KAÇAMAK

90 4 0
                                    


Polisler gelip evi kontrol ettiğinde hiç birşey bulamamışlardı. Her hangi birşeyde çalınmamıştı. Ben hâlâ Rüzgar'ın kollarında kendimi huzulu hissetmeye çalışsamda gözlerimin önüne o adamın kanlı botları geliyordu. Polislere olanları anlattığımda annemin sesini duyduğum bölümü es geçmiştim. Kimseden deli muamelesi görmek istemiyordum. Sonunda Rüzgar'ın kollarını bıraktığım da teyzem gelmişti. Yüzünde ki endişe ellerine yansımıştı, resmen titriyordu. Önce gelip bana sonrada Bora'ya sarılmıştı.

Sonrasında "O eve sizi birdaha sokmam" dedi. Bora ile birbirimize baktıktan sonra Rüzgar lafa atladı ve "Ailem hâlâ dönmedi, evde tekim benim içinde iyi olacaktır. Gelip bende kalabilirsiniz." dedi. Teyzem kafasını sallayıp "Biz yinede sana rahatsızlık vermeyelim canım teşekkür ederiz teklifin için" dedi.

"Anne mızıkçılık yapma" dedikten sonra saçlarımı dağıtan Bora "Bu bücür yüzünden hasret gideremedik Rüzgar ile" diyerek devam etti.

"O zaman siz Rüzgar ile kalın bende büroda ki odamda kalırım, zaten işlerimi bitiremedim." dedi teyzem. Hadi ama benimde fikrim sorulmalıydı ve Rüzgar'ın evinde kalma düşüncesi gerçekten berbat bir düşünceydi. İtiraz etmek için ağzımı açtığımda Bora eliyle ağzımı kapatıp "Duru da zaten çok heveli annecim, baksana nasıl mutlu oldu." dedi ve arabaya itip içine soktu. Annesiyle vedalaştıktan sonra ikiside arabaya bindi.

"Gençler, hatırlatmak istemem ama 2. kattan atladım ve üstüm berbat durumda" dedim. İkiside bana döndü. Bora hiçbir şey söylenmeden çıktı ve eve doğru yürüdü.

"Seninle bir gece hmm" dedi ve koltuğa yaslanıp ayaklarını torpidoya koydu.

"Arabadan inip teyzemin yanına gitmemem için bir sebep söyle" dedim ve kafasına vurdum. Bu hareketim karşısında ciddileşip bana döndü.

"Gidemezsin."

"Giderim." dedim ve kapının koluna atıldım. Ben daha çıkmadan Rüzgar yanımda bitmiş ve beni tekrar içeri sokmuştu. "İnan bana, gitmek istemezsin kızılım." dedi. O kadar yakınımdaydi ki nefesini tenimde hissediyordum.

"Ne kadar sapıksın ya" dedim ve ön koltuğa geçtim. Kalp atışlarım duyulmasın diye radyoyu açtım. Zaman kaybetmeden Bora da arabaya bindi ve çalıştırdı. Uzun bir yolculuk sonunda ormanın içinde yanında sadece iki villa olan bir eve gelmiştik. Oldukça karanlık ve kasvetliydi. Şimdiden korku filmi için senaryo kurmuştum. Bora arabayı çekip indiğinde bende onu takip ettim. Ev gerçekten korkutucuydu. Rüzgar emin adımlarla ilerledi ve kapıyı açtı. Bizde onu takip ettik.

"Aç mıyız?" dedi ve montunu astı. Ben hayır der gibi kafamı salladım. Bora da "Sadece abur cubur" dedi. Koltuğa kendi evindeymiş gibi yayıldı ve televizyonu açtı. Aşağılayıcı bir bakış atıp Rüzgar'a döndüm.

"Acaba uyuyabilir miyim?" dedim. Bora hemen ayaklanıp "Duru tavuk musun sen hemen uyuyorsun, güneşi görmeden uyumak olur mu?" dedi. Aslında haklıydı ama iki erkekle aynı evde tek başıma, utanmama sebep oluyordu. Omuzlarımı düşürüp koltuğa oturdum ve beklemeye başladım. Bora cebinden çıkardığı Malbora kutusunu bana uzattı. Gözlerimde ki parlamayı oda görmüş olmalı ki kahkaha attı. İçinden bir tane alıp yaktım. Ciğerlerime dolan esaletin tadını çıkardım. Uzun zamamdır içmiyordum, ne kadar özlediğimi farketmem uzun süremi almadı. Rüzgar odaya girince önce bana sonra elimdekine baktı.

"Vay be, sende mi Duru?" dedi ve bunu söylerken oda paketten alıp yaktı. Bora "Aslında sen uyusana, biz biraz kafamızı yaşayalım bu gece" dedi.

"Çok haklısın, size iyi eğlenceler." dedim ve Rüzgar'a baktım. Onlaylarmış gibi kafasını salladı ve yukarda ki odalardan birine çıkardı.

DokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin