Gözlerim yeniden Rüzgar'ın gözlerinine kitlendiğinde elleri belimdeydi. Aklıma dün gece yaşanılanlar gelince ellerinin arasından kurtuldum ve yüzüne bakmadan kapıdan çıkıp arabaya bindim. Arabayı çalıştırıp gaza bastım. Tam okuldan çıkacaktım ki arabanın önünde bir suliet belirdi. Firene basmamla kafam direksiyona çarpacakken kemerin yardımıyla bu maceradan da kurtulmuştum. Tekrar önüme atlayan çocuğa baktım ve yine o öküzü görmem ile zaten yerle bir olan moralim daha da bir bozuldu.
Arabadan inip "Bana bak çocuk, senin benimle derdin ne??" diye tısladım. Etrafa tekrar baktığımda herkesin gözü bizdeydi. Bağırmam ile birlikte Arda'nın kaşları çatıldı ve birşey söylemek için ağzını araladı ama ardından vazgeçip arabama bindi. Evet. Benim arabam.
Etrafta ki herkes bizi pür dikkat izliyordu. Ah hadi ama bir bu eksik. Rüzgar'ın bakışları ile yerin dibine girerken direksiyona geçtim ve arabayı çalıştırdım. Arda'ya baktığımda gayet rahat bir şekilde yayılmış ve gözlerini kapatmıştı. Gaza basıp okuldan çıktım. Okulun ilerisinde ki yolda kenara çektim ve bakışlarımı tekrar Arda'ya çevirdim.
"Ne istiyorsun benden sert çocuk!"
Delici bakışlarını gözlerime odakladı ve bu benim korkmam için yeterli oldu.
"Sadece sür sert kız" dedi alaycı bir şekilde.
"İn arabamdan!!" Ne olduğunu anlayamadan Arda kolumdan tutmuş ve resmen pençelerini geçirmişti.
"Eğer bir daha bana bağırırsan inan bana görüceğin son yüz benim yüzüm olur"
"Çek pençelerini üzerimden"
"Beni bu yolun başında bırak sonra nereye gidiyorsan git" dediğinde itiraz etmenin yersiz olcağını düşündüm ve yolun başına getirdim. Hiç birşey söylemeden arabadan inip gittiğinde arkasında bakakaldım. Hadi ama bari bir teşekkür alsaydım.
Alışveriş merkezinin önüne geldiğimde arabayı otoparka bıraktım ve kendimi alışveriş terapisi uygulamak için zorladım. Şuan düşünüldüğünde iyi gelebilcek tek şey olabilirdi. İki saat süren alışverişin sonunda bitkin düşmüştüm. Ayaklarımda ki topukluların ayağıma yara açtığından emindim. Asansöre binip en alt kattaki otoparka bastım. Aynada saçlarımı düzelttikten sonra asansörün kapıları açıldı ve indim. Etrafta kimse yoktu buda yetmezmiş gibi karanlıktı. Peşimde bir sapığın olduğu düşünülürse burada bulunmak bana göre değildi. Hızla arabanın yerini aradım ve bulduğumda hızlı adımlarla arabaya yürümeye başladım. Arkamdan gelen sesle olduğum yerde kitlendim ve etrafa bakmaya başladım. Kimse yoktu. Yine.
Tekrar adımlarımı hızlandırdım. Arabanın önüne geldiğimde telefon çaldı ve telefonu çıkartıp ekrana baktım. Gizli numara.
"Efendim?" Otoparktan gelen sesten sonra tekrar etrafa bakındım ama yine kimse yoktu.
"Beni göremiyecek kadar kör olmazsın değil mi?" Sesi o kadar serttiki kulaklarıma dolduğunda ürperdim.
"Nerdesin?"
"Arkanda güzelim" ensemde ki bana ait olmayan nefesten sonra bedenimde ki titremeye engel olamadim. Arkamı yavaşça döndüğümde olabilecek herşeye hazırdım.
"Rüzgar!!" O benim gizli sapığım olamazdı. Değil mi? Niye böyle bişey yapma gereği duysun ki.
"Kimle konuşuyordun Duru?" Lütfen o sapık sen olma.
"Hiç...hiç kimse. Senin ne işin var burada?"
"Seni o piçle yanlız mı bıraksaydım? Arkadaş olacak başka birini bulamadın mı Duru!!" Hayırdır ya bugün herkes bana bağırıyor. Sizde iyice alıştınız.
"Arkadaş değilim ve sana açıklama yapmak zorunda değilim ayrıca yüzümü görmek istemediğini sanıyordum hee eğer...." elime ağzıma kapatıp arabaya yaslamıştı. Gözlerini gözlerime dikip elini ağzımdan çekti.
"Çok fazla konuşuyorsun kızılım"
"Cevaplarını merak ettiğim sorular var ve.." parmağını dudaklarıma koyup beni susturdu ve saçlarıma yaklaşıp derin bir nefes aldı.
"Kokun kızıl...kokun eşsiz" dedi ve anlıma bir öpücük kondurdu. Kafamı kaldırıp gözlerine tekrar baktım. Bu kadar korkak olamamalıydım. Elimi kaldırıp yanaklarına koydum. Elimi sakallarında gezdirirken çok güzel diye düşündüm. Aşık mı oluyordum?
Bu güzel anı bir zil sesinin bozabileceği aklıma dahi gelmezdi. Telefona içimden binlerce lanet okurken Rüzgar ellerini üzerimden çekip telefonu açtı.
"Efendim Bora?"
"Ne diyorsun lan!!" Rüzgar yine sinirlenmişti ve onun sinirli halinden hiç olmadığı kadar nefret ediyorum.
"10 dakikaya oradayım" telefonu kapatıp gözlerimin içine baktı. Bir kaç dakika öylece durdu. Elini boynuma koyup kendine çekti ve kulağıma "Güvendesin kızılım, seni koruyacağım" dedi.
"Bir sıkıntı mı var Rüzgar?" Sesim titremişti.
"Hayır yavrum, bin arabaya seni eve bırakıcam" dedikten sonra elimde ki anahtarları kaptı ve arabaya bindi. Ah hadi ama bu araba benim ve bu ikinci kez oluyor. İtiraz etmeden arabaya girdim.
Yol boyunca Rüzgar konuşmamıştı ama gergin olduğu her halinden belliydi. Ne olduğunu merak ediyorum. Bunlar ne karıştırıyordu acaba. Beni eve bırakmış ve bir taksi çağırıp alışveriş merkezinde bıraktığı arabasını almaya gitmişti Rüzgar. Bizde teyzemle hazır evde Bora yokken kız gecesi yapmaya karar vermiştik. Üçüncü filmden sonra uyumamak için kahve yapmıştık fakat pek işe yaradığını sanmıyorum. Gözlerimin kapandığı sırada telefon çalmaya başlamıştı. Teyzemin telefonu çalışıyordu, gece yarısı kim acaba diye düşünürken telefonu açtı ve uykulu sesiyle "Oğlum?" Dedi.
"Evet ben annesiyim, oğluma birşey mi oldu?" Teyzemin titreyen sesiyle uykumun tamamı kaçmış ve yerini korkuya bırakmıştı. Teyzemin gözünden akan yaşlara bakarken gözyaşlarıma engel olamamıştım.
"Geliyorum." Teyzem telefonu kapatıp bağırarak ağlamaya başlamıştı. Bu kadar kötü olamazdı. O benim Bora'm. Ve ona birşey olursa teyzem kendini toparlayamazdı. Birbirimizi yesekte o benim öz kardeşimdi. O benim canımdan bir parçaydı.
Teyzem ayaklandığında bende kalktım ve teyzem üstünü değiştirirken üstüme bişeyler geçirdim. Arabaya atlayıp hastane yoluna düştüğümüzde cesaret edip "Bora..Bora'ya ne oldu" diye kekeledim. Gerçekten çökmüş gibiydi ve teyzemi bu halde görmek canımı yakıyordu. "Rüzgarla birlikte kavgaya karışmış" Duyduğum şey karşısında kulaklarım çınlamaştı. Rüzgar. Gözümden akan yaşlara bir kaçı daha eklenmişti.
"Onlar iyimi teyze?" Sesim titremişti. Tekrar.
"Bora'yı kurşunlar sıyırmış. Fakat Rüzgar o kadar şanslı değilmiş."
Beynimde yankılanan 5 kelime.
Rüzgar o kadar şanslı değilmiş....
Bu benim ilk kitabım ve ne düşündüğünüzü bilmiyorum. Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum ve okuyucu sayısı arttıkça mutlu oluyorum. Fakat nasıl ilerlediğim konusunda ufacık bir fikrim yok. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doku
Teen FictionAnnesinin ölümünün ardında ki gizem yetmezmiş gibi peşine takılan son derece tehlikeli sapık. Teyzesinin yanına taşınan Duru Atalay'ı yeni tanıştığı Rüzgar bunca şeye karşı koruyabilecek mi? Peki ya aşk? Korku?