2. Bölüm

109 13 3
                                    

Bugün günlerden cuma. Evimize ikinci bir minik kuş geliyor. Annem ile babam hastaneye gittiler. Dadım ve ben evde bekliyoruz. Yaklaşık 2,5 yaşındayım.

"-Dadıcığım, evi süsleyebilir miyiz?"

"-Neden olmasın tatlım.""-Olley."

Bunun üzerine evi süslemeye koyulduk. Minicik kardeşim bugün doğacaktı. Ablalık duygusu nasıl bir şeydi? Acaba bana benzeyecek miydi? Bu soruların cevabını birazdan öğrenecektim. Hiç olmadığım kadar heyecanlı bir bekleyişin üzerine kapı çaldı.

"-Kardeşim geldi!"Dadımın kapıya yetişmesine izin vermeden koşarak kapıyı açtım. Bunlar kimdi? Yüzünü seçemediğim adamın biri kapıyı açar açmaz beni kucağına aldığı gibi kaçmaya başladı. Arkadan kesik kesik dadımın sesini duyabiliyordum. Bir inilti geldi ve o sesin sahibinin dadım olduğunu anlamıştım.Dadımın canını yakmışlardı ve ben bunun bedelini onlara ödetecektim. Şimdilik adamın elinden kurtulamasam da her şeyin hesabını vereceklerdi. En azından ben öyle düşünüyordum. Küçücük bir kızdan ne istiyorlardı? Şaşkındım ama ben ağlamıyordum. Annem de hep beni güçlü kızım diye severdi. Çoğu bebek gibi her şeye ağlamazdım ben. Annem demişken o sırada aklıma kardeşim geldi. Acaba onu görebilecek miydim? Ablasız mı büyüyecekti kardeşim? Bana ihtiyacı vardı onun. Ona güçlü olmayı öğretecektim. İşte o zaman bağırmaya başladım.

"-Beni kardeşime götürün! Onun bana ihtiyacı var!"

Adamın ben bir yatağa fırlatmasıyla kendime geldim. Sesim çıkmasın diye ağzımı bantlıyordu. Canım çok yanmıştı ama ben güçlüydüm, ağlayamazdım. Yaptıkları uyuşturucu iğnenin etkisiyle derin bir uykuya dalmıştım.

"Ablacığım!" dedi bir kız. Koştu ve boynuma atladı. Onun kardeşim olduğunu anladığım an ona sımsıkı sarıldım.

"-Güçlü ol bebeğim. Kimsenin seni üzmesine izin verme. Hiçbir şey seni ağlatamaz bunu unutma kardeşim."

Bir anda kardeşimin görüntüsü önümden siliniverdi ve gözlerimi açtım. Rüya mı görmüştüm? Olamaz. Benim kardeşime ihtiyacım var. Onun da bana. Ağzımdaki bantı açmaya çalışan biri vardı ama onu tam göremiyordum. Silinik bir görüntü vardı. Bantı çektiğinde acıyla inledim canım yanmıştı. Sessiz olmamı söyledi ama ben ona nasıl güvenebilirdim. Sonuçta beni kaçırmışlardı ve canımı yakıyorlardı. Beni kucakladığı gibi koşmaya başladı. Evin sessizliği beni ürkütürken gün ışığına çıktığımız anda gözlerim kamaştı. Ne olduğunu bilmiyordum sadece gökyüzünün maviliğine gözlerimi diktim ve hayran kalmış bir şekilde bakıyordum. Bir arabaya bindik ve uzun bir yolculuk yaptık. Kadının ve şoförün konuşmalarına kulak misafiri oldum."-Onu Tunç'tan kaçırdım ve bizim eve götüreceğim. Kendi çocuğum gibi büyütüp, elimden geldiğinde ona bakmaya çalışacağım.""-Senin kendine bakmaya gücün yok. Küçücük kıza nasıl bakacaksın?"Bunlar neler diyordu? Ben annemi istiyordum bu kadını değil. Babam beni bulacaktı ve onlara yaptıklarını ödetecekti. İşte o zaman ağlamaya başladım. İlk defa korktum ve evimi bir daha göremeyeceğimi sandım. En kötüsü de kardeşimi...

MERİHÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin