ÖDEŞMİŞ OLDUK

82 28 16
                                    

Teşekkür etmek yapılan bir iyiliğin karşısındaki nezaket sözcüğüydü.Gerçekten bana teşekkür edecek kadar önemli bir risale miydi?Arat'la dün gece ki yaşananlardan sonra birbirimizi hala tanımıyormuş gibi davranmasını bekliyordum.Arat gittikten sonra arkasından şaşkın boş bakışlarım oluşmuştu.Ta ki Onur Bey beni bu dalgınlığın arasından çıkarana kadar..

'Pamir..amir.mir'

Onur Bey ardı ardına ismimi tekrarlamıştı.Kafamı hafifçe sağ-sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım.

'Kusura bakmayın Onur Bey öyle bir an gözüm daldı..'

'Arat Bey'le tanışıyor muydunuz?'

Ben değil de Onur Bey çoktan merak ettiği soruları sormaya başlamıştı.

'Sahi unutmuşum,oda mimarlık okuyordu..Neyse bu akşam o iğneyi bularak hem bana hem de Arat Bey'e büyük bir iyilik yaptın..Teşekkürler Pamir görüşmez üzere.'

Galiba bu bir hoş çakal vedasıydı.Ama benim merak ettiğim sorular onlar cevapsız mı kalacaktı?

'Onur Bey..'

Yine dilimi firenleyemeden çağrıda bulunmuştum.

'Efendim Pamir'

Dudaklarım merakımı giderecek soruları sormakta ısrarcıydı.Bu en nefret ettiğim özelliğim diyebilirdim.Neden insan her merak ettiğini öğrenmek isterdi ki?Yağmurda dur durak göstermiyordu..Lafı gevelemeden tek ve en öğrenmek istediğim soruyu yönelttim..

'Ege kim?'

Gerçekten de dan diye sormuştum.Onur Bey'de bıyık altından gülerek bunun cevabını çok basitleştirerek verdi.

'Bu hayatta ki en sevdiği kişi..'

Onur Bey bunu nereden biliyordu?Arat'ın en sevdiği kişi?Annesi miydi?Neden ismiyle hitap ediyordu?Sevgilisi de Rahşan Hanımdı.Peki geriye ne kalmıştı?

Onur Bey sorumun cevabını verdikten sonra bir taksi çevirerek yanımdan uzaklaştı.Bense dolmuş durağına doğru ilerliyordum bu arada da diğer merak ettiğim sorulara kendimce cevap takındırıyordum..

Dolmuştan indikten sonra yurdun kapısını açtım.Yakup Bey yerinde yoktu.Bende yavaşça odaya doğru ilerlemeye başladım.Bir an kafama vurarak neyi unuttuğumu hatırladım.'Ah salak kafam bugün müdürle konuşacaktık'Galiba bütün yük bizimkine binmişti.Odadan içeri girdiğimde Iğıl pencereden dışarı bakıyordu,kapının çıkarttığı kuru gürültüyü bile fark etmemişti.Bende hızlıca kapıyı çarparak fark etmesini sağladım. Iğıl da yüreği  hoplarcasına bana döndü..

'Kaçak..nerelerdeydin ödümü kopardın?'

Galiba 'Kaçak' sözcüğüyle bütün fırçayı çektiğini bana ima etmişti.Ama Iğıl benim yüzümden fırça çekmeye zaten alışkındı.

'Dalmışsın öylece beni fark et diye yaptım.Müdür ne söyledi?'

Sorusuna cevap vermeden olan biteni ilk ondan öğrenmek istedim.

'Bir daha kaçarsak kendimize kalacak başka bir yurt bakmamızı önerdi?'

Yok artık bu ne çiyanlık?İnsanlar zalimleşmek konusunda ne kadar ustaca davranıyordu..

'Fazla netmiş.'

'Öyleydi..Bugün fuara da gelmedin nerelerdeydin anlat hadi?'

Anlaşılan o ki Iğıl bu konuda daha fazla konuşmak istemiyordu.Bende zaten üstelememiştim. 

'Bugün iş aramaya başladım.Bursumun yatmasına daha çok var ve ben paramın çoğunu harcadım..'

Iğıl benim erkenci olmama biraz şaşırmıştı ama bir yerden başlamalıydım.

KARANLIK ŞAPKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin