımın  gözleri kapalı halde yere eğilişi ise kendime ne yaptığımı soruyordu.Kafamı kaldırdığımda o bütün çimler ve dağlar gitmişti.Yine beyaz  sade bir duvar beni bekliyordu.Arkamdaki cam duvar ise kalkmıştı. Yavaş ve sakin bir biçimde Bay Kingdom'ın yanına gittim.Bay Kingdom sanki donup kalmıştı. Şaşırmış gibi duruyordu ama neden şaşırdığını bilmiyorum.Geldiğimiz yoldan geri gittik. Babam beni bekliyordu.Bay Kingdom babamın kulağına eğildi:

-Bay Tennyson konuşabilir miyiz?

-Tabi ki.dedi.İnanın bu beni çok korkutuyordu.Camekan  odaya girdiler.Sesleri çok boğuk ve kısık gelmesine rağmen ne dedikleri anlaşılıyordu.Bay Kingdom konuşmaya başladı:

-Bay Tennyson kızınız tek kelimeyle harika!

-Pardon Bay Kingdom.Ama bana "Bay" demeyin .Lütfen!

-Hala eskisi gibisin Ben yaramaz ama alçakgönüllü.Seni görmeyeli de uzun zaman oldu.Bana sık sık uğra Ben .Tamam mı?

-Tamam Bay Kingdom seve seve.

-Neyse konumuza dönelim. Bu sınavı bu yıl neredeyse
9 -10 kişi anca geçti.Sadece bir kişi daha Mary kadar olmasada bu sınavı hakkını vererek geçti.Ama gerçekten Mary bu sınavın en iyisi oldu.Yaptığı walk flip beni gerçekten çok şaşırttı. Çünkü gerçekte olanı hiç arka plana atmıyor ve gerçekten soğuk kanlılığını koruyor.Bunu söylemek istemezdim Ben ama o aynı annesi. Earlena'ya hiç bu kadar benzeyenini görmemiştim. Onun öldüğünü öğrendikten sonra herhalde onun gibi biri hayata bir daha gelmez diye düşünüyordum.Ama o aynı annesi gibi özgüvenli , kararlı azimli ve cesur.Kısacası onu bu okulda görmekten gurur duyarız. 3 hafta sonra okulumuz başlıyor.  O okulda Mary'nin yeri hazır.Ve şunu söylemek isterim ki sizi kendi ellerimle  tesisatçı yaptığım gibi Mary'i de kendi ellerimle tesisatçı yapmak çok isterim Ben.

-Teşekkürler Bay Kingdom. Size güvenim sonsuz .Aslında Mary'i kendi başına nasıl Avusturalya'ya göndereceğimi hep düşünüyor ve tereddüte düşüyordum.Tekrardan teşekkürler Bay Kingdom.

-Rica ederim Ben. Dedi ve odadan çıktılar. Kingdom ise uzun kolidora doğru gitti.Babam ise yanıma  geldi.Gözleri yine dolmuştu.Tamam Mary artık gidebiliriz dedi kısık bir ses tonu ile.Ve arabaya bindik.Eve doğru yolla çıktık:
-Evet Mary nereye gitmek istersin?

-Eve gitmek istiyorum baba çok yoruldum.

-Peki tamam Mary. dedi eve gittik. Kapıyı açmam ile birlikte SÜRPRİZ!!!!!!!!!! Neredeyse tüm akrabalarımız bizim eve gelmişti. Ve hep bir ağızdan bağırıyorlardı:

-İyi ki doğdun MARY!!! İyi ki doğdun MARY!!! Mutlu yıllar mutlu yıllar mutlu yıllar sanaaaaa!!!! Dedikten sonra alkış tuttular. Evet bugün benin doğum günümdü. Babamı bulalı tam iki yıl olmuştu.Zaman su gibi akıp geçiyordu. 18 yaşına girmiştim ve artık kendimi daha bağımsız hissediyordum.Sırayla herkes beni hediye yağmuruna tuttu.Aslında bugün sadece benim doğum günüm değildi. Ee normal olarakta ikizim Susan'nında doğum günüydü tabi.Ona da hediye yağmıştı.Akşama doğru herkes evine dağıldı. Ve Susan ile hediyeleri salonun ortasına yığıp paketleri yırtmaya başladık. O sırada abim pijamalarını giymiş yatarak televizyon izliyor babamda morali bozuk bir biçimde merdivenlerden çıkıyordu. Biraz ilgiye ihtiyacı vardı anlaşılan.Babam bizim odamıza yani benim odama girdi. Sonra kardeşlerime :
- Hadi çocuklar babamın yanına gidelim dedim ve yavaş yavaş yukarı çıktık.Kapıyı tık tıkladım.Üç kardeş içeri girdik.Babam hemen elleriyle gözünü sildi :
-Aaa çocuklar gelin oturun.dedi. Kardeşlerim babamın bu duygusal yönünü ilk defa gördükleri için çok şaşırmışlardı. İkiside anlamsız anlamsız bana bakıyordu .Athena :
-Baba neden ağlıyorsun?
-Ağlamıyorum oğlum.Susan:
-Hayır baba ağlıyorsun.
Ben:
-Yoksa bugün ki Bay Kingdom ile konuşmanızla ilgili mi?

Babam kısık bir sesle :
-Evet... dedi ve söze her 2 dakikada bir , bir damla yaş akıtarak başladı:

-Aslında bu anneniz ile ilgili çocuklar... Anneniz ve ben, Tesisatçı Akademisinde birlikte okuyorduk.O zaman ikimizinde ortak öğretmeni Bay Kingdom'dı .Tabi o zaman Bay Kingdom 30-35 yaşlarında felandı.Bizim anneniz ile aşkımızın filizlenişini en iyi Bay Kingdom bilir. Bay Kingdom bana oğlu gibi annenizi de kızı  gibi severdi. Bana çok katkısı oldu.Ve zaten Bay Kingdom'ı görünce anılarım canlandı ve annenizle geçirdiğim o günler aklıma geldi. Balo gününde heyecandan ölürken benimle dans eder misin diye elimi uzatığımı , elini tutup uzun uzun yaptığımız kır yürüyüşlerimizi, hatta çocuk gibi lunaparkta atlı karıncalara  binişimizi çok iyi hatırlıyorum. Ve sonra sizin gelmenizi annenizin o bana attığı bakışların parlaklığını ve gerçek sevginin nasıl bir şey olduğunu hatırlıyorum.Annenizi özlüyorum.Omzumdaki kafasını ,yatağımdaki kokusunu ,güzelcene seslenişini , o yüzünü özledim.Ve düşünmesi bile beni acıtıyor.dedi ve sessiz sessiz ağlamaya devam etti.O ağlarken ilk önce Susan gitti babama sarıldı.Sonra ben ve sonra abim.Babam:

-Özür dilerim çocuklar. Hemde çok.Bütün suç bende Earlena 'yı hiç götürmemeliydim ve... Ben:

-Şttt! Baba sakın kendini bu kadar üzme .

-Sizin gibi çocuklarım var olduğu için çok şanslıyım.Sizi seviyorum çocuklarım ;(

3 kardeş hep bir ağızdan:
-Bizde seni seviyoruz baba.dedik. O gece gerçekten çok duyguluydu .Ve çabucak 3 hafta geçmişti.

İntikam PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin