Multiyi Berk imizin parodisi yapmistiir
Çilli ve BerkkBiliyorum uzun zaman oldu. Telefonum tamirden yeni geldi. Yazdim geri silindi. Ama pes etmiyorum,tekrar yaziyorum.
İyi okumalar!•
•
•*****KAHKULLU*****
"Uyansana , idrarın çıktığı bölgenin lalesi. "
Tatlı'nın sansürsüz küfüründen sonra , başıma kadar örttüğüm battaniyeyi üzerimden attım. Sırıttım. " Yavrum, Limon duymasın. " diye fısıldadım. Kararsız kalsa da dayanamayıp kahkaha attı. O kahkahasını sonlandırırken dışarıdan çığlık sesi yükseldi. Tatlı'yla aynı anda gözlerimizi devirdik. Her Tatlı ' nın kahkahasını duyduktan sonra bu olay oluyordu. Erdem hızlıca içeri girdi. Gözleri umutlu bir şekilde " Bir daha gülsene. " dedi. Tatlı ise saniyelik bir gülümsemeyle dünden kalma şişedeki suyu Erdem'in başından aşağıya döktü. Ben kahkaha atarken , dışarıdan bir su dökülme sesi daha geldi.
Biz merakla birbirimize bakarken " Bu sefer pes etmiyorum , Süslü'm. " diye bir ses yükseldi. Bu Doruk'tu. Merakla dışarı çıktık. Doruk elinde pembe güller ve ıslak kıyafetlerle bize doğru geliyordu. Erdem hemen dalgasını geçti.
" Yavrum. Ne oldu? Elinde güllerle sırılsıklam aşık mı oldun? " dedi.
Doruk yanımıza ulaştığında bıkkınlıkla saçlarını düzeltti. " Evet, sırılsıklam aşık oldum. Hem de Süslü'ye! " diye bağırdı. Berk " İtiraf mı ettin sen ? " diye şaşkınlıkla sordu. Haklıydı. Hiç kabul etmemişti. Bir dakika? Merakla " Yavrum? Sen konuşabiliyor muydun? " diye sordum. Çilli gülümsedi. Eliyle Berk'i gösterdi. "Konuşabiliyormuş. " dedi. Berk başını eğerek gülümsedi. Çilli aklına birşey gelmiş gibi " Gülebiliyorda. " dedi heyecanla.
Doruk ellerini sallayarak " Çünkü o da bir insan. " dedi. Çilli bu dalgaya aldırmadan gülümsemeye devam etti. Baran merakla " Limon nerede? " dedi. Etrafına bakındım. Gözüm Emre'ye takıldı. Yeni uyanmış, gözlüklerinin altından gözlerini ovalıyordu. Gülümsedim. Gözlüklerini düzeltti. Göz kırptı. Onunla bakışmayı kesip tekrar etrafa bakındım. Ama Limon yoktu. Ardından gelen gürültülü kahkaha sesleriyle market tarafına döndük.
***Doruk***
Gelen kahkaha sesleriyle başımı ani bir şekilde çevirdim. Çilli ani hareketime karşı " Senin kafana sıçarım. " diye tıslayıp, kafama vurdu. Berk'in kıkırdamasıyla " Sen sessiz kalmaya devam et." dedim. Berk anında somurturken, sesin geldiği yöne doğru döndük. Limon elinde limon suyu olan şişelerle bize doğru geliyordu. Yüzünde içten bir gülümseme vardı. Yanında da büyük boy Arda. Arda mı?
" Arda! "
Süslü' nün bağırmasıyla yüzümü buruşturdum. Hangi varlık hem bu kadar güzel olup, hem de bu kadar hızlı hazırlanabilirdi ? Özge Eray bir örnekti. Süslü' ye doğru döndüm. Elimdeki ıslanmış gülleri ona doğru uzattım.
" Arda mı? Cidden mi? Beni neden böyle karşılamadın ki? " diye sordum. Süslü oflayarak gözlerini devirdi. Uzattığım gülleri iterek Arda ' ya doğru koştu. Süslü tam sarılacakken Arda onu durdurdu. Sırıttım. Ne yapıcağını biliyordu. Süslü tekrar ofladı. Limon elindeki şişelerden gözlerini alamayarak güldü. Arda özür diler gibi baktı. " Yavrum, Doruk' u biliyorsun. " dedi. Dediğine güldük. Erdem yeni aklına gelmiş gibi " Arda!" diye çığlık attı. Evet, çığlıktı. Koşarak sarıldı. Üstümdeki ıslak giysilere aldırmadan bende sarıldım. 2 yılın acısını çıkartacak şekilde Arda'ya sarıldık. Arda bizdendi. Limon'un aşkıyla yaşıyordu. 2 sene Limon'un peşinden koştuktan sonra İzmir'e gitmişti. Yani pes etmişti. Limon onu ne kadar üzmek istemese de üzmüştü. En çokta Arda'ya aşkla bakmaması Arda'yı bitirmişti. Aralarında birşeyler olmuştu ve Arda haber bile vermeden çekip gitmişti." Kanka Erdem bana dayıyor! "
Arda'nın bağırmasıyla kendime geldim. Erdem' i zorlukla Arda'dan ayırdım. Bizi habersiz bıraktığı aklıma gelince Arda'nın kafasına vurdum. "O dayadı. Bana neden vuruyorsun ki? " dedi, başını ovalayarak. Bir tane daha kafasına vurduktan sonra geri çekildim. " Neden haber vermedin? " dedim. Başını eğdi. Dilemesi gereken özürler vardı. " Veda etmeyi sevmem. " dedi. Sadece baktım. 2 yıl sonra gelipte tek açıklaması bu muydu?
" Neden gittin?" diye bağırdım. Süslü yanıma gelerek elini omzuma koydu. Bu hareketinin beni sakinleştirdiğini bilirdi. Omzumda ki eline baktım. Yumuşacık parmaklarını tuttum. Gülümsedi. Zoraki bir gülümsemeydi. Affetmemişti. Elini indirdim. " Bu sefer sakinleştirme. " diye fısıldadım. Elini hızla çekip bakışlarını kaçırdı. Arda'ya döndüm. Limon'a bakıyordu. İkisininde utanır gibi bir hali vardı. Arkadan gelen abartılı öksürük sesiyle herkes o tarafa doğru döndü. Baran ve Berk merakla geriden bizi izliyorlardı. Arda öne doğru gelerek Baran'a elini uzattı. Baran uzatılan eli sıktı. " Ben Baran. Ve sende Arda'sın. " dedi. Arda onayladı. Limon Arda'yla Baran'ın arasına girerek sırıttı. " Tanışmanız bittiyse hadi kahvaltı yapalım " dedi. Çilli hemen atıldı. "Suskun prens, Berk." dedi ve Berk'i Arda'nın önüne attı. Berk birşeyler mırıldanarak Arda'ya döndü. Elini uzattı. "Sana göre Berk, Çilli'ye göre Suskun Prens. " dedi özetleyerek. Arda uzatılan eli sıktıktan sonra Limon'a doğru döndü. Merakla " Çilli'nin rüyalarındaki Suskun Prens bu mu? " diye sordu.Çilli lanet kırmızı rengini alırken herkes kahkaha attı.
•
•
•
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİMON
HumorBu bizim hikâyemiz. Bol kahkahalı, Limon suyu dökülmüş bir kitap düşünün. Evet , bizim hikâyemiz. Arkadaş,Dost veya Kardeş? Artık nasıl tanımlarsanız. Size kalmış. Lale,İmge,Melike,Ozge ve Nisa. Tekrar ediyorum. Limon,Kahkullu,Tatlı,Süslü ve Çilli...