1.Endişe

128 12 11
                                    

"hayır."

"Ama lütfen.."

Of Selin. Gelemeyeceğimi bile bile neden hep ısrar ediyor anlamıyorum.

"Olmaz annemin yanına gitmem lazım."

Selin bir of çektikten sonra "İlla bu gün mü gitmen lazım Neşe?" diye sordu.

"Evet annemle bu gün öğle yemeğine gidiceğiz. Kusura bakma." Dedim

Bu gün günlerden Cuma idi. Okulda öğleden sonra ki dersler boş olduğundan annemin yanına gidecektim. Annem ceza evinde polis olduğu için pek fazla birlikte öğle yemeğine falan çıkamıyorduk ama annemi öğleden sonra ki derslerimin boş olduğu için aradığımda bana bu gün pek fazla işi olmadığını ve beraber öğle yemeğine çıkabileceğimizi söyledi.

Bende hemen çantamı toparlayıp sınıftan çıktım. Okulun kapısına geldiğimde Selin önümü kesmiş ve beraber gezmeyi teklif etmişti. Ne kadar hayır dediysem de dinlememişti. Hayır dememin sebebi ise hem annemle yemeğe çıkacağımız için hem de Selin'in gittiği ya da hangi amaçla gittiği yerleri bilmemdi. Selin'in benimle gezeceği falan yoktu. Kafelerde ki çocukları keserken yalnız olmak istemiyordu sadece.

Selim üzgün ifadesini takınıp, son bir şansını denemek için "Lütfen..." dedi.

Hiçbir ciddiyetimi bozmadan;

"Hayır konu kapandı. Bu gün annemleyim belki başka zaman" dedikten sonra yanından ayrıldım. Bu kız hiç akıllanmayacaktı galiba. Bir gün o erkekler bunun başına bir iş açacak ama neyse.

Selin'in of çekişini ve yerinde debelenmesini duysam da arkama bakmadan yürümeye devam ettim.

*****

Nihayet ceza evine gelebilmiştim. Ceza evi şehir dışında olduğu için toplam 4 otobüsle gelmem gerekiyordu ve ben şu an terden batmıştım.

Hemen çantamın ön gözünden peçetemi çıkardıktan sonra yüzümü sildim ve bana yakın olan çöp konteynırına elimdeki terden ıslanmış peçeteyi attım.

Annemin yanına geldiğimde ona ait masasında ki evraklarla boğuşurken buldum. Annem suçlu gözlem odasında çalışıyordu. Şu an suçlulara bakıyorum diyeceğim ama koğuşta sadece bir kişi vardı.

"Kızım kapının orda durmuş ne yapıyorsun öyle?"

Annemin bu sorusu üzerine kafamda ki düşünceleri atıp, annemin yanındaki boş sandalyeye çantamı koydum ve üzerimi düzeltmeye başladım.

"Hiç sadece bu gün şaşırdım. Koğuşta sadece bir kışı var."

Annem tekrar gömüldüğü evraklardan başını kaldırıp bana baktı.

"Şanslıyım bu gün" dedi ve yüzüne yarım bir gülümseme koydu.

Üstümü düzelttikten ve annemin yanında bulunan sandalyenin üzerinde ki çantamı yere koyduktan sonra sandalyeye oturdum.

"E... öyle yemeğine gitmiyor muyuz?" dediğimde annemin iç geçirmesi benim soruma cevap oluyordu.

"öğle yemeklerini iki grup halinde yaptığımız için masa arkadaşım geldikten sonra çıkmam gerekiyor kızım."

"Hm anladım" dedikten sonra ellerimle oynamaya başladım.

"Kızın güzelmiş. Yazık olucak"

Bu ses ne anneme nede bana aitti. Sesin geldiği tarafa kafamı çevirdiğimde 4. koğuşun parmaklıklarından ellerini sarkıtmış, kapşonlu biri duruyordu. Üzerinde kapşon olduğu için yüzünü net göremesem de sesi o kadar kalındı ki genç birine ait olamazdı.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin