Okulun ilk haftaları bitmişti. Şimdi ekimdeydik ve yazılılara 1 hafta kalmıştı! Ben demiştim hızlı geçiyor diye. Bu süre içinde Cenk her zamanki dengesizliğinde olmakla beraber pek bir şey yapmadı, Gamze biraz bizden uzaklaşır gibi olsa da düzeldi, Eva arada laf atıyor biz de ona atıyoruz, Aksel yine bize karşı korumacı bir tavırda ve her zamanki dalgasında. Berkcan ve Bensu'nun arası da iyi. Yakında 1 ay falan olacak konuşmaya başlayalı onlar. Ama artık arkadaş değil de yavaş yavaş daha ilerisine doğru gidiyorlar. Yakında bir şeyler olur herhalde.
Yarın pazardı, Aksel beni ders çalıştırmaya gelecekti. Pazartesi günü fizik sınavı vardı çünkü.
Günlüğümü yazarken çok aşırı uyku bastırmıştı. Günlüğümü yazdıktan sonra sakladığım yere koymak çok zor gelmişti. Kitaplığın bir rafına bırakıp ışığımı söndürdüm. Kimin işine gelirdi ki zaten benim günlüğümü okumak?
*
Sabah annemin zoruyla uyandım. Bıraksa daha uyurdum aslında. Hava iyi olduğu için ve evde çalışacağımız için kısa ve rahat bir şeyler giymeye karar vermiştim. Hemen bir duş alıp hazırlandım. Odamda çalışacaktık, o yüzden odamı da biraz toparladım. Abimler ve babam yoktu, annem de Aksel için bir şeyler hazırlıyordu. Ayrıca annem Aksel ile tanışacağı için çok heyecanlıydı. Ne bu heyecan anlayan bana da anlatsın yani.
Zil çaldığında aşağıya koşarak indim. Kapıyı açtığımda elinde bir demet çiçekle sırıtan Aksel duruyordu. İçeri girerken çiçekleri anneme uzattı.
"Bu çiçekler size Vildan Teyzecim." de. Annem de ona gülerek baktı, hoşuna gitmişti.
"Ay sen ne kibar çocuksun Aksel." diyip kahkaha attı annem.
"Ne zamandır bu kadar kibarsın Aksel?" diyip sırıttım.
"Ben her zaman böyleydim Aymira'cım, hatırlatırım." diyip sırıttı o da. Annem de bi bana, bi ona bakıyordu. Sanki maç seyreder gibi bir hali vardı.
Annemin gözüne girmişti! Annem koşa koşa içeri gitti, eminim çiçekler için vazo arıyordur. Evin baş köşesinde bir yere koyar da.
Aksel ile beraber odama çıktık. Biraz muhabbet ettikten sonra ders çalışmaya başlayacaktık. Konu Bensu ve Berkcan'a gelmişti. Aksel bu arkadaşlığı hiç onaylamadığını, Bensu'nun yanlış yaptığını ve o çocuğu pek tutmadığını sert bir dille söyledi.
"Aksel, biraz fazla korumacı davranmıyor musun sence de?" diye sorduğumda telefonu çaldı.
"Efendim abi? Aynen, tamam. Akşama belki. Şimdi Aymira'dayım. Ders çalışıcaz başka niye gelmiş olayım? Neyse, tamam. Görüşürüz." diyerek telefonu kapadı. Whoa. Kısa sürmüştü. Bizde olsa 646494957354 saat konuşurduk.
"Kimdi arayan?" dedim meraklanarak.
"Cenk'ti."
"Ne dedi?"
"Öylesine ya. Hadi çalışalım." dedi telefonunu cebine koyarken. Masaya geçip çalışmaya başladık. Defterden başlamıştık. Örnekleri tekrar çözüyorduk. O yanımda olunca çözüyordum ama yazılıda o olmayacaktı ki öf.
"Aymiraa, kızım gel size bir şeyler hazırladım." diye bağıran annemin sesiyle derse ara verdik. Ben aşağı indiğimde zil de çaldı. Annem kapıyı açarken ben de tabakları tepsiye koydum.
"Aymira, misafirin daha var. Niye söylemedin Cenk'in de geleceğini?" dediğinde az daha tepsiyi elimden düşürüyordum. Cenk mi? O gelmeyecekti ki. Onun çalıştığını bile sanmıyordum.