Sizi hikayenin geri kalanı ile buluşturmak üzere yeniden buradayım. Merih'in çocukluk dönemini fazla uzun tutmak istemiyorum bunun üzerinde uğraşıyorum bu sıralar. Ya bu cildi çocukluk üzerine yapmayı yada seneleri kısa geçerek erginliği anlatmayı düşünüyorum. Bana yardım etmek üzere yorumlara fikirlerinizi yazarsanız çok mutlu olurum. Mutlideki şarkıyı bu bölüme ithaf ettim.Takipte kalın. Sevgiler..❤
Güneşli bir güne gözlerimi açtığım o an mutlu bir şekilde uyandığım sıradan günlerden biriydi. Yaralarım iyileşmişti, iyi hissediyordum. Sık sık ziyarete gelen öğretmenlerim ve Serhat ile daha mutlu oluyordum. Yaklaşık 12 gündür okula gitmemiştim fakat bugün bu minik tatil sona erecekti.
Hiç özlemediğim OKUL sana da merhaba..
Okul bahçesine giriş yaptığım zaman tüm gözleri üstümde hissettim. Çelimsiz olan vücudum hastalıktan kaynaklanan sebeplerden dolayı daha bitap düşmüş ve kafamdaki sargı da dikkatleri çekmek için büyük bir sebepti.
Sürekli gördüğüm rüyalar nedeni ile duygusal yönden zayıflamıştım. Annemlere anlatamadığım bu rüyalar sanki bana geçmişi hatırlatmaya çalışıyor yeni bir şeylerin habercisi olmaya çalışıyordu. Eskiden biraz biraz görsem de bu sıralar yüzlerini tam seçemediğim kişiler tarafından oluşan rüyalarım beni her geçen gün umutlandırıyor özlem ile bekliyordum. Uyumaya korkar olmuştum. Kalbimdeki hasret zihnime yansımaya başlayınca aklımda kalan o birkaç soru aklıma geliyor neden böyle olduğunu düşündükçe yoruluyordum. Küçük bir kıza göre düşünmesi zor olan şeylerin aklımdan hiç çıkmayışı beni bu yaşta olgunluğa sevk ediyor. Umutların basit bir hayale dönüştüğü bu zamanlarda benim yanımda olup bana küçük bir ışık olan biricik anneme her şeyi borçluyum. Onun sevgisinin hiç tatmadığım anne şefkati kadar büyük olduğunu düşünüyorum. Sık sık sorduğum sorular yüzünden onun da canını sıktığımı bana anlatmak istemediği şeylerin olduğunu biliyorum fakat umudumun bir gün gökyüzüne çıkıp orada herkesin görebileceği seviyeye geleceğini de biliyorum. Belki de sadece sanıyorum..
Karşıdan gelen Serhat ile göz göze geldiğimde yaşanan olaylar bir daha gözümde canlandı ve ayakta kalmaya gücümün kalmadığını hissettim. Ani yorgunlukların zihnimi zorlamamdan kaynaklandığı söylendi. Hızla sınıfa gitmeye çalıştım. Ortada yığılıp kalmayı istemiyordum. Sırama oturdum ve hemen ardımdan sınıfa giren Serhat bir şeyimin olup olmadığını sordu. Sıcak bir gülümseme ile bir sorun olmadığını söyledim. Beni çok özlemiş. En azından öyle söylüyor. Dost diye gördüğüm bu insan bana bunları söylerken ailemin bu düşünceye sahip olduklarından şüpheliyim. Özlem kelimesi aralarında sevgi bağı bulunan insanların birbirlerine karşı duydukları hasrettir. Aramızda bir bağın olmaması, beni görmemeleri bunu yok eder mi bilemiyorum fakat benim için geçerli değil. Onlardan uzaklaştığım her saniye özlemim artıyor. Düşüncelerim her zaman beni onlara yöneltiyor. Keşke elimde bir fotoğrafları olsa da özlemim dinse. Umarım bir gün bu sorularıma cevap bulabilirim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERİHÇE
Teen FictionBilinmezliğin üzerinde gittiğim bu yolda her şey ardı ardınca sıralanıyor. Yaşanan olaylar, yapılan yanlışlar, ayakta durma çabaları ve bir hiçliğin arasında gelip giden ben. Hayallerin ve şu anki durumun arasındaki uçurum beni benliğimden uzaklaşt...