**BÖLÜM2**

45 17 6
                                        


BANU'DAN


"Efendim, merhaba ben yeni hemşireniz" Dedim karşımdaki zengin züppeye. İlk cilveli yaklaşmadım saadece gözü işinde olan bir kadın olarak güvenini kazanmak sonra kalbini kazanmak benim görevim. Zaten kısa zaman sonra hayata gözlerini yumacaklar. Bakın ben size ne yaptığımı anlatıyım.


Adamların güveni ve kalbini kazandıktan sonra adamın imzasını taklit edip evini arabasını üzerime alıyorum. Adam ölünce mirası karısına çocuğuna bırakıyo tabiki. Ama bakın ki şu işe karısına çocuğuna miras adına bırakılacak beş kuruşu kalmamış. Evlerden bazısını satıyor bazısını kiraliyor bazısını Cem'e depo olarak veriyorum. Silah kaçakçılığı uyuşturucu kaçakçılığı ve bizim işimizi çözmesi için yollanan casuslara haddini bildirmek için kullanıyor. Bazısını da saadece paralarımızı koymak için Dolunay'la ortak kullanıyoruz.


Doğrusu bu Dolunay'dan da korkulur. Devletin çaldığını devletten çalarak ne basına yansıyo ne de peşine sağlam arama emri çıkartılıyor. Ne cinsiyeti ne de ne olduğuna dair bir şey bilmiyorlar. Arkasında saadece 'sıkıysa kakala :)' yazan bir not bırakıyor. Bir kadına göre fazla iyi dövüştüğünü de atlayamam doğrusu ben bile ona hayranım.


Bir de şu Yağmur var ki hepimizin göz bebeği. Bana ablasına anlatamadığı her şeyi anlatır. Yani Cem'i ne kadar sevdiğini bi ben biliyorum. Ki Cem'in de ona karşı boş olmadığına kalıbımı basarım. Cem duygularını ne kadar iyi kamufle etse de benden kaçmaz. Ne zaman Yağmur bir erkekle birlikte vakit geçirse Dolunay'a Cem haber veriyor. Ve sanki intikam alırcasına ne kadar kız varsa hepsini Yağmur'un gözüne sokarcasına eve getiriyo. Üstelik Yağmur'un kısa kıyafet giymesi Cem'i çok sinirlendiriyo heyecanlandırıyor. Haha ne garip dimi Cem heyecanlanıyor.. Ama Yağmur bizimkinde böyle bir etki yaratıyor. Ama bizim egoist Yağmur'a bundan bahsetmedim. İyice havalanır bu şimdi söylersem.


Aman ne anlatıyorsam şimdi. Bu adam da sağlam çıktı bi kere süzdü odasına geçti. Amaa bende Banu'ysam bu adamı da kölem gibi yaparım. Telefonumun titremesiyle adamın arkasından bakmayı bırakıp telefonuma yöneldim. Arayan Dolunay'dı. Neredeyse 1 aydır vergi dairesi hakkında araştırmalar yapıyordu ve bugün ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği halde harekete geçiyordu. Ben kasanın şifresini kırması için yardım edecektim sanırım o yüzden arıyor. Hemen açtım ve kulağıma götürdüm.


"Efendim Dolunay?" Dedim her ihtimali göz önünde tutarak.


"Banu olaylar karıştı kasa burada değil. Cem'e ulaşamadım hala uyuyo sanırım olması gereken yer kapı duvar. Arka tarafa girdim dilekçe yazma vs ama kasaya ulaşamıyorum" Dedi fısıltı şeklinde konuşuyordu. Sesi endişeli ve bu o kadar da sabırsızdı.


"Sakin ol ve şüphe çekmeden ayrıl ordan Cem'i uyandırıp yolluyorum orda karmaşa çıkartıcak tüm polisler onun olduğu yere gider. Kimse de senden şüphelenmez. Çık hemen ordan." Dedim ona kıyasla daha sakin bir ses tonuyla ve aynı şekilde fısıltıyla. İçerdeki züppenin duymasını istemem.


"Tamam ben çıkıyorum çok teşekkür ederim." Dedi. Ardından gelen telsiz sesiyle telefonu kapattığını anladım. Hemen Yağmur'u aradım. Cem'i uyandırmak onun için çok eğlenceli olacak.


"Efendim Banu" Dedi bıkkınlıkla.


"Sakin ol şampiyon Cem'i uyandır ve beni aramasını söyle tamam mı Dolunay'ın yardıma ihtiyacı var." Dedim keskin bir şekilde.


"Ne nasıl yani? Ne oldu ki ablam yanlız çalışır neden yardıma ihtiyacı var?!" Dedi endişeli korkmuş bir şekilde cırlayarak.


"Hey eğer Cem'i uyandırmayı başarırsan bir sorun olmayacak tamam  mı sakin ol ve elini çabuk tut!" Dedim tıslar bir şekilde. Arada Yağmur'un egosu ve endişeli hali beni sinir ediyordu.


"Tamam bay" Dedi ve hat kesildi. 

__________________________________________________________________________________

YAĞMUR'DAN


Telefonu kapatır kapatmaz ayaklandım ve Cem'in odasına doğru yürüdüm. Kolidordaki boy aynasından saçımı düzelttim. Ve aynanın yanındaki Cem'e ait odaya girdim.


"Heey uykucuuu!" Diye yükses sesle bağırdım. Ne oldu sizce? Kılını bile kıpırdatmadı. Yatağın üstüne atladım sırt üstü yatıyordu. Lanet olsun üstü çıplak mı? Neyse Yağmur amacından uzaklaşma. Çıplak ve dövmeli sırtına ufak yumruklarımı geçirdim. Bu onu etkilemezdi bu yüzden bi yandan da şarkı mırıldanmaya başladım.


"Biiiz aşkıı meleeekleerden çaldıık  biiir birimizee sımsıkı bağlandıı-" Şarkım yarıda kesildi çünkü hızlı bir hareketle Cem beni altına almış kollarımı tutmuş ve burnundan solur bir şekilde bana bakıyordu. İlk defa Cem'den korkuyorum. Normalde herkes korkar ondan ama ben nedense bana kıyabilceğini düşünmüyorum. Benim gibi tatlı birine kim kıyabilir ki?


"Sabah kim senin gibi karga sesli biriyle uyandırılmak ister ki?!" Diye suratıma tükürdü. Ayağıma batan ne? Ahh kırılmış kalbimin parçaları olabilir!


"Ne diyosun sen be benim sesim çok güzel bi kere! Hem kalksana be üstümden kaç kilosun sen? 300 var mı?" Dedim. Evet biliyorum sesim kötü ama ben altta kalmam. Kalamam!


"Hadi ya var mıyım o  kadar? " Dedi yine tükürürcesine siniri her hücresinden okunuyo. 


"Bilmem belki yuttuğun yürek yapmıştır o kiloyu canım yaa. Kalksana oğlum üstümden kemiklerin batıyo çelimsiz" Ne kadar yalancıyım dimi ama?


"Yanlış! O Batan kaslarım. Hem inmezsem ne olur ha naparsın?" Dedi ama bu sefer sinirden çok alay eder gibiydi. Sinirinin geçmiş olması beni ne kadar rahatlatsa da üstümde olması heyecanlandırıyor ve beni terletiyordu. Yok canım oda sıcak yani! Hemen üstümden kalkması için ablamı öne atacaktım.


"Salak salak konuşma Cem! Ablamın yardımına ihtiyacı var ve sana ulaşamamış hemen Banu'yu ara hadi!" Diye cırladım. Yüzü ekşidi ve hemen üzerimden kalktı. Kendimi boşlukta gibi his ettim ağzım mı kokuyordu acaba? Neden yüzünü ekşitti ki? Hayır yani çok tatlıydım çirkin de olamam. Zaten benim çirkin olma ihtimalim yokki!


"Neler oluyo? Dolunay nerde?" Diye bağırma sesi beni düşüncelerimden arındırdı. Cem ayağa kalkmış ve telefonla konuşuyoru. Altında saadece bir eşorfman vardı ve dövmelerinin süslediği kasları gözlerimin önüne serilmişti. Onun olduğu tara doğru dönüp yattım ve onu daha detaylı izledim. Gözlerimi daha yukarıya çevirince hafif kirli sakalı ve dudaklarının aşinayla açılıp kapanmasının yarattığı manzarayla karşı karşıya kaldım. Bir insan bu kadar tehlikeli ama bir o kadar büyüleyici olabilir mi? Yada tehlikesine rağmen fazla kusursuz? İşte Cem olabiliyo.


MEDYA:CEM








CESUR HIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin