AY

300 32 4
                                    

Jongin'le kulübede yaşamaya başlayalı bir haftayı geçti neredeyse.

Her gece ben uyuduktan sonra sessizce kulübeden dışarı çıkıp sabah güneş doğmadan geri geliyordu. Nereye gittiğini, ne yaptığını sormak istiyorum ama buna hakkım yok gibi hissediyorum. Sonuçta o ben zor durumdayken bana evini açmış birisi sorularımla onu sıkmak istemiyorum.

_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_


Bugün, Jongin'le tanıştıktan tam onbir gün sonra ilk defa korktuğumu hissettim. Nedense bu küçük kulübe ve o tanımadığım esmer çocuk bana güvende olmanın ne demek olduğunu hissettirmişti bir şekilde. Ama bugün daha doğrusu bu gece kapalı kapının arkasından gelen hışırtı ve güçlü nefes alış-verişler iliklerime kadar bana korkunun ne olduğunu tekrar hatırlatıyordu.



Nefes alış-verişleri o kadar güçlüydü ki kesinlikle bir insana ait olamazdı ve bu düşünce daha da korkmama neden oluyordu.



Kulübede tek başınaydım. Jongin yine gitmişti. Kendimi güvende hissettiren bu küçük kulübe şimde gözümde korkutucuydu çünkü kaçacak, saklanacak biryerim yoktu.



Bir yandan titrerken bir yandan sessizce gözyaşlarımı akıtıyordum. Nefes almaya korkuyordum. Kalbim kafese kapatılmış kuş gibi çırpınırken sesi dışarıdan duyulacak diye ödüm patlıyordu. Aklımda ise tek bir kişi vardı...



Jongin...



Ya şimdi eve gelir ve kapının önünde olan o şeyle karşılaşırsa, ya o'na zarar verirse...



Dışarı çıkmalı mıydım ?


Ama ben ne yapabilirdim ki ?



Yeterince hızlı kaçabilir miyim ?


Jongin'e o şeyden önce ulaşabilir miyim ?



Düşüncelerim kafamın içinde çoğaldıkça gözyaşlarım da artıyordu.




Kapıya sürtünen tırnak sesleriyle nefes almayı bile durdurdum. Aklım boşalmıştı ve gözyaşlarım artık akmıyordu.



Sürtünme sesi bir kaç defa daha kendini tekrar etti. Sanki kapıyı açmam için pençesini kapıya sürüyordu.


Derin bir nefes alarak yavaşça ayağa kalktım. Az önce durmak üzere olan kalbim yine deliler gibi atmaya başlamıştı. Vücudum hem korku hemde heyecandan dolayı titriyordu. Havada dolaşan adrenalin neredeyse elle tutulur durumdaydı. Durmak istiyordum çünkü yapmak üzere olduğum şeyin farkındaydım ama aklım boşalmıştı. İsteklerim vücudum tarafından yok sayılıyordu.



Bir, iki adım derken üçüncü de kapının önündeydim. Işte sadece üç adım kadar mesafeydi ve belki en fazla iki dakika geçmişti ama bana saatler geçmiş gibi geliyordu.



Yavaşça elim havaya kalktı. Durmak istiyordum.


Durmak istiyordum...



Kapı kulpunu tutup aşağı doğru indirdim ve yarım adım kadar geri çekildim.


Pençelerin çıkarttığı ses kesilmişti. Kulaklarım uğulduyordu resmen kalp atışlarım kulaklarımda atıyordu.



Kapıyı yavaşça kendime doğru çekmeye başladım. Kalbim deli gibi atıyordu, nefes almayı tekrar kesmiştim ve gözlerimi sıkıca kapatmıştım.


Kapıyı sonuna kadar açtıktan sonra ellerimi iki yanıma bıraktım. Karşımda artık ne varsa o da nefes almıyordu benim gibi yada ben kulaklarımda atan kalbim yüzünden duyamıyordum.


Gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Görüş alanıma yavaş yavaş siyah tüyler girmeye başladı. Çok fazla tüy...


Gözlerimi tamamen açtığımda gördüğüm şeyle zaman durdu sanki. Hiç birşey hareket etmiyordu sadece o ve ben vardık.




Geceden daha koyu sayah tüyler ve,elmas gibi parlayan gözler...



Arka ayaklarının üzerine oturmuş, ön ayaklarından destek alarak duruyordu. Asil bir görüntüsü vardı.



Yüzünde yer alan o iki elmas ruhumun en derinine bakıyordu sanki... Bu his tanıdıktı.



Jongin...



Nefesimi yavaşça dışarı verirken sonunda zaman da hareket etmeye karar vermiş gibi akmaya başladı.



Hilal en büyük formuyla tam tepemizdeydi. Bizi izliyordu, biz ise bir birimizi...



" Jongin"



Aklımdan belki bininci kez geçen isim bu kez dudaklarımdan döküldüğünde dev kurt ön ayaklarından birini ayaklarımın üzerine koydu. Sanki beni doğrulamak ister gibi.



Yavaşça kapıdan geri çekildim, bu sayede kurt yavaşça içeri girmeye başladı. Sanırım beni korkutmak istemiyordu. Oysa onun Jongin olduğunu anladığımdan beri bütün korkum yok olmuştu sanki hiç var olmamış gibi.



Kurdun arka sol ayağının üst kısmının tamamen ıslak olduğunu ve yürürken sol ayağını yere tam basmadığını gördüğümde sorunu da anlamıştım. Yaralanmıştı.




Odanın benden en uzak köşesine gitti ve yavaşça sağ tarafının üzerine uzandı. Uzanırken ağzından kaçan hafif sesle hemen harekete geçtim.



Jongin acı çekiyordu.



Kapıyı kapatıp hızla küçük dolaba ilerledim ve duvarla arasına sıkıştırılmış ilkyardım çantasını aldım. Arkamı döndüğümde köşede uzanan bir kurt değil çıplak ve yaralı bir Jongin'di.




Tekrar hareket etmeden önce kalbimin teklediğini hissettim. Hem acıdan hemde... O çok güzeldi saçları darma dağınıktı, üstü başı toz içindeydi ve sol bacağı tamamen kanla kaplanmıştı neredeyse ama o çok güzeldi...



Hemen yanında diz çöküp ilkyardım çantasını açıp içinden gerekli malzemeri alıp işime başladım.




Daha öncede hatırlamadığım kadar çok kez kendi yaralarımla ilgilenmek zorunda kaldığım için bu işte iyi sayılırdım.



Canını olduğundan daha fazla acıtmamak için dikkat ederek yarasını temizledim ve yavaşça sarmaya başladım.



Kafamı kaldırıp Jongin'e baktığımda gözünü sıkı sıkı kapatmış olduğunu fark ettim. Vücudu çok hafif de olsa titriyordu.



Onu rahatsız etmemek için yavaşça kucağıma aldım ve yatağa taşımaya başladım. Dikkatle yatağa bırakıp alnına yapışan saçları çektikten sonra üzerini sıkıca örttüm.


Sobaya bir iki ödün daha atıp dolabın üzerine attığımız bez parçasını alıp temiz şu ile ıslattım. Yavaşça Jongin'in yanına oturup bezle yüzünü silmeye başladım.



Yavaş yavaş boynunu ve kollarını sildim. Sildiğim her yer, bezin değdiği her nokta ve gördüğüm her parçası beni büyülüyordu sanki.



İnce ama kaslı vücudu, esmer teni, simsiyah saçları, uzun kirpikleri, kalın dudakları... Herşeyi...



Jongin'e baktığımda uyuduğunu fark ettim. Uyandırmamaya dikkat ederek üzerine birkaç parça elbisesini giydirip tekrar üzerini örtüp yanına uzandım.




Ay ışığını pencereden yüzümüze vururken ben sadece onu izliyordum. Huzurlu görünüyordu aynı benim hissettiğim gibi...


Okuduğunuz için teşekkürler ( ^ω^)

RUNAWAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin