4-Korku

180 28 0
                                    

Okuldan eve dönerken benden beklenmeyen bir şekilde suskundum. Kızlar ağzımdan laf almaya çalışsa da,ortada bir laf yoktu. Kızlarla sözlenmiştik. Sitedeki havuzun başında çadır kurucaktık. Sonradan olaya Emre,Erdem ve Doruk'ta dahil olmuştu. Bizimkiler pek istemesede ben çağırmıştım. Çilli Berk diye tuttursada ona ulaşabilme imkanımız yoktu. Eve hızlıca girdim. Babam salondaydı. İlk önce odama girip gerekli eşyalarımı aldım. Üzerime dar kot ve beyaz bir tişört geçirdikten sonra salona geçtim.

Babam herzaman ki gibi haberlere dalmıştı. Aniden yanağında öpünce sıçradı. Güldüm. "Baba , Çilli'yle fazla mı takıldın? " diyerek dalga geçtim. Omzuma iki kere hafifçe vurdu. Arkamı döndüm. Gülümsedim. Saçlarımı örmeye başladı. " E biraz da olsa benziyoruz birbirimize. Geçen gün Tatlı'yla maç izleyip , hakeme sövdük." dedi ve kahkaha attı. Cidden artık delirmiştik. Bende kahkahasına eşlik ettim. Elleri bir an dursada geri toparladı. "Toka." dedi. Sesi az da olsa hüzünlü çıkmıştı. Bileğimi uzattım. Bileğimdeki tokalardan birini aldı. "Bugün kamp yapıcakmışsınız?" dedi. Kızmaya çalışır gibiydi. Hazırlanmaktan ona söyleyememiştim. "Evet. Tabi babacım izin verirse." dedim. Arkamı döndüm ve yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Gülümsedim. "Sen böyle gülersen ben sana kızamam ki." dedi somurtarak. İki yanağından tutup çekiştirdim. "Tatlı mı oldun sen?" diyerek dalga geçtim. Güldü. Ellerimi yanaklarından çekti. "Aman Tatlı duymasın." dedi fısıldayarak. Kahkaha attım. Babam gülümsedi. Ben güldükçe annemi görüyormuş gibiydi. Masanın üzerindeki telefonunu ona uzattım. "Hadi baba , fotoğrafımı çek." diye mızmızlandım. Güldü. Anlımdan öptü. Bu daha da gülmemi sağlarken fotoğrafımı çekti.

Kapı kırılacak şekilde derecede yumruklanınca gülmeyi kestik. Babamın yanından kalkarak kapıya koştum. Açmamla bizim kızlar içeri daldılar. Süslü hemen kollarımdan tutarak sarstı beni. "Doruk ne zaman numarasını aldıysa Baran'ı bizim siteye çağırmış." dedi. Ben anında şok olurken Çilli devam etti. "Berk'te onunlaymış. Bunlar kuzenlermiş. Baran gelince otomatik olarak oda gelicekmiş." dedi ve sevinçle ellerini çırptı. Sahte bir şekilde sırıttım. Sevinir gibi yaparak " Ne mutlu sana. " dedim. Babam boğazını temizledi. " Bu Baran kim? " diye sordu. Tatlı babamın yanına oturdu. " Okula yeni gelen öğrenci. " dedi özetleyerek. Babam düşünür gibi oldu. Sırıttı. " Süslü, Doruk'ta olucaktı değil mi? " diye dalga geçti. Süslü gözlerini devirdi. " Evet Levent baba. O öküz de olucak. " diyerek somurttu. Babam güldü. " Tamam. Hadi çıkabilirsiniz. Doruk size sahip çıkar. " dedi. Süslü kapıyı açarken ofladı. " Ya o kimde beni koruyor? " diye kendi kendine konuşmaya başladı. Babam boğazını temizledi. Süslü yapması gereken şeyi hatırlamış gibi başını salladı ve gülümsedi. Babamın yanağına bol kırmızılı bir öpücük bıraktı. Babam ofladı. Biz de teker teker babamı öperken babam homurdanıyordu. Tamam,yalıyor gibi öpüyor olabilirdik. Ama seviyorduk işte. Çadırımı ve çantamı alarak kapıya yöneldim. Babama öpücük yolladım. Ama o hala Süslü'nün öpücüğünü silmekle meşgüldü. Kıkırdadım. " Yarın sabah okula gitmeyi unutmayın." dedi. Pek önemsemesekte kafamızı salladık. Sırayla dışarı çıktık. Asansörde pek konuşmadık. Ben hariç diğerleri Süslü modundaydı. Tatlı bile belli etmeden saçlarını düzeltiyordu. Asansör girişte durunca hızlı hızlı dışarı çıktık. Havuza doğru ilerlerken bizimkiler rahat durmuyordu. En son Tatlı Çilli'nin yüzündeki çilleri sivilce gibi sıkmaya çalışıyordu. Zor da olsa havuza gelmeyi başarabilmiştik. Kendimi havuzun köşesindeki puflardan birine attım. Erdem oturucakken onu elimle durdurdum. Çadırımı gösterdim. Anlamış gibi başını sallayarak çadırımı kurmaya başlamıştı. Baran ve Berk sanırım daha gelmemişti. Benimkiyle birlikte 6 çadır vardı. Süslü ve Doruk hep tek kalırlardı. Süslü'nün çadırı bakım çadırı gibi olurdu, girmeye korkardık. Doruk ise sinirli yapısından dolayı kimseyi almazdı. En son Erdem'le kaldığında onu yanlız bırakmaya karar vermiştik. Erdem'in espirileri herkesi çıldırtsa da , Doruk bizim kadar dayanamamıştı. Erdem gebermeden önce onu kurtarabilmiştik. Biz karşı cins olarak sadece bu grupla konuşurduk. Doruk,Erdem,Emre ve Berk koruyucu meleklerimizdi. Her ne kadar Tatlı ve Süslü kabul etmese de. Berk bizle pek konuşmasa da birkaç kere Çilli'yi koruduğunu görmüştük. Berk hariç digerleri babamla arkadaş gibiydiler. Babam onların olduğu zamanlar gece dışarı çıkmamıza izin verirdi. Kitaplardaki gibi geniş bir baba değil de tam bir Türk babasıydı. Benim sevgili olaylarım hiç olmamıştı. Annem ve babam gibi olmamak adına bu dört erkek haricinde karşı cinsle bir iletişimim olmamıştı. Bu nedenle Baran'la ilk konuştuğumdan beri tedirgindim. Tamam duruşundan etkilenmiş olabilirdim. Ama bu bile benim için fazlaydı. Bu zamana kadar kimseden etkilendiğim söylenemezdi. Ünlülere olan platonik ilgim sayılmazdı. Baran' ı ben rezil olurken gülmesiyle etkilenmiştim. Gözlerim kapalıyken bana gülmesi gıcık ve hoştu. Aklıma gelen bu düşünceyle gülümsedim. Ama annemden sonra babamın nasıl yıkıldığını düşününce yüzümdeki gülümsemeyi sildim.

Erdem'in oturacağı yere Tatlı oturdu. Diğerleri bizi duyamayacak kadar uzakken endişeli gözlerle bana döndü. " Bu kadar kasma kendini. " diye fısıldadı. Ona doğru döndüm. " Canım ne kasması? " diye anlamamazlıktan geldim. Gülümsedi. " Yavrum demedin. Baran'ın gelicegini duyduğundan beri elindeki limon suyundan içmedin bile. " dedi. Elime baktım. Önceden hazırladığım şişede ki limon suyum içilmemiş bir şekilde elimde duruyordu. Aceleyle kapağını açarak hızlı bir şekilde diktirdim. Kahküllü bize doğru gelirken tek kaşını kaldırdı. " Efkarlanmışsın Limon'um." dedi. O da sag tarafıma oturdu. Ona doğru döndüm. İfadesiz bir şekilde baktım. Kahküllü beni takmayıp Tatlı 'ya baktı. Kafasını salladı. Tatlı'ya baktığımda o da kafasını sallıyordu. Kahküllü'nün sağına Süslü oturdu. Tatlı'nın soluna da Çilli oturdu. Hepsi bana doğru bakarken ben bana doğru gülümseyerek gelen Baran'a baktım. "Korku." diye fısıldadılar. Limon suyumdan koca bir yudum aldım. Sessizce " Terk edilme korkusu. " dedim. Bu yeni çocuk beni uğraştırıcak gibi durmuyordu, uğraştırıcaktı.

BÖLÜM SONU


LİMONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin