SELİN
Ve kırıldı, düştü tüm kadehler. Önce hangimiz kırıldı maviş?
Sen mavişehir, ben karanlık dağların üstünde ki dumanlı sis...
Kayboluyorum.
Ama sen bırakma beni mavi gözlü aşk.
Sakın bırakma...Ali... Sakın gitme...
Ali ameliyattan çıkalı 2 saat olmuştu. Ama hala görmemize izin vermiyorlardı.
Canım yanıyordu. Onun o yerde kanlar içinde yatarken ki hali içimi acıtıyordu.
Okul yönetiminden herkes buradaydı. Okulun müdürü Çağlayan Bey epey telaşlıydı.
Elim ayağım titriyordu.
Emre durumu fark edince su getirdi. Zorla içirdi bir kaç yudum.
Ve beni sakinleştirmeye çalıştı."Selincim sakin olmalıyız. Ali iyileşecek tamam mı?" Dedi.
Ama o da korkuyordu. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. Ali'yle iki iyi dost olmuşlardı.
Ve dostuna bir şey olmasından endişeleniyordu.
Tıpkı benimde endişelendiğim gibi(!)
Dostça...Ben ve Emre korkulara dalmışken bir kadın ağlayarak geldi.
Kalan son nefesiyle...
"Oğlummm öldü mü?" Dedi.
Ve bayıldı.
Hemen doktor çağırdık.
O anda Alinin doktoru bilgi vermek için geldi.
Gözlerinin içine bakıyordum iyi bir şeyler söylemesi için ama doktorun gözlerinde acı vardı."Üzgünüm ama kurşun böbreklerine çok zarar vermiş bu yüzden Ali Beyi organ nakli sırasına aldık. Ama nakil sırası epey kalabalık ." Dedi.
Yutkunamıyordum. Acım boğazımda düğüm düğümdü.
Doktor devam etti konuşmaya.
"Eğer gönüllüler varsa 1. Dereceden akrabalar hemen doku için test yaptırsınlar." Dedi.
Doktor gitti. Ben de Alinin annesinin yanına gittim.
Kadın "Alimmm, Alişimmm" diye sayıklıyordu. İçim parçalandı.Yanına gittim. Onunla konuştum.
"Teyzecim merhaba ben Alinin arkadaşıyım. Ali için..." derken kadın lafımı kesti.
Kısık sesiyle...
"Kızım... benim bir daha Alimi görmem çok zor. Ben... bu vicdan azabı ile ölmek istemiyorum. Ona... uyanınca de ki..." nefes aldı. Ve devam etti.
"Haluğumu... Babasını... babasını yanında çalıştığı aile... öldürdü... " nefesi tekrar kesildi.
Sesi git gide kısılıyordu. Daha iyi duyabilmek için yanına yaklaştım.
Devam etti.
"O aile kıydı babasına." Dedi. Son bir nefesi kalmış gibiydi.
Son nefesiyle de..."YILMAZLAR " dedi.
Ve öldü.
Haluk... Yanında çalıştığı aile... onlar öldürdü... ve YILMAZLAR... ne demekti tüm bunlar...
Tüm kelimeleri birleştirince aklıma tek bir şey geldi.Şoför haluk amca...
Yoksa Alinin babası mıydı?
Ama Haluk Amca ölmedi ki işten ayrılmadı mı o?
Yani babam öyle demişti.
Tüm bunları iki saniye içinde düşünmüştüm.
Kafamdaki tüm her şeyi bırakıp hemen hemşireleri çağırdım.Ama kadın ölmüştü.
Doktorlar annesini Aliye nakil için ameliyathane ye aldılar.Hayat ne tuhaftı? Annesi ölürken oğluna can veriyordu. Ve bir sırrın perdesini aralıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİP - ALSEL
FanfictionHersey bir tesadüfle başladı. rastlantılar, nedensizlikler, günbegün bir keşmekeşe sürülen hayatlar, partiler, piknikler, latteler, çaylar, bonfile etler ve pilav üstü tavuklar... Birbirinden 180 derece farklı hayatların ve de iki zıt karakterin sav...