---Claire---
"Bakın. Dizilerde, filmlerde izleyip; kitaplarda okuyup özendiğimiz kurt adamlar, vampirler var ya.." özendiğimizi söylerken, yüzünü ekşiterek söylemişti. "İşte onlar gerçek." Sözlerini bitirdikten sonra teker teker yüzlerimize baktı ama üçümüzün yüzünde de tepkiden eser yoktu. Şaşırdığı belliydi ama sonradan kendisini toparladı ve sözlerine devam etti. "Bakın biliyorum. Bu söylediklerime inanmayabilirsiniz belki ama az önceki şeyi siz de gördünüz. Ve inanın gerçek dışı bir şey görmediniz. Kurt adamlar ve vampirler gerçek ve ben onları avlayan bir avcıyım." dedikten sonra birkaç dakika geçti. Bizim bir şeyler söylememizi bekliyor gibiydi. Ama 'Biz gerçek olduklarını biliyoruz. Hatta biz de öyleyiz!' diyemezdik ki. "Neyse çocuklar. Bu söylediklerim, az önce gördüğünüz, hiçbir şey bilmeyenler için anlaması, inanması zor şeyler. O yüzden size hak veriyorum." Sonra, bunları anlatmak için oturduğu yerden kalktı ve dört kişi olarak oluşturduğumuz çemberi bozdu. "Yarın görüşürüz." dedi ve oradan ayrıldı.
"Evet. Hiçbir şey bilmeyenleriz biz." dedim. Sesim çok duygusuz çıkmıştı. Gözlerimi, bir yere sabitlemiş ve başka bir yere bakamıyor, olay hakkında yorum yapmak istemiyordum.
"Gitsek iyi olacak çocuklar. Burada böyle oturarak elimize hiçbir şey geçmez." diyen Luke kalktı ve arkasındaki tozları çırpıp bizi beklemeye başladık. Biz de onu daha fazla bekletmeden yerimizden kalktık ve eşyalarımızı toplayıp evin yolunu tuttuk.
Yolda gelirken, bu olay, on dakika içinde yaşadıklarımız bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Ama unutmak için de çaba gösterdiğim söylenemezdi.
Düşündükçe, yapabileceğim en iyi şeyin anneme ve babama olanları anlatmak ve onlardan tavsiye almak olduğunu fark ettim. Onlara nasıl söyleyeceğimi düşündükçe başıma ağrılar giriyordu. 'Selam anne selam baba. Aa biliyor muydunuz Eric bir avcıymış.' diyemezdim ya. Bunun gibi bir sürü senaryo yazdıktan sonra, en iyisinin doğaçlama olduğuna karar verdim. Zaten bu karara varana kadar da eve gelmiştik.
Dave, yolda bir kelime bile etmemişti.Gözleri sürekli uzaklara dalıyordu ama onu anlayabiliyordum. Her ne kadar Eric ile hepimiz birlikte tanışmış olsak da, Dave, Eric'e bizim Eric'e yakınlığımızdan daha yakındı ve kendisi gibi olanları avladığını öğrenmişti. Ben ne kadar yıkılmışsam, Dave'in benden çok daha kötü bir durumda olduğundan kuşkum yoktu.
Eve girdikten sonra annem, neşeli bir ses tonuyla "Hoş geldiniz çocuklaar." diye seslendi. Daha yüzümüzü görmediği için eve gelmemizin mutluluğunu yaşıyordu. Anneler hep böyledir. Dışarıdaki tehlikelerden korkarlar çocukları için.Çocukları kurt adam, vampir ve cadı olsa bile...
"Ee nasıl geçti günü... Çocuklar ne oldu?" Annem yüzümüzün şeklini gördükten sonra onun da neşeli hali gitti ve 'kaygılı anne' suratını takındı.
"Şey. Biz antrenman yapıyorduk. Sonra bir kurt adam geldi..." Bunları anlatırken dudaklarım titriyor, ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum. Zaten daha sözümü bitirmeme fırsatım olmadan Dave araya girdi.
"Eric bir avcı!" dedi bağırarak ve tutmaya çalıştığını fark ettiğim göz yaşlarını tutamaz oldu. Sonra da merdivenleri ikişer üçer çıkarak odasına gitti. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra da babam merdivenlerin başında göründü.
"Neler oluyor yahu?"
"Baba. Eric bir avcıymış." Dondu kaldı babam bunu söylemem üzerine. Çok şaşırmış gibi görünmese de söyleyecek söz bulamıyormuş gibi bir hali vardı. "Ne yapacağımızı bilmiyoruz anne, baba. O sonuçta bizim gibileri avlayan birisi." Ben bunları söyledikten sonra bir süre sessizlik oldu. Annem ve babam bir süre birbirlerine baktılar. Sonra aynı anda başlarını bana döndürdüler. Birbirlerine sadece bakarak anlaşıyor gibi bir halleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON MELEZLER ( DOĞUŞTAN ALFA 3)
WilkołakiBAZI KİŞİLİKLER, DÜNYADA KENDİSİ KADAR BAŞARILI, GÜÇLÜ; KISACASI İYİ KİŞİLERİN OLMASINDAN NEFRET EDERLER VE ONLARDAN KURTULMAK İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPARLAR. BAZILARIYSA, DOĞUŞTAN GELEN GÜÇLERİ, İSMİNİN BAŞINA 'EN GÜÇLÜ' SIFATI EKLENMESİNE SEBEP O...