Akif uzun süren nakil ameliyatından sonra nakil olan hastanın ailesi ile görüşmüş ameliyat sırasında herhangi bir sorun ile karşılaşılmadığını yoğun bakımda izleneceğini söylemişti. Aile uzun zamandır çocuklarının sağlığı konusunda sınandığı için Akif'in söyleyeceği her kelimeyi akıllarına kazırcasına pür dikkat dinlemiş ardından ona defalarca teşekkür etmişlerdi. Akif bir hayata böylesine dokunabiliyor olmasına çok seviniyordu. Bütün hastalarına ve hasta yakınlarına böylesine güzel haberler vermek mesleğine karşı olan sevgisini arttırıyordu.
Akif ameliyat katından ayrılıp üstünü değiştirdi. Biraz dinlense çok iyi olacaktı ama aklı babasındaydı. Emin ellerdeydi babası ama gidip kendi görmek istiyordu. Kaç yıl olmuştu sahi babasını görmeyeli. Yıllar ne acımasızdı. Babasının olduğu kısıma giren Akif babasının gözlerinin kapalı bir şekilde yattığını görünce ekranlara göz gezdirdi. Her şey yolunda gözüyordu. İçine bir ferahlık çöken Akif rahatsız etmemek kapıya yöneldi.
"Oğlum." diyen sesle çıkmak üzere olduğu odanın kapısında kalan Akif yıllar sonra duyduğu 'oğlum' kelimesinin yüreğindeki sızısını tekrar hissetti.
Tuttuğu kapı kolunu yavaşça bırakan Akif arkasını döndü.
O an gelmişti işte. Her ikiside biliyordu. Bu gece geçmişin sırları ortaya dökülecek, gölgelerinden ve yükünden kurtulacaktı. Babasının yorulmasını istemeyen Akif "Daha sonra."desede Ali Reis derin bir nefes aldı. Nasıl başlayacaktı bilmiyordu. Belki en kolayı belkide en güzeli olan anılarından, Handan'ından başladı anlatmaya.
"Ben anneni ilk gördüğümde tutuldum Akif. Askerliğimi yapmış genç bir delikanlıydım o zaman. Bu bir sevda mıydı yoksa gençliğin vermiş olduğu bir heyecan mı bilmiyorum hala. Babama söyledim 'isteriz' dedi. İnan dünyalar benim oldu. İstedik önce, vermedi babası. Tekrar istedik olmaz dedi. Dört kere o kapıyı çiçek çikolatayla çaldık. Vermedi. Onun babasının planı başkaymış çünkü. Ben bu planları da duyunca kaçırdım anneni. Evlendik babası peşimizi bırakmadı."diyen Ali Reis oturması için Akif'e işaret etti. Anlatacakları vardı ve yavaş yavaş anlatıyordu. "Yorulmaman lazım." diyen Akif annesi ile babasının hikayesini dinlemek istiyordu elbet. Ama babasının da yorulmaması gerekiyordu. Ali Reis iyi olduğunu söyleyip devam etti.
"Jandarmalar evimize geldi. Anneni sorguya aldılar. Annen 'kocamı seviyorum, zorla tutmuyorlar beni' demiş. Annen öyle demiş ya ben yeniden doğmuş gibi oldum. Karımın beni sevdiğini o an öğrendim, bu biraz pişmanlık duymama neden oldu. Düşündüm dedim ki Ali sen nasıl adamsın? Sonuçta karımın beni sevip sevmediğini bilmiyordum. O sırada dedenin de jandarmada araması varmış. Biraz kendini ele vermiş gibi olmuş. Tutuklanmıştı. Biz de evliliğimizin en rahat yıllarını yaşamaya başladık. Ben hayatımdan memnun bir şekilde balığa gidiyor geliyordum. Birgün eve geldiğimde Handan ağlıyordu. İlk defa karımı ağlarken görmüştüm. Bir şey demeden sarıldım omuzumda dakikalarca ağladı. Onun göz yaşları yüreğimi yaktı Akif. O ağladıkça yüreğim yandı. Erkeklik gururumu engelleyemeyip ağlamadım ama yüreğim yandı.
Sonra neden ağladığını anlatmaya çalıştı. Evleneli iki sene olduğu halde bir bebeğimizin olmamasına anlam veremediğini ve çevredekilerin sürekli neden çocuğunuz yok demesiymiş ağlaması. İnan ki Handan söyleyene kadar hiç bir eksiklik hissetmiyordum evliliğimizde. O an benim de içimde bir şeyler oldu.
Geri kafalı bir adam değildim. Askerde tanıştığım bir devrem vardı, Adnan... Ona ulaştım bir iki öneride bulundu ben de karımı tutup doktora götürdüm. İlk bana test yaptırdım. Sonra annene. Benim testlerimde sorun yoktu. Annene bir kaç test daha yaptılar. Annen bu süreçte üzülmeye devam etti. Son yapılan testlerde annenin çocuk sahibi olmayacağını söylediler. Annen ağlamadı biliyor musun? Ama gözlerine hüzün bulutları çöktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Bağım
RomanceSaçların kadın saçların, Sanki memleket kokuyor. Vatan toprağını öpen gurbetçi gibi, Öpebilseydim ya saçlarını. Mavilerin hüzünde boğulmuş gibi, Gözlerinden hüzün okunuyor kadın. Yazım Tarihi: 2016 2024 Temmuz İtibariyle Düzenlenmeye Alınmıştır