Bölüm 14#NERDESIN YIGIT?!#

5.8K 297 9
                                    

Azra'nın ağzından:

Sabah gözlerimi açtığımda ilk defa uzun zaman sonra çok mutluydum. Sebebi ise Yiğit'i tabi. Dün gece tekrar öpüşmştük ve bu defa çok daha güzeldi ve farklıydı , onu öptüğümde sanki kalbim duracak gibi olmuştu. Elimi ister istemez dudaklarıma götürdüm ve gülümsedim. Beraber sonra odamıza gelmiştik birbirimize sarılarak uykuya dalmıştık. Ama bu sabah nedense yanımda yoktu bu biraz tuhafıma gitmedi desem yalan olurdu. Oysa ben onunla birlikte uyanmayı hayal ediyordum. Acaba sonradan pişman mı olmuştu beni öptüğüne. Yoksa neden beni bırakıp gitsin ki. Kesin bir şey olmuştur.

Dışarı baktığımda bugün hava da kötüydü. Yataktan doğruldum ayaklarımı sarkıtıp terliklerimi giyindikten sonra pencerenin yanına yürüdüm. Yağmur yağıyordu, bardaktan boşalırcasına. Sadece yağmur yağmakla kalmıyordu, meşhur deyimdeki gibi adeta gök delinmişti. Bahçe görülmüyordu. 

Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirdim. Bugünkü hava gibi karanlık renkleri bürünmek istedim. Siyah bir eşofman altı üzerine  aynı renkte olan bir tişört giyindikten sonra odamdan çıkıp Mutfağa indim. Mutfağa vardığımda ise tezgahın başında bir yaşlı teyze vardı sanırım bu Yiğit'in bahsettiği Fatma Teyze olmalıydı.

Kendimi belirtmek için hafif öksürdüm. Yaşlı Teyze beni görür görmez birden korktu ve elini kalbinin üzerine koydu sakinleşmek için.

"Kusura bakma teyzeciğim seni korkutmak istememiştim"

"Olur mu güzel kızım, geldiğini fark etmedim benim hatam."

"Ben Azra."

"Bende Fatma teyze arada gelirim burada Yiğit oğluma yemek yaparım, hadi otur kahvaltını et hemen. "

Bu kadına hemen ısınmıştı kanım, iyi bir insan olduğu belli ediyordu. Masaya geçip kahvaltımı yapmaya çalıştım ama Yiğit'in burada olmaması bende iştah bırakmamıştı. Bunun Fatma teyze de farkına varmıştı.

"Ne oldu kızım neden yemiyorsun, yoksa beğenmedin mi?"

"Yok, hayır Fatma teyze her şey güzel, ben zaten fazla yemem."

"Yiğit oğlum, ama bana senin çok iştahlı bir kız olduğunu söylemişti ."

Çok şaşırmıştım, demek benim hakkımda konuşmuşlardı.

"Teyze Yiğit nerede bu sabah onu göremedim de?"

"Bilmiyorum güzel kızım bana bir şey söylemediler."

"Anladım" dedim ve kahvaltıma devam ettim.

En azından ufak bir not bırakması gerekiyordu. Benim burada hiç mi onu merak ettiğimi düşünemedi. Kesin bir şey olmuş artık bundan emindim. Kahvaltımı bitirdikten sonra kendi odama geçtim. Düşünmemeye çalışıyordum ama bu mümkün değildi. Pencerenin kenarına oturmuş dışarı izliyordum. Yağmur hala dinmemişti, aynı şiddetle yağmaya devam ediyordu. Gözümü  bahçeden ayırmıyordum gelirse ilk benim onu görmem gerekiyordu. Bana hesap vermesi lazımdı beni nasıl böyle habersiz bıraktığı için. 

Kendi odamın kapısı çalınca gözlerimi kapıya yönelttim. Fatma teyze gelmişti.

"Efendim Fatma teyze"

"Kızım akşam yemeği hazır bir şey yemeyecek misin?"

Canım hiç bir şey yemek istemiyordu sadece Yiğit'i istiyordum ben. 

"Sağol Ayşe Teyze, ben aç değilim"

"Kızım az bir şey atıştırsaydın."

"Hayır canım istemiyor, Yiğit'ten haber var mı?"

"Maalesef kızım, haber yok ama merak etme yakında gelir." dedi ve odamı çıkmıştı.

Kafayı yemek üzereydim yerimden kalkıp onun odasına gittim. Ayşe Teyze daha bu sabah Yiğit'le beraber yattığımız ama yalnız uyanmış olduğum yatağı düzeltmişti. Yiğit'in yattığı tarafa geçtim onun yastığını elime aldım. Onun kokusuydu içime çektim mis gibiydi. Birden ağlamaya başladım, saçmalıktı ben bu adama hangi arada bu kadar bağlanmıştım. Yastığı da yanıma alıp yavaş adımlarla odadan çıktım. Kapıyı kapattığımda daha önce hiç evi dolaşmadığım aklıma gelmişti. Sadece odamdan mutfağı ve Yiğit'in odasını biliyordum artı tabi çalışma odası vardı. Koridorun sonunda bir merdiven daha vardı yukarı çatı katına çıkıyordu bu galiba. Aslında Yiğit'e yokken bu fırsatı değerlendirmemde bir sakınca yok diye düşündüm.

Parmak uçlarımda yavaşça merdivenleri çıktım, elimdeki yastığı sımsıkı kollarımın arasına almıştım. En üste vardığımda bir kapı çıktı önüme bu kapının farklı oluşu öbürleri gibi beyaz renkte değilde siyah idi. Çok tuhaf idi. Sağ elimle yastığı tutmuşken sol elimle kapıyı açmak için kulpu aşağı indirdim. Kahretsin tabi ki kilitliydi. Belli ki içeride benden gizlediği bir şey vardı. Bunu elbette bir gün öğrenecektim bugün olmasa bile başka bir gün. Tekrar geldiğim merdivenleri aşağı indim ve bu defa kendi odama geçtim. Pijamalarımı giyindikten sonra banyoda dişlerimi fırçaladım ardından Yiğit gibi kokan yastığı yanıma alıp yatağıma geçtim.

Uyku bir türlü tutmuyordu çünkü hep aklım Yiğit'te üstüne bir de bu gizli oda çıkmıştı ortaya. Elime Telefonumu aldım müzik dinlersem belkide uykuya dalardım diye düşündüm . Yine en sevdiğim şarkılardan Elli Goulding Love me like you do açtım. En yüksek sesi açıp gözlerimi yumdum sonra uykuya dalmıştım.

Gecenin bir vakti yatağımda bir çöküntü oluştu sonra o bilindik kokuyu işittim. Gelmişti. Kollarını belime yerleştirip kendi göğüsüne çekti. Ardından saçlarımı üzerine bir öpücük kondurdu.

"Seni çok özledim Azra!"

Hemen kollarının içinde kendisine doğru döndüm ve gözlerine baktım. O Masmavi olan gözleri artık ışıldamıyordu. Belli ki kötü bir şey olmuştu. Ellerimi yüzünde gezdirdim.

"Neredeydin Yiğit?"

Hiç bir şey söylemiyordu sadece gözlerimiz konuşuyordu. Onu hiç böyle görmemiştim. Böyle çaresiz ve üzgün.

"Söz veriyorum sana daha sonra sana anlatacağım ama şimdi sadece sana sarılarak uyumak istiyorum."

"Tamam sen nasıl istersen"

Üzerine varmak istemedim o yüzden bu konuşmayı ertelemesini kabul ettim.

"Benim yastığımın burada ne işi var Azra?"

Suçlu bir çocuk gibi gözlerimi kaçırdım.

"Senin kokuna ihtiyacım vardı, sende burada olmayınca senin yastığını ödünç aldım."

Dudaklarımı hafif bir öpücük kondurdu sonra kendine doğru çekti.

"Beni hiç bir zaman terk etme tamam mı?"

YALANLAR ÜSTÜNE (DÜZENLEME YAPILACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin