Sessizliğimi zayıflıkla karıştırmayın. Kimse yüksek sesle cinayet planlamaz.
-
Hayat bazen tuhaf olabiliyordu. Çoğu zaman sürprizlerle dolu ve bazen de tuhaf. Bazen güzel, bazen acı verici. Ben doğduğum günden beri acı çekiyordum. Babam ben daha 5 yaşındayken ölmüştü. Annem beni hiç kızı olarak görmemişti, sevmemişti, istememişti.
İlkokulda hep dışlanmış ve sırasında tek başına oturup sürekli resim çizen o zavallı olmuştum. Lise de aile durumumuz dolayısıyla ve annemin işi sayesinde alay konusu olurdum hep. Son yıl biraz farklı geçmişti sadece. Yoksa ben hep zavallı, acınası, yoksul ve sevgiye muhtaç bir kız olmuştum.
Ama hep gülerdim. Birileri bir şey sorduğunda hep iyi ve anlayışlı olmaya çalışırdım. Kimseye kolay kolay kırılmazdım da. Annem her ne kadar beni sevmese de ben onu severdim. Beni tanıyan insanlar bir süre sonra iyi niyetimi kullanmaya başlarlardı ve bende sırf yanlız kalmayayım diye onların beni kullanmasına izin verirdim.
Ne tuhaftır ki şimdi hiç olmadığım kadar yanlız hissediyordum. Bermenden tekila istedikten sonra etrafıma baktım. Benim gibi yanlız oturan ve içki içen birçok kişi vardı. Ama kimsenin benim kadar bu hisse bezendiğini ve git gide belirsizlikte kaybolduğunu sanmıyordum. Batıyordum. Ve tek kurtarıcım Meriç Bartu Taşer'di. Aynı zamanda beni yok edecek olanda oydu.
Ezgi Berk'le iş birliği yaparak ve beni zorla getirdiği partide gayet eğleniyormuş gibi görünüyordu. Ona baktığımı görünce eliyle gel işareti yaptı. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Dans edecek havada değildim. Barmen tekilayı önüme itince düşünmeden kafama diktim. İçecek havadaydım.
Özür dilerim Defne. Seni sevdiğim için özür dilerim.
Sözler tekrar tekrar beynimde yakalanırken Meriç'in dudakları hala kulaklarımda, yüzü hala gözlerimin önündeydi sanki. Acı çeken ifadesi. Bana iyi davranması. Ona o kadar bağırdığım halde tek kelime edip kendini savunmamıştı. Hüzünlü gözleri, ellerime değen soğuk ellerinin aksine yanağıma değen sıcacık dudakları ve. Gerisi yoktu galiba. O..
Tanrım delirecek gibi hissediyordum.
Tenime değen nefesle arkama döndüm. Berk gülerek bana bakıyor ve kulaklarıma ulaşmayan birşeyler geveliyordu. Bende dinliyormuş gibi yaparak kafa sallıyordum. Bi an bu durumdan kurtulmak isteyerek ayağa kalktım ve etrafımda beni bu durumdan kurtarabilecek herhangi birşey aradım. Farklı bir boyuta geçebilme gibi bir ihtimalim olsaydı bir saniye bile beklemezdim ama maalesef öyle bir ihtimal yoktu.
Barmenden bir içki daha istedim. Sanırım yine aynısından istemiştim. Müziğin sesinden kendi sesimi bile duyamıyordum. Bas sesi yeri titretiyordu ve ayaklarımın altında titreyen yer her geçen saniye beni de içine çekiyormuş gibiydi. İçki yüzünden başım dönüyordu. Bu ikinci sarhoş oluşum olacaktı. İlkinde feci kusmuştum.
Barmenin ikinci kez aynı yere bıraktığı içkiyi tekrar kafaya diktim. Sonra Berk'i umursamadan disco topunun altına doğru ilerledim. Nedense dans moduna geçiş yapmıştım. Garip olabilecek bir derecede enerjik ve mutlu hissediyordum. Sanırım gülüp duruyordum ama farkında değildim. Sadece mutlu hissediyordum. Bir anda mutluluk hissi gece gibi çökmüştü tüm anılarıma.
Etrafımdaki dans eden çılgın ve kendinden geçmiş kalabalığı iterek araya girdim ve birine kollarımı dolayarak dans etmeye başladım.
Tanrım! Lanet olsun, bu yanlış.
Ama umrumda değil. Sesimin duyulmadığını bile bile bağırmaya çalıştım.
"Yaralar derin." Dans ettiğim çocuk ellerini kalçalarıma koyduğunda bende kendimi ona bastırdım. "Seneler kadar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ 2
Teen FictionBu kitap Seseri kitabının devamı olarak yazılmıştır. Kitaba başlamadan önce ilk kitabı okumanızı tavsiye ederim. ****** Her ne kadar Meriç Bartu Taşer kalbimde derin izler bırakarak gitse de geri dönüşü daha beter olmuştu. Bu sefer onu sevsem bile...