Multimedia : Eylül'ün rüyasındaki şarkı.
En son sardunyalar da soldular..
Sen orda ben burda yüreğim yanar.Bu ayrılık değil ölüm bana..
Ne olur ağlama kıyamam sana..Her kelimesi beni anlatan şarkının sesini duyuyordum uzaktan sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyor bulamıyordum.
''Ben geldim Eylül, dayanamadım bak.Geldim yine,senin yanındayım. Gitmek yok bundan sonra,ayrılık yok.''
''Burak? Burak öyle çok özledim ki seni geldin nihayet. O kadar çok soru işareti,o kadar çok göz yaşı bıraktın ki arkanda.Nihayet geldin,ağlarken seni aradım bir yanımda en çok sen gerekken bana,bir tek sen yoktun yanımda.Neden bıraktın ki ellerimi ne yaptım ben sana?
''Merak etme meleğim,bundan sonra hasret yok.''
''Bir daha asla gitme olur mu?''
''Ya sen benden gidersen Eylül?''
''O ne demek,ben senden gitmedim hiçbir zaman gidemem ki,yüreğim sende aklım sende en güzel duygularım senle benim.''
''Yüreğin başkasında olursa eğer ?''
''Burak ne demek istiyorsun?''
''..''
''Burak cevap ver ne olur susma,Burak!''
''..''
Burak diye bağırarak uyanmıştım.Nasıl bir rüyaydı bu böyle.Rüyamda bile soru işaretleri bırakarak çekip gitmişti,ama keşke gerçek olsaydı,keşke son bir kez olsun görebilseydim onu. Gördüğüm rüyanın etkisiyle sonradan kendime geldim,bir hastane odasındaydım, boğucu bir havası vardı hastanenin,sırf bu havadan nefret ettiğim için inanılmaz kötü olana kadar hastaneye gelmiyor evde kendi kendime iyileşmeyi bekliyordum,başımda keskin bir ağrı vardı,ne olduğunu hatırlamaya çalışıyor,ama bunu başaramıyordum.En son hatırladığım şey Sinan'ın ''Eylül dikkatli ol!'' diye bağırmasıydı.Sonrası kopuk.Hani çok eskiden severek okuduğun bir kitabın sonunu hatırlamaya çalışır da başaramazsın ya bu da aynen öyle bir şeydi işte,ellerimle başımı yoklamaya çalıştım serum vardı bir kolumda. Başıma da sargı bezi sarılmıştı ne olmuştu bana böyle.Hatırlamak için o kadar çok zorluyordum ki kendimi o keskin ağrı kendini çok daha fazla hissettirmeye başlamıştı.Duvarlar üstüme üstüme geliyordu sanki. Bir an önce çıkıp gitmek istiyordum buradan.Düşünmeye çalışırken kapı açıldı bir anda gelen Sinan'dı.Yüzünde telaşlı bir ifade vardı.
''Nihayet uyandın Eylül'üm! O kadar korkuttun ki beni.Anneni,babanı,Yaprak'ı herkesi.''
Eylül'üm mü? Telaştan ve korkudan böyle dediğini düşünüp bu kelime üzerinde durmamaya çalıştım. Zaten şu an bunun için cümlelerimi toparlayacak gücüm yoktu. Dediği şeyi umursamadan devam ettim.
''Sinan ne oldu bana hiçbir şey hatırlamıyorum ben inan.Düşünmekten başım çatlayacak artık ve ben kaç saattir buradayım?''
''İki gündür buradasın.Yaprakla telefonda konuştuktan sonra ayağın teknenin halatına takıldı,dengeni sağlayamadın sonra.Denize düştün tabi düşerken başını çarptın.Ben de senin arkandan direk denize atladım zaten. Sana bir şey olacak diye çok korktum,seni kaybedeceğim diye çok korktum ben. Çok şükür ki iyisin iki gündür gözlerini açmanı bekliyoruz hepimiz. Annen gil de bizde uyumadık." Geldi sıkı sıkı elimi tuttu. Gerçekten korkmuştu.
"Sakin ol,baş ağrımı saymazsak gayet iyiyim ben, Yaprak nerde?" Bunu söylerken elimi çekmiştim.
"Kafeteryaya indi yiyecek bir şeyler almak için güç bela ikna ettim onu da başından ayrılmayacaktı yoksa ayrıca uykusuzluktan gözleri mosmor olmuş durumda şu an."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Rüya
Teen Fiction"Sen,benim aşılmaz sandığım duvarlarımı yıktın,sen karanlığıma aydınlık oldun,sen beni yeniden ben yaptın. "