Yaşadığım şok ile kenarda duran sandalyeye oturdum. Benden bahsediyor olamazdı, değil mi? Sonuçta annesini kaybeden tek kız ben olamazdım. Tabiki de ben değildim ama o kızın kim olduğunu düşünmüyor da değildim. Sonuçta Rüzgar sadece arkadaşımdı.
"Ay ben niye düşünüyorum ki bunları" diye sesli düşündüm.
"Bizim deli yine iş başında" gelen sesle irkilerek ayağa kalktım."Bu aralar pek peşimde dolanıyorsun bakıyorum da Rüzgar" dedim ve yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Kapıdan içeri girdi ve cebinden çıkardığı paketten bir sigara alıp yaktı. Bir insan sigara yakarken bile çekici olamazdı. Bir elinde sigara varken bir eliyle de sakallarıyla oynarken gözlerini kısarak baştan aşağıya beni süzdü. Sonra yavaşça yanıma yaklaştı. Aramızda sadece bir adımlık mesafe kaldığında kulağıma eğilerek "Sana bir sır vereyim mi kızıl?" Biraz durakladıktan sonra "Seni istiyorum." Ensemde ki nefesinin sıcaklığıyla irkildim aynı zamanda onunda kalbimin sesini duyduğundan emindim. Hadi oradan ulan. Ordan bakılınca kolay bir kız gibi mi görünüyordum. Tokat atmaya yeltendiğim an anlamış olacak ki bileğimi kavradı ve "Bir daha sakın böyle bir şey yapmaya kalkışma" elinden kurtulup hızlı adımlarla dışarı çıktım. İlk kez Rüzgar'ı ciddi görmüştüm diyebilirim. Bu korkmama sebep olmuştu. Aşağıya indiğimde Bora oturmuş televizyon izliyordu. Bana soru soran bakışlar attığında "Arabanın anahtarını ver" dedim ve elimi uzattım. Anahtarı elime koyunca hiç bir açıklama yapma gereği duymadan evden fırladım ve arabaya bindim. Kafamı kaldırdığımda Rüzgar'ın balkon demirliklerine yaslanmış ve bana ciddi bir şekilde bakarken yakaladım. Onu bu kadar kızdırıcak bişey yaptığımı sanmıyordum. Kafamı çevirip gaza bastım. Evet, sorun şu ki yolu bilmiyordum ve ormanın içinden geçiliyordu. Arabayı durdurup birinin geçme umuduyla etrafa bakındım. 10 dakikanın sonunda pes ettim ve arabadan inip Bora'nın numarasını tuşladım.
"Hayırdır, yolumu bulamadın lan bücür" dedi ve güldü. Çok komik.
"Rica etsem tarif eder misin kuzenciğim" dedim şirin bi sesle.
"Bekle, geliyoruz." dedi ve telefonu kapattı. Ah bu çocuk beni deli ediyor. Arabanın içine girip torpidoya bakındım. Neyse ki aradığımı bulmuştum. Malbora paketini çıkarıp içinden bir tane aldım ve yaktım. Tekrar arabadan çıkıp etrafa bakınmaya başladım ama görünürde hiç birşey yoktu. Tekrar telefonum çalmaya başladığında irkildim. "Özel numara" yazıyordu. Bir bu eksikti diye geçirdim içimden."Efendim" Tam tahmin ettiğim gibi cevap yoktu.
"Kimsiniz?" dedim tekrardan.
"Kırmızı araba kırmızı elbise ve bir adet kızıl" sert bi kahkaha attıktan sonra "Senin gibi bir kadının buralar da ne işi var acaba, bir de dün seninle yaşadıklarımızdan sonra" kalbimin yerinden çıkıcağından emindim. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ama ağlamıyacaktım. Korkusuzdum. Ve korkmadığımı kanıtlayacaktım.
"Karşıma çıkacak yüzün olmadığı için mi sapıklar gibi arıyorsun" dedikten sonra sesimin titremediği için kendim ile gurur duydum.
"Hanımefendimiz öyle istiyorsa öyle yaparız" dedi ve telefonu kapattı. Ardından ağaçların arasında ki ayak sesi kulaklarımın çınlamasına neden oldu. Titriyordum ve terliyordum. Direk arabaya bindim ve gaza bastım. Gözümden akan tek damla yaşı umursamadan gaza bastım. Aynaya baktığımda arkamdan gelen arabayı görmem ile korkum kat kat artmıştı. Artık bu piskopatlığa giriyordu. Daha da hızlandığımda onunda hızlandığını gördüm. Birden gözüm bir ağaca takılmıştı. O ağaç. Annemin öldüğü yer. Frene basıp ani bi hareketle durdum ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Muhtemelen dün de buradan geçmiştik fakat karanlıkta farkedememiştim. Bu yüzden dün Bora birden hızlanmış ve morali bozulmuştu. Arkamda ki arabaya baktığımda onunda durduğunu gördüm. Arabadan indim ve oraya doğru ilerledim. Arabanın kapısı açılıp Bora ve Rüzgar indiğinde daha fazla dayanamadım ve dizlerimin üzerine çökerek ağlamaya başladım. Bora koşarak yanıma geldi ve kafamı boynuna gömdü.
"Geçti bücürüm. Sana beklemeni söylemiştim" dedi ve beni ayağa kaldırdı. Tekrar kafamı çevirip ağaca baktığımda duran gözyaşlarıma yeniden engel olamamıştım. Bora'nın kollarından sıyrılıp ağaca doğru ilerledim. Ağaçta hiç bir şey yoktu. Tabiki olan anneme olmuştu. Kötü bir ölümün arkasında büyük bir ağaç vardı. Rüzgar yanıma gelip kolumdan tuttu ve gözümden akan yaşlara baktı.
"Yanındayım kızılım" Alnıma kondurduğu küçük öpücük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doku
Teen FictionAnnesinin ölümünün ardında ki gizem yetmezmiş gibi peşine takılan son derece tehlikeli sapık. Teyzesinin yanına taşınan Duru Atalay'ı yeni tanıştığı Rüzgar bunca şeye karşı koruyabilecek mi? Peki ya aşk? Korku?