Betty'den
İçeri girdiğimizde de yaptığım gibi bir kere daha gözlerimi bu çoook büyük avm'nin içinde dolaştırdım. Gerçekten James'in dediği kadar vardı. İçeride ne ararsak vardı.
Hepimiz bir yerde toplanınca gözlerimi avm'den ayırarak çocuklara sabitledim.
"Evet. İlk nereye gidiyoruz?"
Brad'in sorusuna karşılık veren James oldu.
"İlk önce gruplara ayrılıyoruz. Böylece bu koca alışverişi daha çabuk bitiririz."
"O zaman ben, Betty bide.. Tris sağ tarafa siz ikiniz de sol tarafa gidin" dedi Connor.
Bana sorarsanız bu seçenek bana pek iyi gibi gelmedi. Sonuçta ne kadar az erkek ile birlikte olursam ben o kadar iyiyim.
James beni kurtaracak fakat Connor ve Tris'in pek de hoşuna gitmeyecek, aynı zamanda da Brad'in küçük kahkahasına sebep olacak şeyi söyledi.
"Bir gruba siz iki sakarı koyamam çocuklar. Kusura bakmayın. Bu avm'de pahalı olan pek çok eşya varken..."
Tris ve Connor birbirine baktıktan sonra Tris James'e dönerek "Asıl sakar olan o bi kere!" sonrada Brad'e dönerek devam etti "Sen de ne gülüyosun be!"
Brad gülmeyi keserken - ki bu halini görmeniz lazımdı. Tam bi yaramazlık yapmı ve annesinden azar işitmiş bir çocuk gibiydi ve Tanrım.. Gerçekten yanına gidip o yanaklarını sıktırmak istiyordum. Ama şu durumda bu tam olarak mümkün değildi- Connor tam cevao vermek için ağzını açmıştı ki James sözünü kesti.
"Çocuklar gerçekten sizin tartışmanızı dinleyemeyecek kadar baktimiz yok. Tüm bu alış veriş işini bugün bitirmemiz lazım." dedi ve bana dönerek sözüne devam etti.
"Betty. Bunların arasında tek aklı başında olan ikimiz olduğumuz için, ben bir grubun başında, srn de diğer grubun başında olacaksın. Sen, Tris ve Brad bir grupsunuz. Sağ tarafa gidiyorsunuz. Tamam??"
" Tamam" diyerek istemeyerek de olsa onu onayladım.
Sonuçta ben yine kaybeden taraf olmuştum. Çünkü Brad'le aynı gruptaydık. Brad ile.. Yani bana sabah neden öyle olduğumu sorma ihtimali yüksekti. Tamam. Belki ona bunu sonra öğreneceğini, şuan bunun için hazır olmadığımı söyleme kararı almıştım ama... Her neyse işte. Çekiniyordum! Korkuyordum!
Sonunda hepimiz yola koyulduk. Ben bunkarı düşünürken beni düşüncelerimden ayıran şey Tris'in bizden ayrılarak birden bir tarafa doğru koşması olmuştu. O tarafa baktığımda orasının bir şekerci dükkanı olduğunu anladım. Tatlı bir pembe rengi ile döşenmişti heryeri. Küçük ve sevimli bir havası vardı.
Tris tıpkı bir çocuk edası ile dükkana girmiş ve hemen şekerlemelerin olduğu yöne doğru ilerlemişti. Küçük çocuk gibiydi ve bu onu çok tatlı kılıyordu.
Kafamı iki yana salladım ve onun bu haline güldüm.
Brad ve ben de onun çıkmasını bekleyecektik anlaşılan. Bi dakka! Ben şimdi Brad'le yanlız mı kaldım? Al bakalım Betty! Şimdi ne yapacaksın?! Öküz gibi korkuyorsun!
Tek yapabileceğim tek şey bana tekrar sabahki olayı sormasını beklemekti. Boğazını temizledi ve ellerini arkasında birleştirerek hafifçe iki ayağının üzerinde sallanmaya başladı.
Ben mi? Bense hala Tris'in gittiği yöne bakıyordum. Farkında olmamış gibi yaptım ve hala Tris'in gittiği yöne bakmaya devam ettim.
Bu sessizlikten korkmaya başladığım için söze ben başladım.