Jongin'le beraber büyükçe bir kayanın üzerine uzanmıştık. Jongin'in normalden sıcak bedeni sayesinde gecenin soğuğundan etkilemiyordum.
Sıcak nefesi yanağıma değerken gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Ağzımızdan tek kelime çıkmasa bile kalplerimiz söylenecek bütün kelimeleri tüketmişti.
Güneş neredeyse doğmak üzereydi. Ama bizim umrumuzda değildi. Gün başlasa ne olur bitse ne olur, bu kara gözler bana baktıktan sonra ne önemi var ki. Tenim bu esmer ten sayesinde ısınırken güneş doğsa nolur doğmasa ne olur.
Jongin sıcak elini yanağıma yerleştirdiğinde huzurla gözlerimi kapatmıştım. O kadar rahat ve huzurluydum ki neredeyse uyumak üzereydim Jongin bana seslendiğinde.
Yavaşça gözlerimi açtım tekrar. Karşımda gülümseyerek bana bakıyordu. Güneş yükselmiş bizi aydınlatmaya başlamıştı. Kuşların sesi çağan nehirin sesine karışıyordu.
"Bunu görmek isteyeceğini düşündüm. "
Kendiyle beraber beni de oturur pozisyona getirdiğinde ağzım resmen açık kalmıştı.
Güneş ışığı nehiri ve havuz kısmına vuruyordu bu çok güzeldi ama sadece bu kadarla kalmıyordu. Nehirin havuz ile buluştuğu yere yakın kısımda bir sürü küçük küçük gökkuşağı oluşmuştu.
Gözlerimi manzaradan ayıramıyordum ilk defa bu kadar güzel bir şey görüyordum hayatımda.
Birden çocukluğum geçti gözlerimin önünden. Herbyagmur yağdığında yorganımın altına saklanıp uyuya kalana kadar hıçkıra hıçkıra ağlardım. Şimşek her caktığında ellerimle ağzımı sıkıca kapatirdim çığlıklarımı gizlemek için. Annem duyarsa yine beni dövebilirdi çünkü.
Bu yüzdendir ki hiç gökkuşağı görmemiştim daha önce. Galiba yine bu yüzdendir ki gözlerim dolmuştu anılarımdan dolayı.
Jongin yavaşça arkadan bana sarıldığında bende sırtımı sıcak göğsüne yasladım iyice. Sanki o evdeki küçük odamdan çıkmış ve güvenli kollara sığınmışım gibi hissediyordum. Jongin kendimi güvende hissettiriyordu.
Gözyaşlarımı geri gönderdiğim de dudaklarımda bir gülümseme oluştu kendiliğinden. Kafamı arkaya çevirdiğimde Jongin ile göz göze geldik. Eğilerek dudaklarıma kısa ama sıcacık bir öpücük kondurdu.
Gülümsemem daha da büyürken, gözlerimi gözlerinden ayırmadan yavaşça ayağa kalktım ve elimi uzattım tutması için.
Oda benim gibi gülümsedikten sonra elimi tuttu. Gökkuşaklarına doğru ilerlemeye başladık sıcak elleri ellerimin arasındayken.
Nehirin tam altında durduğumuzda Jongin tekrar arkadan sarıldı. Dudakları enseme değerken bende gökkuşağına bakıyordum büyülenmiş gibi.
"Bu kadar beğeneceğini bilseydim daha önce getirirdim seni buraya. "
"Sadece... İlk defa böyle birşey görüyorum... Çok güzel "
"Senin kadar değil "
Jongin'in sesinden mutlu olduğunu hissetmiştim ve bu beni daha da mutlu etmişti. Hayatımda ilk defa biri varlığımdan dolayı rahatsız olmuyordu ve hatta mutlu oluyordu.
Jongin'in karnımdaki elleri üzerinden elimi kaldırıp capcanlı renkleriyle beni büyüleyen görüntüye dokunmak istedim. Ellerim renklerin içinden geçtiğinde bomboş kalmıştı. Hayal kırıklığına engel olamadım.