Bugün okulun ilk günü. Sabah erkenden kalktım. Esma annem kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bile. Yemeğimi yerken Esma annem de saçlarımı taradı sonra da ördü. Aklıma annem geldi. Oda görmek isterdi okula gittiğimi. Ben çok çalışacaktım. Ailemi bulup iki anneme de bakacaktım. Dünden hazırladığım çantamı alıp Esma annem ile yola koyulduk. Serhat kapıda servisi bekliyordu. Hemen Esma annemin yanağına bir öpücük kondurup arkadaşımın yanına geçtim.
3 Ay sonra
Harfler ve sayılar ile tanışmaya başlamıştık. Çokça çizgi ödevlerim vardı. Bunların yanı sıra Esma anneme de yardım etmeye çalışıyordum. Serhatlar'ın evinin haricinde bir de bizim evdeki işler onu çok yoruyordu. Okula gitgide alışıyordum fakat bir kimseyle yakınlığım yoktu.
"-Ooo kimler buradaymış?"
"-Beni rahat bırak Eliz."
"-Rahat bırakmazsam ne olurmuş? Yoksa beni hizmetçi annene mi şikayet edeceksin?"
Arkadan gelen kahkaha seslerine aldırmadan hızlıca oradan uzaklaştım. Canım yanıyordu. Her gün bu sözlere maruz kalmak artık beni yormuştu. Sınıfta yaşananları Esma anneme anlatacak bir özgüvenim yoktu. Sınıfımdaki kızlar bir hayli zengin, kendilerini beğenmiş kızlardı. Bazen benimle alay edip çok fazla üstüme gidiyorlardı. Yaşadıklarımı bilmeden her şeyi yüzüme vuran bu kızlar günün birinde yaptıklarının bedelini ödeyeceklerdi.
5 Yıl Sonra
Gittikçe büyüyorum. Yanımda sadece Esma annem ve Serhat vardı. Hiç kimse ile yakın bir arkadaşlık kuramadım. Serhat beni olduğum gibi seven tek arkadaşım. Bunlara rağmen hayatımdan memnunum. O gün, o soğuk odada beni ölümden kurtaran Esma annem sayesinde. O olmasaydı şimdiye çoktan yaşamını yitirmiş bir kızdım. Günlerdir aklımı kurcalayan bir soru rahat olmamı etkiliyordu. Babam saygın ve yanında çok kişinin olmasına rağmen beni nasıl bulamıyorlar? Yoksa pes mi ettiler? Bilmiyorum. Belki de çoktan unutuldum. Her zaman olduğu gibi büyük bir "NEYSE"nin arkasına sığındım.
Eliz yanımda doğru yaklaştı ve kolumdan tuttuğu gibi beni lavaboya sürükledi. Her gün burada makyaj yapan kızlar, gizliden gizliye telefonda konuşanlar ya da dedikodu yapanlardan bir iz yoktu. Sinek uçsa kanat sesleri duyulacak bir sessizlik hakimdi. Meraklı bir bakış ile Eliz'e döndüğümde beni hızlıca duvara yapıştırdı. Korku dolu bir anın etkisiyle sırtımın acısını o sırada tam olarak hissedememiştim.
"-Serhat'tan uzak duracaksın! Anladın mı beni paçoz? Serhat'tan uzak dur!"
"-Ne istiyorsun Eliz. Serhat benim tek arkadaşım. Beni ondan uzak tutamazsın!"
"-Uzak dur dedim Merih! Sen olmasaydın Serhat benim en yakın arkadaşımdı. Sen aramızın açılmasına sebep oldun.
Gözümün önü kararıyordu. Eliz'in söylediklerini idrak edemez hale gelmiştim. Sırtımdan akan sıcak sıvı ve gelen ağrı ile soğuk yere çökmem çok kısa sürmüştü. Sırtıma saplanan keskin şey her neyse canımı fazlasıyla yakmaya yetiyordu. Küçük iniltiler çıkarsam da sesim başkalarının duyabileceği kadar yeterli değildi.
"-Yardım et anneciğim. Sana ihtiyacım va..."
Yakınımda duyduğum tiz bir çığlık ile gözlerimi açmaya çalıştım. Beton soğukluğunu yitirmiş, yerine sırtımdan akan kanlarla dolmuştu. Bir anda içeri giren müdiremiz beni o halde görünce olduğu yerde kalakaldı. Ağzımı açmaya halim yoktu, gözlerimi zorlukla açık tutabiliyordum. Beni kendine çekmek isteyen uykuya kapılmamak için güçlükle dayanmaya çalışıyordum. Sesleri duyup gelen diğer öğretmenlerden biri beni kucakladığı gibi hızlıca koşmaya başladı. Koridordaki öğrencilerin delici bakışlarına maruz kalmıştım. Gözüm ilerideki Serhat'a takıldı. Yanında gösterişli gülümsemesi bir anda solan Eliz vardı.
"-İstediğin oldu Eliz. Pes ediyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİHÇE
Teen FictionBilinmezliğin üzerinde gittiğim bu yolda her şey ardı ardınca sıralanıyor. Yaşanan olaylar, yapılan yanlışlar, ayakta durma çabaları ve bir hiçliğin arasında gelip giden ben. Hayallerin ve şu anki durumun arasındaki uçurum beni benliğimden uzaklaşt...