Ne ara bu kadar yakın olmuşlardı? Üstelik daha bugün tanışmışken. Aman Allah'ım gerçekten buradaydı. Ceren'i almaya gelmişti. Şuan ne hissedeceğimi bilmiyordum. Yiğit, bana çok garip hissettiriyordu. Bunun ne olduğunu bilmiyorum. Bazen çok tatlı oluyor. Bazen ise, sinirlerimi yerinden hoplatıyor. Buna ne deniyor? Aşk mı? Ona aşık mıyım? Hiç bilmiyorum. Onu en yakın arkadaşımla görmek gerçekten çok acıtıyor canımı.
Ceren aşağıya iniyordu. Ben camdan bakıyordum. İşte tam o anda Yiğit ile göz göze gelmiştik. Bana ifadesizce baktı. Sadece baktı. Benimse, gözümden bir damla yaş süzüldü ve hafif bir tebessüm ettim. Neden böyle oldu hiç bilmiyorum. Perdeyi kapattığım gibi içeri girdim. Bunun nedeni neydi hala anlamış değilim. Ne ara bu kadar yakın olabildiler de bugün buluşuyorlar. Aklım almıyor. Neyse zaten umurumda değiller, istediklerini yapsınlar istedikleri yere gitsinler. Kendimi yatağıma attım ve battaniyeme sımsıkı sarılmaya başladım. Biraz uyumanın bana iyi geleceğini düşündüm ve kendimi derin uykulara bıraktım. Çünkü bir an uyumanın insana herşeyi unutturabileceğine dair bir his geliyor. Uyuyorsun, uyanıyorsun ve herşey aynı. Hiçbir şey değişmemiş.
Yeni bir güne daha gözlerimi açmıştım. Herşey aynıydı. Hayallerdeki gibi değil, beklediğim gibi değil. Keşke battaniyenin altına girdiğimizde tüm o kötülüklerden korunabilsek. Ama olmuyor. O kötülükleri başımdan salamıyorum. Güçlü bir kızım evet. Ama insann başına hiç ummadığı şey gelince gerçekten yıkılıyor. Daha kendisini yeni yeni tanıdığım biri beni nasıl oldu da alt üst edebildi akıl sır erdiremiyorum. Yiğit bana ne yapmıştı böyle ?Zorla yatağımdan kalktım. Hayattan hiçbir beklentim yokmuş ve hayattan bezmiş gibi bir halim vardı aynaya baktığımda. Gözlerim şişmiş, saçım çarşamba cadısı gibi olmuştu. Herneyse annemin benden beklediği şeyler vardı. Zaten buraya gelme nedenim de buydu. Eveeet! Gardrobuma yeni yerleştirdiğim kıyafetlerden hemen bir kombin oluşturdum. Siyah askılı büstiyerimin altına giydiğim saks mavisi kloş etek ve siyah ayakkabılarla bir bütün olmuştum. Neden böyle giyindiğimi ben de pek anlamış değilim. Pek benim tarzım değildir bunlar.
Merdivenleri inmeye başladım. Okula doğru yürümeye devam ettim. Okulun önündeki banka oturmaya karar verdim. Buradan herkesi görebiliyordum. Buraya geldiğime bir kere daha şükrediyorum. Burası çok farklı. Birbirinden farklı insanlar var. Örneğin oda arkadaşım buse. Satanist gibi. Sürekli metal müzik dinliyor. Her zaman siyah giyiniyor. Tamam ben de genellikle siyah giyiyorum ama renkli giymek de hoşuma gidiyor.
Neyse annemi aramam gerektiğini düşündüm. Telefon bir kere çaldı ve annem hemen açtı:"Anneciğim nasılsın?"
"İyiyim kuzum, sen nasılsın iyi misin?"
"İyiyim anneciğim iyiyim. Okulumdan da çok memnunum. Başka bir problem yok inşallah?"
"Yavrum aslında sana söylemeyecektim ama sonradan kızacağını da bildiğim için en doğru kararın söylemek olduğunu farkettim. Lafı fazla uzatmadan, kalbimde ufak bir sorun var her zaman olan şeyler yaşlılık belirtileri işte. Sen varken de olan şeyler. Çarpıntı marpıntı diyor doktorlar. İşte diyorum ki sen bu haftasonu yani yarın buraya gelebilir misin kuzum? Seni çok özledim. Hem özlemimi gidermiş olurum hem de benim yanımda olursun."
"Tabi gelirim anneciğim. Şimdi yanında olmayacağım da ne zaman olacağım? Tamam anneciğim ben şimdi bilet bakayım dönerim sonra sana öptüm."
Hemen İstanbul'a giden uçak biletlerine baktım. Aman Allah'ım ne demek hiç bilet yok? Bir tane bile mi kalmamış? Tamam ümidimi kaybetmemeliyim. Otobüs fiyatlarına bakayım. Hah! Son bir bilet. Tam 'satın al' a tıklayacaktım ki "bu bilet bir başkası tarafından alındı yazdı. Ben de ki de şans. Napıcam ben şimdi? Nasıl gidicem ? Sesli bir 'oooooofff' çektim. Arkamdan bir ses:
"Ne oldu bakalım prenses?"dedi.
Kim olduğunu öğrenmek için arkamı döndüğümde gözlerime inanamadım. Yiğit . Açık kumral saçlarıyla yosun yeşili gözleri güneşin altında öyle güzel görünüyordu ki. Adetâ bir bütün olmuşlardı. Tamam tamam kendime gelmeliyim. Evet.
"Bir şey olmadı. Önemli değil yani."dedim.
"Almila biliyorum bir şey olduğunu, söyle lütfen"
"Off, tamam. İstanbul'a gitmem gerekiyor ve ne bir uçak bileti ne de bir otobüs bileti kalmış. Annemin yanında olmam lazım. Ama olamıyorum."dedim.
"Neden annenin yanında olman lazım ? Kötü bir şey mi oldu ?"dedi.
"Annemin kalbinde ben kendimi bildim bileli bir sorun var. Yaşı ilerledikçe bu sorun daha da artıyor ve benim şuan onun yanında olmam lazım ama herşey buna engel oluyor. Gerçekten kafamı yiyeceğim. Neyse ben bunları niye sana anlatıyorsam. Boşver sen beni."
"Ne demek boşver Almila? Ben de İstanbul'a gidiyorum. Beraber gideriz. Takma kafana bu kadar."
Sanki çok normal bir şeymiş gibi bir de beraber gideriz diyor.
"Ben seninle hiç bir yere gelmem. Hem nerden bileyim sapık mısın değil misin?"dedim.
"Off başlama yine. Sapık felan değilim. Tamam mı gidiyo muyuz? "
Aslında gitmek istemiyorum. Gitsem de fena olmaz. Gitmek zorundayım. Çünkü işin sonunda annem var.
"Off tamam off."dedim. Bu kadar çabuk ikna olacağımı sanmazdım.
"Peki. O zaman bu akşam 19.00'da hazır ol yurdun önünden alırım seni."dedi.
Bunun arabası da mı var? Arabası varsa neden İzmir'e uçakla geldi. Kendini yormak istememiştir. Rahat adam sonuçta.
"Tamam. "dedim.
Okulun nasıl geçtiğini anlamadım. Ceren'i bugün hiç görmemiştim. O da aramadı ben de. Neyse aramak da istemiyorum onu. Neden bilmiyorum ama aramayacağım. Neyse şuan odamdayım. Birkaç kıyafet ve en sevdiğim kitabımı aldım. Şimdi sıra Yiğit'i beklemekte. Bu durumda olacağım hiç aklıma gelmezdi. Şuan gözlerim camda Yiğit'i bekliyorum. Beraber 11 saatlik bir yolculuk yapacağız. İnanmak gerçekten çok zor. Herneyse, son kez çantamı kontrol ettim. Üzerime boyfriend yırtık pantolonumu, salaş beyaz tişörtümü ve renkli airmax ayakkabılarımı giydim. Tam o sırada dışarıdan bir korna sesi duydum. Camdan baktığımda arabaya yaslanmış bir şekilde duran Yiğit'ti kornaya basan. Seri bir şekilde çantamı ve mini boy valizimi aldım. Bekletilmeyi ve bekletmekten pek hoşlanmam. Aşağıya indiğimde:
"Vayy güzellik, şöyle buyurun."diyerek arabanın kapısını açtı.
"Ya ya ne demessin."dedim ve arabaya bindim.
Valizimi o yerleştirmişti. Sonra geldi ve arabayı çalıştırdı. Yine çok karizmatik görünüyordu. Hele o sıktığı parfüm var ya neyse ne diyorum ben. Hava karardığı için arabanın farlarını açmıştı. İleriden bir sokağa döndüğümüzde arabanın tam önünde birisi belirdi. Tanımakta biraz zorluk çektim. Dikkatli baktığımda gözlerime inanamadım. Galiba çok bağırmıştım:
"Cereeeen!"
Arkadaşlar kusura bakmayın lütfen, bir süredir yeni bölüm yayınlayamıyorum. Neyse yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Hikayemle ilgili yorumlarınızı, eleştirilerinizi ve votelerinizi bekliyorum. Multimedia'da Almila var. :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİL BAŞTAN
RomanceHayatını annesine adamış, babasına ise nefret dolu olan bir genç kız. Babası yüzünden hiçbir erkeğe güvenemeyen Almila, ona nasıl aşık olabilmişti ?