Alarmın sesiyle uyandım. Alarm kurmuştum çünkü erken kalkıp duş alacaktım. Alarmı susturup banyoya gittim. Sabahları şöyle soğuk bir duş almak kadar iyisi yoktu.
Duştan çıkınca bornozla odama gittim. Dolaptan giyeceklerimi çıkardım. Onları giyip dalgalı saçlarımı düzleştirmeye karar verdim. Düz saç daha çok seviyordum fakat saçlarım dalgalıydı. Gerçi saçlarım güzeldi, uzundu, kumraldı ama işte düz olsa daha iyi olurdu.
Saçlarımı düzleştirdikten sonra sırt çantama birkaç kitap, defter ve hikaye kitabı koymuştum. Hikaye kitabı dediğim tabii ki Harry Potter'dı.
Annem odamın kapısını tıklattığında tablette oyun oynuyordum.
"Kahvaltı hazır, hadi gel." dediğinde 'tamam anne' diyerek cevap verdim. Ve tableti bırakıp aşağıya indim. Kahvaltımız sessizlik içinde geçmişti. Kahvaltı bittikten sonra annemlerle vedalaşıp evden çıktım. Servise geç kalmak istemiyordum. Sitenin çıkışına geldiğimde Bensu orada duruyordu.
"Çok beklettim mi?"
"Yok canım, geleli bir iki dakika oldu. Cenk'ler hala gelmedi sadece."
"Sen Cenk'le arkadaş mısın?"
"Tabii ki arkadaşım. Hatta bebeklik arkadaşım. Mustafa'yı da tanırım, iyi biridir. Cenk kadar yakın olmasak da iyiyizdir işte." diyerek ufak bir açıklama yaptı. Demek ikisi de arkadaştı. Bensu ile arkadaş olabiliyordu. Peki benimle niye konuşmuyordu? Üstelik yan kapı komşumuzdu. Annelerimiz kısa sürede arkadaş olmuştu hatta.
"Hani senin dünkü Aksel vardı ya, onunla da arkadaşlar. Doruk, Cenk, Mustafa, Aksel ve Furkan çok yakın arkadaşlardır."
"Dün Aksel hep benim dibimdeydi. Onları beraber görmedim."
"Orasını bilemiycem." diyip sustu. Çünkü Cenk'ler geliyordu.
Servis gelene kadar kimse konuşmadı. Servis gelince Bensu ile en arkadaki dörtlüye oturmaya karar verdik. Ve Cenkler de yanımıza oturdu! Heyecanlanmıştım. Belki konuşurduk tekrar. Çünkü bize geldiği günden sonra hiç konuşmamıştık. Benim tek isteğim, arkadaş olmaktı. Okula gidene kadar Mustafa Cenk ve arada Bensu konuştu, o kadar.
Okula geldiğimizde girişteki panoya birkaç şey asılmıştı. Okulun voleybol takımına ve basketbol takımına katılmak isteyenler bugün çıkışta spor odasında toplanacakmış. Okulun takımları vardı demek. Gerçi bir kolejin bütün spor dallarında takımı olurdu genelde. Katılmayı düşünüyordum.
"Bensu, katılalım mı?"
"Yok ya, sen katıl. Benim için voleybol hobi. Takıma katılacak kadar ciddi değilim." dediğinde omuz silktim. Ve beraber sınıfa gittik.
*
Sonunda öğle molası gelebilmişti. Sabahki dersler geçmek bilmemişti. Gerçi bir şey yaptığımız da söylenemez. Tanışma, konuşma faslı olarak geçiyor ama bi yerden sonra zaman duruyor gibi oluyor. Bensu ile yemekhaneye indik. Tabağımıza yemekleri koyduktan sonra dipteki masalardan birine oturduk. Masaya oturduktan sonra Gamze de yanımıza geldi. Beraber sohbet ederken karşı masadaki biri dikkatimi çekti. Eva! Yanında da kardeşi ve onun grubu vardı. Yani Cenk'ler. Ve bugün Aksel de oradaydı. Ve de Eva ile Cenk karşılıklı oturuyorlardı. Eva sürekli kıkırdayıp duruyordu. Cenk bir şeyler anlatıyordu herhalde ama kız öyle bir gülüyordu ki sanırsın Cem Yılmaz'ın stand-up gösterisinde. Sinir olmuştum. Benim yüzüme bile bakmazken, bu kızla böyle konuşuyordu ondan bahsediyordu. Kesin bu kızdan hoşlanıyordu. Gerçi niye sinir olduğumu da anlamamıştım. Sonuçta ondan hoşlanmıyordum, sadece onunla arkadaş olmak istiyordum.