Her son bir başlangıç değil midir? Bilinmezliğin ortasında bir el umut ışığı olabilir mi gerçekten? Olmalı mıdır? Ya bir sona ihtiyaç varsa ve kurtulmak istemiyorsam. Gözlerimi kapatıp sonsuza dek uyumak istiyorken bunun suç olarak görüldüğü bir ülkede amaçsızca yaşamayı istemek niye?
Annemin ölümünden ve babamın beni kapı dışarı edişinden beri belkide defalarca kendimi intihara sürüklemiş olmanın çöküşlerine maruz kalmıştı gözlerim. Her intihar çabasından sonra kendimi karakolda bulmak ise ayrı bir ironiydi. Bir kız herşeyi yüzüne gözüne bulaştırabilir mi sorusuna kesin cevaptım.
"Bakar mısınız?" sarı saçlı, polis üniformalı bir kadının sesiyle tüm düşüncelerimde son buldu. "Bakmalı mıyım?" diye cevapladım. Kadın cevabım karşısında afallamış gibi görünsede, sözüne devam etti.
"Teyzen kefaleti ödedi, artık çıkabilirsin. Bidaha intihar etmek istediğinde etrafında polis olup olmadığına dikkat etmelisin küçük bayan, sana bir tavsiye eğer intihar edersen..." anne tavsiyesine gerek yoktu. Sözünü keserek "Güzel tavsiyelerin için teşekkür ederim ama kapıyı göstersen dahada mutlu olabilirim" dedim. Gülümsedi ve kapıyı işaret parmağıyla gösterdi.
Güzel teyzem kapının önünde beni bekliyordu. Evet, gerçekten güzeldi. Herkes anneme benzediğini söylerdi. Mavi siyah saçları, simsiyah gözleri ve mükemmel vücudu, gerçekten kıskanılasıydı. "Ah, benim güzel kızım" diyerek kollarını sardı. Annem olmadığı için herzaman teyzemden görmüştüm o şefkati. Annemi kaybetmem üzerine 4 sene geçmişti. Ölümünün zor olduğu kadar acı çekerek ölmesi beni içten içe süründüren gerçekti. İş dönüşü bir ağaca çarpıp, belinin direksiyon ve koltuğun arasına sıkışmasına sebep olmuştu. Issız bir yer olduğu için kimse yardımına koşamamıştı ve sıkıştığı için yerinden oynayıp yardım çağıramamıştı. Saatlerce bağırarak ağlamış ve 1 saatin sonunda ölmüştü. Ordan geçenler onu bulduğunda gözlerinden hâlâ yaş geliyormuş, öylece kanlar içinde, 1 saatin sonunda orada can vermiş. Bunlar yetmezmiş gibi acımasız babam, ölü bedenini bana göstermek için elinden geleni yapmıştı ve bunu güçlü olmam için yaptığını iddaa etmişti. Gerçekten pislik, acımasız adamın tekiydi. Bu herzaman böyle idi. Hep bize eziyet etmişti. Ve 2 gün önce eve sadece 10 dakika geciktiğim için beni kapı dışarı etti. Eve eşyalarımı almaya gittiğim de kapının kilidini bile değiştirmişti.
"Teyze artık gidebilir miyiz?" diye yönelttim sorumu düşüncelerimden sıyrılıp. Koluma girip beni arabaya kadar getirdi. Eve geldiğimizde ışıklar yanıyordu. Muhtemelen benimle aynı yaşta olsa bile AQ seviyesi yerlerde ki kuzenim televizyon izliyordu. Beni görür görmez "Yeni bir intihar girişimi ile karşınızda Duru Atakan" dedi ve kendisinin cadı gülüşü diye adlandırdığı gülüşü attı. Her ne kadar gerizekalı olsada mankenleri aratmayan bir karizması vardı. Geniş omuzları, kumral saçları ve giydiği sıfır kollu tshirtten fırlayan kaslı kolları. Aynı yastaydık ve benden büyük durması her zaman moralimi bozardı.
"Kes sesini Bora" diye bağırdığımda yüzünü buluşturdu. "Şaka bir yana, cidden beni bırakmayı mı düşünüyordun Duru?" dedi ve gelip sarıldı. Tanıdığım herkes benim intihar girişimlerimi şaşkın karşılamıyordu artık. Hastaneye yatırmak istemelerine rağmen hiç bir şekilde kabul etmemiştim, edemezdim.
Teyzem, "Yarın Bora ile birlikte yeni okuluna başlıyorsun. Birdaha seni o adamın eline vermeyeceğim." dediğinde içimde bir mutluluk çığlığı koptu. Yüzümde ki gülümseme bir anda yayıldı ve teyzeme sarılıp hıçkırarak, "Seni çok ama çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" dedim.
"Evet bitanem bende seni seviyorum, hadi şimdi odalarınıza gidin. Bende evrak işleriyle uğraşacağım." İkimiz de başımızı salladık ve yukarıya çıktık. Fazla yorucu bir günün sonunda kafamı yastığa koyar koymaz uyumak istiyordum. Odama girip zaman kaybetmeden duşa girdim. Kendimi köprüden atma gibi bir uğraşta bulunup sadece köprünün parmaklıklarına sürünmeyi başarabilmiştim. Sonunda duşumu aldığımda gece yarısı olmuştu bile. Yatağımı açıp ışıkları söndürdüm ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bırakmak üzereyken tüylerim diken diken oldu. Tam yatağımın başındaki pencere, karşısında ki boş ev ve karanlıkta beni izliyen adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doku
Teen FictionAnnesinin ölümünün ardında ki gizem yetmezmiş gibi peşine takılan son derece tehlikeli sapık. Teyzesinin yanına taşınan Duru Atalay'ı yeni tanıştığı Rüzgar bunca şeye karşı koruyabilecek mi? Peki ya aşk? Korku?