Hava karardığında tahmin ettiğiniz gibi dolmuşlarla evlerimize dağılmıştık. Erkek olaraktan karizma gereği parayı Doruk kişisine ödettiğim doğrudur. Fakat ben itiraz etsem de bana ödetmezdi zaten. Hem bir kişiden batmaz öyle değil mi? Bu konuda da anlaştığımıza göre...
Şimdii , sizlere rapor verecek olursam birinci bölüm çevrilmiş durumda. Onca çaba sonucu. Hesap edecek olursak dört buçuk, beş saatilik bir emekten bahsediyorum. Bizim taraftaysa içerik çıkarılmış, genel hatlarıyla kitabın planı yapılmış durumda. Sizlere bölüm tamamlandı gibi cümleler kurmak isterdim fakat yalan olur. Çünkü bi beş paragrafın dışında elimde hiç bir malzeme yok. Üzücü. En azından biraz daha yazsaymışım. Zaman yoktu işte.
" Buraya geldiğimden beri sıkılmıştım. Bugün iyi geldi. " diyen Doruk'a baktım. Doruk ciddi misin? Bugün iyi gelmişmiş. Hayır, yani insan memleketine gelince bir sevinir değil mi? Vücudumla hafif ona doğru dönerek " Pardon, fakat çok merak ediyorum. Sormadan yapamayacağım... Doruk hazretleri niye sıkılmışlar acaba?" dediğimde alaya alındığını anlayarak aynı şekilde karşılık verdi. Bunu fark etmesi de güzel.
" Çok değerli Doruk hazretleri kibarlıklarından dolayı bu sorunuza lütfederek cevap veriyor." Tek kaşımı kaldırabilseydim var ya şu duruma o kadar iyi uyardı ki... " Efendim diyor ki iki kadın... Bir erkek... Tek evde sıkıcı oluyor. Hani bu da kafa ya. " dediğinde Doruk'u anlama çabaları veriyordum. Bir günde benim anladığım dilden konuşsa incileri dökülür di mi? Şimdi neden böyle dediki bu?
" Eniştem ne alaka? Senden bahsettiğimizi sanıyordum." dediğimde öyle bir bakış attı ki gören beni öldürmek istiyor sanır. Ama niye bu kadar kızıyor ki canım. Sanki özelini sorduk. " Ordaki erkek zaten benim." dediğinde diğer iki kızdan kastını net olarak anlamıştım. Bak, bak birde vurgulamak için el kol da yaparmış. Bir dakika, bir dakika o zaman eniştemi adam yerine koymuyor mu bu?
"Aaahh!"
Tövbe bismillah. Doruk'un içine bir şey kaçtı. Ama biliyordum ben böyle olacağını. Bana çarpılcan çarpılcan diyip duruyordu siz de şahitsiniz. Kendine sekti işte. " Pes ediyorum. Bir şey söylemedim varsay. Hatta ben yokum. Tamam mı?" dedikten sonra cam tarafında olmanın nimetlerinden faydalanarak manzarayı izliyormuş gibi yaptı. Garip.
Normalde konuşulması zor biri de değilimdir. Ne oldu şimdiki? Neyse. Zaten tuhaf biri takmamak lazım.
Doruk'un da dediği gibi dönüş yolunda hiç konuşmadık. Siz bunu küslük belirtisi sayabilirsiniz fakat bu bizim normal halimiz. Yani sorun yok.
Dolmuştan inip durakla ev arasındaki yolda yürürken gece lambalarının ışığı belirli aralıklarla üzerimize yansıyordu. Dolmuş durağı eve iki dakikalık ( Koşunca bir dakika ) mesafede olduğundan fazla zahmete gerek kalmadan ulaşacağımız noktaya yani eve vardık.
Gelir gelmez bizi hazır bir sofra karşıladı. Ne kadar hoş, ne kadar güzel. Banyodaki el yıkama kuyruğuna girdikten sonra daha yeni kuruladığım ellerimle sofraya oturdum. Evet, yine geleneğimizi sürdürüp bu kısmı atlayarak bir reklam arası veriyoruz. Nedenini daha önceden bildiğiniz üzere. Anahtar kelimeleri oruç, kafa, oyunlar olan....
Bu sabah gece ders çalışırım şeklinde plan yapmıştım. Bu planımı an itibariyle " Kitap yazacağım. " şeklinde değiştiriyorum. Halam ve eniştem salonda dizileri üzerine sohbet ettiğinden odama geçtim. Bazı akşamlar görevi veya mesaisi olup eniştem eve gelmediğinde halama benim de eşlik ettiğim zamanlar çoktur.
Öyle bir dizi ki diziyle konuşasın geliyor fakat bunu yalnızken yaparsan deli oluyorsun. Onun için izlerken mutlaka yanında yedek oyuncu bulundurman gerek. Bir de hafta içi her gün yayınlanması yok mu? Dizi dediğin adam gibi haftada bir kere olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Dünyam
Teen FictionLiseye giden sıran bir kız: Nisa Türkmen! Normal giden hayatının bir anda süper ötesi olması mümkün mü? Bu hikayede mümkün. Yapılan şaka gerçeğe dönüşür ve bir anda her şey art arda gelmeye başlar: Hayranlar, imza günleri, kameralar, röp...