"salak bu"

68 10 14
                                    

Çocuğa utanarak baktıktan sonra hemen arkamı dönüp annemlere yetiştim. Kendi aralarında bir şey konuşuyorlardı. Bir süre sonra annemin beni dürttüğünü fark ettim. Ona 'ne oldu?' dercesine baktım.

"Leyla mısın kızım? Neye daldın. Sana bir şeyler diyorum, farkında değil misin?"

"Aa pardon anne. Heyecan var ya ondan şey oldu ben de odaklanamama oldu." diye saçma bir şeyler dedim. Annem de gözlerini devirdi ve yürümeye devam etti. Sitenin garajı ortakmış. Site içine araba girmiyormuş. Direkt bütün arabalar garaja iniyormuş. İyi düşünmüşler. Site içinde insana daha fazla yer kalırdı ve de çarpma riski olmazdı.

Garaj baya büyüktü. E tabii, 8 bina da ortak kullanacak. Büyük yaparlar. İki tane giriş-çıkış kapısı vardı. 8 tane de bloğa girmek için kullanılan kapılar vardı. Biz E bloktaymışız. Son kattaymışız. Hepimiz asansöre bindik. Asansörler beni birazcık tedirgin etse de 10 kat çıkmak zordu. Her katta dört daire varmış. biz 39 numaralı dairedeydik. Daireler yarı dubleks miymiş neymiş. Annem 'görünce nasıl bir şey olduğunu anlarsın' diyince üstünde çok da durmadım. Sonunda daireye geldik ve zile bastık. Babam açtı. Yorgun ama zafer kazanmış gibi bir hali vardı.

İçeri girince sarıldık. Ve evi gezmeye başladım. Alt katta salon, mutfak, oturma odası, banyo ve kiler gibi bir yer vardı. Üst kat diye adlandırılan yere 20 basamaklı bir merdivenle çıkılıyordu. Orada üç tane normal oda, annemlerin kullanacağı oda, banyo ve yine kiler gibi bir şey vardı. Ev güzeldi, beğenmiştim. Genişti, iyiydi. O üç odadan biri benim, biri abimlerin, diğeri de misafirler içindi. Abimlerinki ve annemlerinki üst kattaki en büyüğüydü. Benimki ve misafir odası onlara göre daha küçük de olsa yine de büyüktü.

Odam açık mor ve beyaz tonlarına hakimdi. Yatağım, komidinim, şifonyerim, çalışma masam, kitaplığım ve dolabım... Ortada büyük ve morun tonlarından oluşan bir halı vardı. Kitaplığımın yanında da küçük bir koltuk vardı. Bir de eski odamdaki kadar olmasa da birkaç poster vardı. Kısacası beni yansıtan bir odaydı. Ha bir de siyah bir sandığım vardı. Oyuncaklarım içindeydi. Tabii ki de atmazdım onları.

Biraz dinlenmek için kendimi yatağıma attığımda direkt sızmıştım.

*

Uyandığımda saat 8 olmuştu. Açlıktan midem kazınıyordu. Üstümü değiştirmek için dolaba gittim ama dolabın boş olduğunu hatırlayıp suratımı büzüştürdüm. Kıyafetler çantalardaydı. Anenmlerin yanına inip çantaların nerede olduğunu sordum. Girişte olduğunu söyledi. O sıra da kapı çaldı.

"Aymira kapıya bak!" diye seslenen anneme cevap vermeden kapıyı açtım. Karşımda annem yaşlarında bir bayan vardı.

"Buyurun?" dediğimde gülümsedi. Sonra kadın bana biraz tanıdık gelmeye başladı. Bu kadın, karşısında saçlarımı salladığım çocuğun annesi miydi? Saniyenin onda birinde gözlerim arabaya kaymıştı. Ön tarafta bir adamla bir kadın vardı. Ve sanırım o kadınla bu kadın aynı kişiydi...

"Annen evde mi canım?" dediğinde başımı sallayıp anneme seslendim. Hemen geldi.

"Merhaba, benim adım Gülşah. Sizin karşı komşunuz oluyorum, 40 numara." derken anneme elini uzattı. Annem de elini sıktı.

"Merhaba, buyurun isterseniz içeri geçin. Kusura bakmayın, daha yeni taşındık. İçerisi dağınıktır."

"Yok geçmeyeyim. Yeni taşındığınızı kapının önündeki kutulardan gördüm. Yemek yapmıştım, size de biraz ayırdım. Malum yemek ilk günlerde zor olur." dedi gülümseyerek. Kadın gerçekten çok nazikti.

YENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin