"Seni bir kere öpsem, ikinin hatrı kalır," dedi Akif dudakları bu sırada birbirine sürtüyordu. Ardından Gönül'ü tutkuyla öptü. Dudakları birbirinden tam anlamıyla ayrılmadan Akif'in boğuk sesiyle dudaklarından "İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük..." satırı döküldü. O andan itibaren her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki ne ara Gönül'ün odasına girmişlerdi ne ara üstlerindeki fazlalıklardan birer birer kurtulmuşlardı bilmiyorlardı. Gönül bir an gerçeklik algısıyla yüzleşip usulca Akif'e "Bu ilk olacak."dedi. Akif'in dokunuşları kesilmeden "Benim için de." demesi Gönül'ün gülümsemesine neden oldu. Akif'in tam olarak anlamadığını anlayan Gönül'ün daha fazla konuşmaya hali yoktu. Bir an önce kavuşmak Akif ile bir olmak istiyordu.
Gönül'ün istekli dokunuşları Akif'i iyice sabırsızlaştırmış o da daha istekli davranmaya başlamıştı. O an gelipte bir olduklarında Gönül acıyı çok hissetmemiş ama gerilmesini de engelleyememişti. Akif'in anlamasıyla duraksaması bir olmuş bütün vücudu devam etmesini haykırsada o kendini frenleyip Gönül'ün yüzüne bakmıştı. Kapalı gözleri hissettiği duygularla sıkıca kapanmışken Akif'in duraksadığını fark edince açmıştı.
Akif'in bakışlarını net göremese de ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. "Durma."dedi Gönül. Akif'in bunu duymaya ihtiyacı vardı ya da Gönül bunu kendi için istemişti. Akif'in tedirgin hareketlerini yeterli bulmayan Gönül ona destek olmak için daha cesur hareketlerde bulunmaya başladı. Akif'in belinden kalçalarına giden eliyle Akif'i daha çok kendine çeken Gönül sonunda ikisininde istediği ritmi bulmasına neden olmuştu. Birbirlerine karışan bedenleri, sesleri, kokuları ahenkle dans ediyordu. Sona yaklaştıklarında hazzın doruklarında dolaşıyor olmanın heyecanı ve tutkusuyla ikiside inledi.
Akif Gönül'ü hızlı bir hamleyle üstüne çevirip beline kollarını doladı. İki çıplak beden öylece uzanmış nefeslerinin sakinleşmesini bekliyordu. Akif "Özür dilerim, sen söyledin ama ben başka bir şeyi ima ettin sandım." dedi Gönül'ün başına bir öpücük kondururken. "Neden özür diyorsun? Zaten anlamadığını 'benim içinde ilk olacak' demenden anlamıştım." diyen Gönül tekrar güldü. 'Senin için nasıl ilk olabilir? Ali Yiğit'i leylekler mi getirdi be adam.' diye içinden geçirdiği için ekstra komik gelmişti. "Gülme, benim için de gerçekten ilkti. Ben daha önce hiç bu kadar arzuyu, heyecanı, aşkı hissetmemiştim."diyen Akif Gönül'ü iyice sarıp sarmaladı. Gönül de iyice Akif'e sokulmuş hem duyduklarının hem de anın keyfini çıkarıyordu. "Canını yakmadım değil mi?" diye fısıldayan Akif'e "Hayır iyiyim." dedi Gönül. "İstersen kas gevşetici ya da ağrı kesici bir şey getireyim ben de vardı." diyen Akif biraz doğruldu. "İyiyim birazdan duşa girince rahatlarım sadece şu anın biraz daha keyfini çıkartmak istiyorum müsaden olursa." diyen Gönül sızlayan yerlerini görmezden gelebiliyordu. Adamın göğsüne koyduğu başını biraz daha yerleştirdi. Akif Gönül'ün acısı olmasını istemiyordu ki ondan endişeliydi. Yoksa bu an bütün ömrü boyunca devam edebilirdi. Bütün ömrü boyunca! "Evlenelim!" diye aklına geleni doğrudan söylemişti Akif. Gönül başını kaldırıp Akif'e baktı "Ne? Nasıl?"diyebildi. İkisi de evlilik fikrini yıllar önce rafa kaldırmıştı oysa. Biri yeminler etmiş 'hiçbir kadına güvenmeyecek oğlunu tek başına büyütecekti' biri de asla demişti 'asla bir erkek için göz yaşı dökmeyecek ona gönül vermecekti' kader ise ikisini de bir araya getirmiş ve söyledikleri şeyleri yutturmuştu.
"Hemen bu hafta. Gereksiz hiçbir detaya takılmadan. Birer imza ve ömür boyu birlikteyiz."diyen Akif söylediklerinin arkasındaydı. "Ama istersen rüya gibi bir düğün de yaparız. Sen nasıl mutlu olacaksan Gönül, Gönül'üm."
Gönül tekrar evlenmek isteyeceğini hiç düşünmemişti. Kendi içinde yaşadığı depremleri anlamaya çalışırken Akif'in sözlerine inanmak istiyordu. "Ben, ben bilmiyorum Akif. Çok ani oldu yani ben evleneceğimi düşünmüyordum."dedi. Akif sıkıntıyla iç çekti "Ben seni anlamaya çalışıyorum ama bu andan sonra biz nasıl iki ayrı evde iki ayrı yastığa baş koyacağız? Ben ömrümün 34 yılını sensiz geçirmişim zaten. Daha fazlasına nasıl tahammül ederim." dedi. İçindeki tüm samimi duygularla dökülen bu satırlar Gönül'ün fikirlerini değiştiriyordu. "Hayır demedim ki sadece çok ani oldu. Hem bu anı yaşadık diye evlenmek zorunda olduğunu düşünme. Ben kimseye zorunluluk hissettirmek istemem." diyen Gönül kendini biraz toplamaya çalıştı. Ama Akif'in kollarından çıkmak mümkün durmuyordu. "Ne anı? Gönül biz çok güzel bir an yaşadık ve ben bunu böyle gizli saklı gibi apar topar bir şekilde tekrar yaşamayalım diye aklıma gelen fikiri sundum. Şuan ve öncesinde de ömrümü seninle geçirmeye hazırdım." diyen Akif Gönül'ü daha da sarmaladı. Gitmesinden, kabul etmemesinden deli gibi korkuyordu. "Benim ile evlenir misin Gönül?" diye sordu. Gönül bu soruya ilk defa cevap verircesine "Evet." dedi. Gönül, kararının ağırlığını omuzlarında hissetti ama aynı anda Akif'in güven veren kollarında huzur buldu. Bu adamla bir ömür geçirmek fikri ona artık korkutucu gelmiyordu; aksine, daha önce hiç tatmadığı bir sıcaklıkla sarıyordu ruhunu. Kafasındaki tüm sorular, Akif'in kararlılığı ve sevgisiyle birer birer yok oluyordu.
"Evet, seninle evlenirim," dedi Gönül, bu defa daha net bir şekilde, gözlerinin içine bakarak.
Akif'in yüzündeki mutluluk, kelimelere dökülemeyecek kadar büyüktü. Gözlerinden akan ışık, Gönül'ün kalbini tamamen eritti. Gönül, bu adamla bir gelecek kurmaya hazır olduğuna emindi. Tüm korkularını, geçmişin yaralarını geride bırakmaya kararlıydı. Bu defa farklı olacaktı; çünkü Akif'le birlikte her şey başka bir anlam kazanıyordu.
"Öyleyse, hiç vakit kaybetmeyelim. Pazartesi sabahı ilk işimiz nikah dairesine gitmek olsun," dedi Akif, heyecanını gizleyemeden.
Gönül hafifçe gülümseyip, "Tamam pazartesi ama Zümrüt bu durumdan hoşnut olmayabilir. Sonra Ali Yiğit..."diye yanıtladı.
"Gönül'üm bence Zümrüt bunu bekliyordu zaten belki bu kadar hızlı değil ama bekliyordu."
"Of sana bir şey ima etti değil mi? Bu kız benim ciğerimi biliyor." dedi Gönül biraz utanarak. Zümrüt ara sıra ona da laf arasında imalarda bulunuyor ama ses etmiyordu.
"Yiğit'ime gelecek olursakta o bu karara bizden daha çok sevenecek endişelenme."
"Yiğit o, o harika bir çocuk Akif. Onu öyle seviyorum ki daha ilk günden sanki aramızda farklı bir şeyler oldu. Onun sarılması, gözlerimin içine bakarak bir şeyler anlatması... Sanki, sanki lütfen şimdi söyleyeceğim şey yüzünden deliymişim gibi düşünme; o sanki benim kalbimden doğmuş. Meslek hayatım boyunca onlarca çocukla çalıştım her birini de ayrı ayrı çok sevdim. Ama Ali Yiğit farklı ben, ben bu hissi anlatamıyorum ama Ali Yiğit sanki hep benimle gibi geliyor. Onun çevremde olması içimi rahatlatıyor." diyen Gönül Ali Yiğit için hissettiği duygunun böylesine yoğun olduğunu Akif'e söylemenin doğru olup olmadığını bilmiyordu. Bu hisler Gönül'ün gece olupta başını yastığa koyduğu anda zihnini kalbini ele geçiren hislerdendi.
"Gönül... Ali Yiğit'i doğuran kadın senin bu hislerinin hiçbirini ona hissedemedi. Ben bunu fark ettiğimde ise Yiğit'imden az kalsın ayrılıyordum. O...Yiğit'i öldür, öldürmeye çalıştı."diyen Akif oğlunu kaybedecek olma düşüncesiyle tekrar sarsılmış duygu yoğunluğu yüzünden ağlamaya başlamıştı. Gönül duyduklarının şokunu yaşarken Akif'in ağlıyor olması ile ne yapacağını şaşırmıştı. Akif'in gözyaşlarını silerken "Ali Yiğit'in iyi ki senin gibi bir babası var." dedi, sesi sakin ve sevgi doluydu. "Onu koruyup sevdiğin, onu böylesine güzel büyüttüğün için sen çok iyi bir babasın. Ve şimdi, Ali Yiğit'in yanında onu da çok sevecek birisi daha var. Bu yükü artık tek başına taşımayacaksın."
Akif'in gözyaşlarını silen kadının söyledikleriyle kendini daha güçlü hissetti. Gönül'ün onunla bu yolculuğu paylaşmaya gönüllü olduğunu bilmek, Akif'in gözyaşlarını dindirdi. "Sana minnettarım." diye fısıldadı, Gönül'ün saçlarına nazikçe dokunarak. "Benimle ve oğlumla bu kadar içten bir şekilde ilgilendiğin için."
Gönül hafifçe gülümsedi. "Artık tek bir yolumuz var, Akif. Seninle, Ali Yiğit'le bir aile olma yolunda yürümek. Sen, ben ve oğlun hayır oğlumuz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Bağım
RomanceSaçların kadın saçların, Sanki memleket kokuyor. Vatan toprağını öpen gurbetçi gibi, Öpebilseydim ya saçlarını. Mavilerin hüzünde boğulmuş gibi, Gözlerinden hüzün okunuyor kadın. Yazım Tarihi: 2016 2024 Temmuz İtibariyle Düzenlenmeye Alınmıştır