-9-

47 20 2
                                    

Yağmurun yağacağının habercisiydi gökyüzü.Bulutlar birbiri ardınca sıralanıyor adeta birlik olup yağmuru çağırıyorlardı..
Elimden öyle güzel tutmuştu ki..
Rahmetli annemin "elindekinin kıymetini bil" lafı tam oturmuştu bu duruma..

Geldiğimiz yer ıssız bir ormandı.Ağaçlar yaşlanmış yapraklarını bir sonraki ilkbahara kadar fedakarca dökmüşlerdi.
O gördüğüm de neydi..
Bir mezarlık..
En uzaktaki dalları boylu boyunca uzanan o ağacın altındaki mezarlık..

Ellerimden iyice kavrayıp o mezarın başına kadar getirmişti Sevda beni.
Anlamaya çalışıyordum ama neyi.
Hiç bilmediğim hiç görmediğim varlığından habersiz olduğum bir mezarlık..

Açıklama yapmasını beklercesine Sevda'nın gözlerine bakıyordum bir asık suratla..
İsim bile yazmıyordu ki bu mezarlığın üstünde.Kimdi burda yatan kişi.
Neden buraya getirmişti Sevda beni..

Yüzüme dönerek "burda yatan kişi ikimizin kaderini bağlayan kişi" diyordu Sevda..
Gerçekten anlam veremiyordum bu olanlara bu cevapsız sorulara..
Kimdi bu kişi kim..
İçimi onca şeyden sonra bu soru kemirir olmuştu..
Bu kadar gizem bu olanlar yaşadıklarım bedenimi bir mermi gibi delip geçiyor, sabrım artık tüm takatini yitirmiş, merakım ise bir an önce olanları öğrenmek istiyordu..

Sevda'ya "burda yatan kişinin ismi ne" diye sorduğumda herşeyin bir zamanı var diyerek beni daha da çok bu gizemli yolun yolcusu yapıyordu..

Kimdi acaba bizim kaderimizi bağlayan kişi kim..
Her şey bir tesadüf değil miydi yoksa..

Asılsız HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin