Bu hikaye 2017 tarihinde yazıldı)
&
Seni seveceğim demişti. Seni seveceğim nedir ya. Aklımda saatlerdir aynı düşünce dolaşıyordu. Sinsi bir yılan gibi zihnimdeki hücrelerin dört bir yanını sarmış, herhangibir başka şey düşünmeme izin vermiyordu. Sinir bozucu.
Meriç'in söyledikleri de tıpkı kendisi gibi sinir bozucuydu. Aklımı bulandırmaktan başka bir boka yaradığı yoktu. Gözlerim kapalı, sırtım Meriç'in göğsüne yaslı bir şekilde duruyordum. Sabah olmasına rağmen hava soğuk ve üşütücüydü. Bu Meriç'e biraz daha sokulmama neden olmuştu. Sıcak bedeni içimi ısıtmak için yaratılmıştı sanki.
Meriç ağzından uyandığını belli eden sesler çıkarmaya başlayınca kafamı çevirip onun kusursuz yüzüne baktım. Kahve gözleri üstünden buharı tüten sıcak çikolatayı anımsatıyordu bana. Onu öyle çok seviyordum ki dün gece geçmişte olan herşeyi unutmuştum bir anda. Sevgim beni kör etmiş olmalıydı yoksa bu kadar aptal olamazdım. Ya da olurdum.
Arkamda bir hareketlilik hissedince kendimi geri çektim. "Ne yapıyorsun?"
Meriç uykulu gözlerle beni süzdü. "Ne yapıyormuşum?"
Gözlerimle utanarak alt tarafını işaret ettim. "Bak, ne yapıyorsun."
Meriç gözlerini kaçırarak çarşafın içinden kıpırdandı. Sonra birden sinsi bir şekilde dönüp bana baktı. Ikimiz de hala çıplak ve korkunç dağıtmış görünüyorduk. O yüzden biraz uyanmış ve dün gecenin etkisini üstümden atamamıştım hala.
"Belki canı birşey istiyordur?" dedi Meriç üstüme gelirken.
Anlamayarak yüzüne baktım. "Kimin?"
Meriç bana salakmışım bir bakış attıktan sonra bozuntuya vermeden üstüme çıkmaya devam etti. Ve çıplaklık heryerime hücum etti. Kıpkırmızı olmuştum.
"Meriç çıplağız. Çık şuradan!"
Meriç gözlerini devirdi. "Bu iş çıplak yapılır zaten. Ve hatırlarsan dün yapmıştık."
Kalbim kanı olabilecek en hızlı şekilde pompalarken yüzüm mora dönüyordu. Aptal, gerizekalı.
"Ya bak, olmaz."
Meriç sinirle bana baktı. "Neden?" Ellerini aşağıya indirmeye başlayınca hemen ellerini tutup durdurdum.
Bu sefer de dudaklarıma bakmaya başlayınca gülerek onu göğsünden ittim. "Çünkü..." Yalandan zaman kazanmak için bir bahane aradım. "Çünkü geç kalıyoruz."
"Neye geç kalıyoruz?" dedi alayla bakarak.
"Şeye..." Allahım ya! Düşün Defne, düşün. "Güne. Yani bugün havuza girelim mi?"
Önce bana bakıp uydurduğum şeye yüzünü buruşturdu.
Meriç tüm hevesi kaçmış bir şekilde geri çekilip üstümden kalktı. "Bu seferlik böyle olsun. Nasıl olsa hep benimle olacaksın."
***
"Seni otelin havuzuna getirdiğime pişman etme beni. Kimseye bakma, kimseyle konuşma ve fazla ortalarda dolanma."
Gözlerimi devirip kafamı salladım. Havuzda birçok kişi vardı ve güneş yakarcasına tepede parlıyordu. Soğuk havuza girmek için can atıyordum. Ve şu an herşeyi unutmuş gibiydim. Geçmişi, yaşanan kötü olayları ve diğer tüm sorunları. Bugüne özel herşeyi bir kenara bırakıyordum. Çünkü yanımda sevdiğim tek kişi duruyordu.
Ona sevgiyle bakıp hafifçe gülümsedim. Üstündeki tişörtü çıkarmış, yüzme şortuyla şezlongda uzanmıştı. Ona baktığımı görünce o da bana gülümseyerek baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERSERİ 2
Teen FictionBu kitap Seseri kitabının devamı olarak yazılmıştır. Kitaba başlamadan önce ilk kitabı okumanızı tavsiye ederim. ****** Her ne kadar Meriç Bartu Taşer kalbimde derin izler bırakarak gitse de geri dönüşü daha beter olmuştu. Bu sefer onu sevsem bile...