10.Bölüm

57 11 1
                                    

İKİ GÜN ÖNCE

James'in gözünden

Sabah kaktığımda henüz kimse uyanmamıştı. Aslında buna alışıktım. Aralarından en erken ben kalkardım. Çocuklardan erken kakmalarını bekleyemezdiniz. Özellikle Connor'dan...

Yüzüstü yattığım yerden kalkarak çocukları kaldırmak için ilk girişimimi gerçekleştirdim. Hemen yanımdaki Connor'ı dürtükledim.
"Çocuklar hadi! Kalkın!"

Sonuç başarısızdı. Tabiki de sizin de bu kadar tembel arkadaşlarınız varsa onuncu deneyiminizde bile başarısız olurdunuz. Ben de bunu bildiğimden direk onuncu aşamaya atlayarak, onu yattığı yerden ittim ve yere düşmesini sağladım.

Yere düşmesine rağmen sadece ağzını şapırdatıp tekrar uykusuna dönen Connor, onu yere düşürmemden sonra ağzı açıp tek kelime bile etmemişti!

Kafamı umutsuzca iki yana salladım ve emekliyerek Brad'in yanına doğru yaklaştım. O da benim daha demin yattığım gibi yüzüstü yatmış, ancak benim aksime o hırkasını pike niyetine üstüne örtmüştü. Bense boynumun tutulmasını istemedğimden onu yastık olarak kullanmıştım.

Üstündekini alıp onu uyandırmayı planlamıştım. Daha ben tam olarak hırkayı üstünden alamadan tekrar kendine çekiştirmeye başladı. Bu da demektir ki şuan bilinci açık ama hala sözümü dinleyip kalkmak için bir girişimde bulunmadı.

"Brad! Size kalkmanızı söyledim!"

Homurdanarak"Beş dakika daha lütfen!" dedi. Onu aldırmadan tekrar eski yerime dönerek "Sizin beş dakkalarınız hiçbir zaman bitmiyor! Yok beş dakika felan! Kalkın hadi!" dedim.

Ancak yine kıpırdayan olmadı.

Dün yastık niyeti ile top haline getirip kafamın altına sıkıştırdığım hırkamı alarak Brad'e fırlattım. "Sana kalk dedim Brad! Bir sabah da kendi isteğinle kalk!"

Evet. En uykucumuz Connor'dı ama Brad her sabah tıpkı bir kuala gibi yatağına yatışmakla kalkmamakta ısrar ederek Connor'ı yanlız bırakmıyordu.

"Çocuklar lütfen uğraştırmayın beni! Daha yapacak çok şeyimiz var ve beni şimdiden yoruyorsunuz! Kalkın işte! Öyle ya da böyle bugün bu satte kalkacaksınız!" Zaten normalde bile zor kaldırırken, normal kakış saatlerine göre erken olan bu saatte onları nasıl kaldıracağımı hiç bilmiyordum. Ve şu kaldırma işinde bana tek yardımcı olan Tris oluyordu. Yani en kolay kalkanları. Ki o bile zor kalkardı. Gerisini siz düşünün...

Bir kez daha Connor'ı çekiştirerek söylenmeye devam ettim. "Çok işimiz var hadi kalkın! Hadi!"

Sözümü dinleyen sadece o olacak ki Tris yattığı yerde oturur pozisyona geldi. O gözlerini ovuşturuken ben de mutfağa doğru ilerledim.

"Geldiğimde herkes kalkmış üzerini giymiş ve elini yüzünü yıkamış olsun! Ve Tris! Görev sana devredildi!"

Çocukları uyandırma gibi zor bir işi Tris'e devrederek, bu görevden kurtulmanın verdiği zevkle mutfak tezgahının karşısında durdum.

Şimdi yiyecek birşeyler bulmam lazımdı. Ve sanırım vaz geçtim çocukları uyandırmak benim için bundan daha kolaydı!

Geçen Tris'le Betty'nin yaptığı alışverişte alınmış olan ve %80 abur cubur olan yiyeceklerin arasından bulabildiğim sağlıklı şeylerden birisini, yani salatalığı doğramaya başladım. Daha sonra da yanına biraz domates ekleyip peynir ve zeytin çıkardım.

Masayı yerleştirmeye başladım. Alınan şeylerin %80'inin acur cubur olması zaten hep Tris'in işiydi. Tabi buna sevinmedim değil. Ne! Herkes biraz abur cubur sever! Ama daha fazla işe yarar şeyler lazımdı, bu bir gerçek. Yani yemek yaparken abur cuburla yapamıyordunuz tabi.

The Chance Cafe's / Şans Kafe'de (The vamps)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin