Adsız Bölüm 13

31 2 0
                                    

Bu sabah çok yorgun uyandım.Hızlıca hazırlanıp hastaneye gittim.Acil çok yoğundu.Çok yoruldum.Koşuşturmaktan ayaklarım karıncalanıyordu. Allah tan Mert hoca var .Sağolsun hep yanımda. Ama Turgay hocanın bakışları beni çok rahatsız ediyordu.Sürekli beni takip ediyor ,hata yapmamı bekliyor. Ama ona kızamıyorum.Aklıma gelen hikayesi beni benden alıyor. Yoksa kolay mı gider dikilip karşısına " Ne bakıyorsunuz rahatsız oluyorum " derdim. Ama yapmıyorum.Bir de benim için not ortalamam da önemli.

Anıl'ı 3 gündür görmedim.Ne yapıyor du.Özellikle mi karşılaşmak istemiyor du. Artık hiç birşey eskisi gibi değil. 

" Hey sana sesleniyor" Turgay hocanın sesi.

bana bakıyordu.

" Su hanım isterseniz gelin hastanız ile ilgilenin" 

Hastam yoktu, işimi bitirmiştim.İşaret ettiği adam ,ondan bahsediyor olmalı .Hızlıca yanına gittim.

Yine o adam .Daha yaraları bile tam iyileşmemiş.

" İlgilen , biliyorsun ne yapacağını"

diyerek uzaklaştı.

"merhaba iyi misiniz ?" 

adamdan ses çıkmadı.

" o konuşmaz , bunlarla konuşmaya çalışma bence "hemşire hanımda halinden hoşnut durmuyordu söylediklerine bakılırsa.Kadın yaşını almış belli ki yorulmuş çalışmaktan.

Öylece bakan gri ,soğuk ürküten gözlerinin tedirginliği ile gülümsedim .Hiç gülme di. Mimikleri değişmedi .Neyse bütün hastalar aynıdır bizim için .Belli ki acısı var yoksa neden kıyar ki bir insan kendine.

" Ben Dr.Su şimdi sizin yaralarınıza pansuman yapacağız. Bir kaç derin kesiniz dışında ciddi birşey yok gibi duruyor.Yinede size bir kaç tetkik yapıp değerlendirmemiz gerekiyor.Bunlar rutin şeyler " 

Önce yaraları temizlemekle başladım.Bunları normalde hemşire arkadaşlar yapıyor ama Turgay hocanın emri ile bu işte bana kaldı. Sonra enfekte olmaması için güzelce temizledim.En son dikişlerini d attım. O kadar dalmışım ki kendi kendime de mırıldandığımı farkettim. O kadar dalmışım ki bir an adamla göz göze gelince ,bana baktığını gördüm.Kim bilir ne demiştir içinden.Tabi hala içinden bir şey düşünecek kadar ruhu nefes alıyorsa. Başka birisi olsa deli olduğumu düşünür.

O sırada acilden içeri 80 yaşlarında bir teyze girdi.Benim de zaten işim bitmiş ti.

" Geçmiş olsun " diyerek uzaklaştım adamın yanından .Merakla gelen teyzeye doğru gittim.

Göğüs ağrısı vardı.Teyze şeker hastası oldu ğu için ağrısını çok fazla hissetmiyordu ama monitör ve tahliller sonucu kalp krizi geçirdiğini söylediler. Yaşı belki 80 di ondan da emin değil , çünkü tam doğum tarihini bilmiyor.ama yüzündeki o yorgunluk 200 yıldır yaşıyormuş gibi. Gözlerini takip eden derin çizgiler ona yol yapmıştı , gözyaşları için.Belkide yıllarca akan yaşlarının oluklu ğu. Öyle sohbet etme isteği ile anlattı yaşadıklarını.İki oğlu ölmüş ,akciğer kanserinden .Eşi de dayanamamış bu acıya kalp krizi geçirip ölmüş.Şimdi sadece bir kaç akrabası sahiplenmiş.Onlar da çok genç sayılmaz .En genci 56 yaşında. Öylece anlattı ben dinledim.

Her acı , kendi bedenin de izler bırakıyor.Baktığımız yüzlerin ne kadar yaralı kalpler taşıdığını bilemeyiz.

Hissederiz bazen.Öyle haykırır ki vurur dışına .Ruhuna sığmaz ,haykırır.Ne zor insan olmak , şu dünya da

" Hepimiz bir süpriz paketiyiz, süpriz yaparız başkalarının hayatına. Yada öylece alırız hayatımıza başkalarına , paketten ne çıkacağını umursamadan ."

 Öylece düşüncelere büründüm.Bir kahve içmek hiç fena olmayacak.Tam döndüğüm de arkamı 

Turgay hocaya sert bir şekil de çarptım.

" Hocam çok pardon sizi göremedim kusura bakmayın"

" "Tabi ki göremezsin arkanda gözlerin yok çünkü "

sert sert bakıyordu bana .O bana çarpsa daha iyi olurdu.Çarpmış kadar oldu.Bir suratımın ortasına elinin tersi ile çarpsa tam olacak.O derece bakıyordu.

Omuzlarıma koydu ellerini şöyle bir sirkeledi , kendine gel der gibi.Sonra kulağıma doğru yanaştı iyice

" İşini düzgün yapacaksın anladın mı daha dikkatli olacaksın , her yere bakacaksın"

ve çekti ellerini.

Sonra döndü arkası nı gitti. Sanki adama araba ile çarpmışım gibi .Ne yani görmedik , ne bu .

Bu adama o kadın nasıl aşık oldu . Bu adama aşık olunur mu . Ne gergin , ne sinirli . Ben ona ne yaptım .Benimle alakası yok bu adam zaten böyle . Ne nefret dolu biri.Ne gerek var ki bu kadar nefrete.Herkesin derdi yok mu .Az yada çok .

 O kadar yorgundum ki eve gittiğimde duşa girip yatağıma geçtim. Anıl'ın yokluğu alışılacak gibi değildi.Sonra aldım defteri kalemi;

" Hiç o kadar uzun olmadı zaman,;küstüğümüzde , affedebilirmiyiz ihtimallerini değerlendirip doğrumu yoksa yanlış mı diye hesap yapabilecek kadar.

Hiç o kadar uzun olmayacak zaman; seviyorum kelimesini  kime, ne zaman , nerede söylememiz gerektiğini kurgulayıp , acaba diyerek ölçüp biçebileceğimiz kadar.

Hiç o kadar uzun olmamıştır zaman;  uzun uzadıya düşünüp , düşündüğümüz şeyi gönül rahatlığı ile çözümleyeceğimiz kadar.

Her şeyi sevmek, hiç bir şeyi sevmemekten daha kolaydı. Kim hak eder bilinmez. Sen özelsin ama ne anlamı var ki , özel değilsen sen...

Bazen sözler ,sözde kalır.O baktığın gözler , onlar da öylece gözlerin de kalır. Ne için den atabilirsin kelimeleri nede içinde tutabilirsin. 

Ve ben sadece yazarım.Sen okuyunca anca anlarsın .Ben her defasın da seni yazarım."


BEN SENİ YAZDIM SEN BENİ OKUDUN...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin