Hani başınız çok sıkışır ve o anda mükemmel birşey olur ve siz kurtulursunuz.Hah işte o bana hiç olmadı.Yani bir söyleyeyim dedim olur ya gerçekleşir falan.
Neyse zaten o baş sıkışıklığı şeyini atlattım.Şuan güvenli bölgedeyim.Az önce olanlardan sonra da odamdan çıkmayı düşünmüyorum zaten.Çıkarsam geri canlı bir şekilde odama dönme şansım hiç yok.
Ben bir az önce olanları özetleyeyim,siz ondan sonra bana hak verirsiniz zaten.
Ruh hastası gittikten sonra söylediğim yalanı tabii ki yutmamışlardı.Zaten kahramanlık benim neyimeyse.Salak,bırak işte diğerleri söylesin sen neye atılıyorsun.Her neyse,işte bunlar birden Polat Alemdar kılığına bürünüp üzerimize gelmeye başladılar.Alkım da daha fazla dayanamayıp herşeyi anlattı.Sonuç olarak tabi ki inanmadılar.İnanmamakla kalmayıp bağırmaya başladılar.Şey...Daha doğrusu çıldırdılar demek daha doğru olur.Böyle deli gibi bağırıp ortalığı dağıttılar falan.Ay içim ürperdi.Gel gelelim bizim Hale dayanamayıp odasına kaçınca bizde can güvenliği için odaya depar attık.
İşte böyle a dostlar.Neler çekiyorum şu evde kimseciklerin haberi yok.Kimseye duyurmadan,sessiz sessiz kendi halimde bir kızım.Ne istiyorlar benden anlamıyorum ki.
***
Bu ses...Allahım bu ses..."Sabahlara dayanamam Osman Agaa"...Bu bayağı ağır oldu be.İnsan arkadaşına intikam almak içinde olsa bunu yapar mı be.
Yataktan fırlayıp,kollarımı çemreyerek meydana çıktım.Başak elinde kaşıkla şarkı söylüyor,Ekinde tava ve tencereyle ona eşlik ediyordu.Hale de dışarı çıkıp elleriyle başını tuttu.Ardından yere çömelip başını iki yana sallayarak ağıt yakmaya başladı.Artık o bir profesyonel ağıt yakıcı.
Daha fazla dayanamayıp kendimi yere attığımda Alkım ellerini başının iki yanına koymuş kocaman gözlerle etrafına bakıyordu.En sonunda çığlık atıp aşağı doğru koştuğunda kahkahalarımı durduramadım.
Herkes kendi kahvaltısını kendi hazırlayarak yediği için bu sabah fazla telaş yoktu.Artık eskisi gibi olabilir miyiz o bile belli değil ya.Şuna bak ya kız daha dün girdi aramıza hemen çaldı arkadaşlarımızı.Pislik,ruh hastası,manyak!
Odama çıkarken arkamda ayak sesleri duyduğumda kafamı çevirdim.Bu Başaktı.Aceleyle önüme dönerken "Korkma yemem" dedi gülerek.
"Bundan pek emin değilim" dediğimde kırgın bir şekilde yüzüme baktı.Ne haklıydım.
"Niye yalan söylüyorsunuz ?" dediğinde başımdan aşağı kaynar sular boşaldı.Ne yani bize inanmıyormuydu.Bu muydu,bizim arkadaşlığımız yeni biri gelene kadar mıydı
Yutkunarak "Biz söyleyeceğimizi söyledik inanıp inanmamak size kalmış" dedim.Cevabını beklemeden odama girip kapıyı kapattım.Sinirli bir şekilde çantama kitapları koyarken dış kapı çalındı.Büyük ihtimalle gelen Yeşimdi.Saçlarımı yanda toplayıp ördükten sonra çantamı da alıp aşağı indim.Kızlar kapıda toplanmış gülerek bir şeyler konuşuyordu.Seke seke yanlarına gittiğimde gelenin Yeşim değilde Egemenler olduğunu görünce ağzım yarım metre açıldı.
"En sonunda gelebildin" dedi Başak neşeli bir sesle.Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "Yapmaa hep küs kalamayız ya" dedi.Sanki suçun hepsi bende.
"Bana inanmayan biriyle samimi olmamı bekleme" dedim ve kalabalığı yararak sokağın başına doğru ilerlemeye başladım.
Sevgi ve nefret.Şuanda bu duyguların içinde boğuluyordum.Başak ve Ekin'e beslediğim kesinlikle sevgiydi.Ama onlar yeni tanıştığı kıza beni tercih etmişlerdi.Hoş sanki bendi kırk yıllık arladaşlarıyım ya.Belli ki güvenlerini kazanamamışım.Aman be Ece sanki bugüne kadar çevren çok kalabalıktı ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Küçük Ajanlar
JugendliteraturBir anda gelen hayatınızı değiştirecek bir teklif... 5 tane kız.Başak,Ece,Hale,Alkım ve Ekin.Hayatlarını değiştirecek bu teklifi kabul ettiklerinde onları çok farklı şeyler bekliyor olacak...Peki bu farklı şeyler neler ?