8.Bölüm

53 8 0
                                    


Betty'nin gözünden

"Tris ver şunu bana!" milyonuncu kez bu sözü sylememe rağmen Tris hala vermemekte diretiyordu. Ve ben her geçen dakika daha çok sinirleniyordum.

Masanın etrafından son kez dolanıp ona uzanmaya çalıştım. Sonuç: Başarısız. Yine!

"Ya! Triston! Yeter artık! Kes şunu! "

Dinlemedi. Yine. Çünkü fotoğrafa o kadar odaklanmıştı ki neredeyse beni duymamıştı bile!

Hayır! İstemiyordum. O fotoğrafa hiç kimsenin bakmasını istemiyordum.

"Tris!"

"Bi dakka bi dakka! Bu fotoğraftaki kız sensin!" Ne dahisin Tris!

"Günaydın! Sabahtan beri elinde fotoğraf daha yeni mi anladın!" Connor ona laf sokarken ben de son kez Tris'in elinden o foğrafı almaya çalıştım.

"Ver şunu!"

Ancak bu sefer de olmadı! Ve ben. İşte şimdi çok sinirlendim.

"Triston! Ver şunu dedim sana!" sesim sanki biraz daha yükselmişti. Eğer birsz daha yükselirse onu kırabilirdim. Fakat şimdi bunu kontrol edebilecek kadar sakin değilim.

"Niye ya! Sadece bakıyorum! Ne yapabilirim ki! Kağıdı yırtarım diye mi korkuyorsun?! Merak etme sevdiklerimi üzecek şeyler yapmak istemem!"

Başka zaman olsa bu cümlenin son kısmına takılabilir sadece bunun için onu affedebilirdim. Aslında şimdi de affedebilirim ama ilk önce o şeyi onun elinden almam lazım!

"Ne den mi! Nedenini gerçekten bilmek istiyor musun?!"

"Evet!" dedi meydan okurcasına.

"Öyle mi. O zaman izin ver söyliyim. Çünkü o benim küçüklüğümden çekindiğim tek resim!!"

Bu sözüm üzerine en başta Tris ve yanımızdaki Connor, daha sonra buraya doğru gelen James ve Brad biraz duraksadılar. E tabi şaşırdılar. Ama ben sana demiştim Tris. Başın dertte demiştim!

Bunun yanı sıra şu son cümlem her içerik olarak hem de söyleme şeklim olarak onları şaşırtmış olmalı. Sesim gerçekten yükselmişti çünkü. Tabi ki hat safada değildi. Ona bağırmamıştım. Ama bilirsiniz. Kırıcıydı işte. Ve ben ona bağırmamış olsam dahi onun kalbinin kırılmasından korkmuştum.

Derin bir nefes verdim.

"Tristan! Lütfen artık ver şunu!" artık normale dönmüştü sesim. "Artık sesimin yükselmesini istemiyorum! Seni kırmak istemiyorum!" sonra kafamı kaldırarak ne zaman yere indirdiğimi bilmediğim bakışlarımı ona sabitledim. "Seni kırmaktan korkuyorum!"

Milyonuncu kez ondan o fotoğrafı istememe rağmen vermemişti. Fakat bu sefer öbür türlü değil. Bu sefer istemeden olmuştu. Çünkü arkadaş donmuştu.

James ona doğru giderek elinden tuttuğu kağıdı kolaylıkla çekti. Eminim ki Tris farkındabile değildir.

James bana fotoğrafımı verirken söylediği şey kaşkarımı çatmama yetmişti.

"Aranızda tek aklı başında olan benmişim!"

"Hadi ama James!" dedim üzgün bir yüz ifadesiyle. "İnan ana bunun tek suçlusu o! Hepsini o başlattı!" Tris'i göstererek söylediğimde farkettim de o hala donuktu.

Brad ve Connor da bunu farketmiş olacak ki Tris'e doğru gitti. Connor normal hayata dönmesi için Tris'i dürtüklerken Tris hissetmemişti bile. En sonunda Brad ona hafif bir tokat atınca (!) kendine geldi.

The Chance Cafe's / Şans Kafe'de (The vamps)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin