Nefes alamıyordum. Nefesim sanki biri tarafından engelleniyordu.
Böyle mi hissederdi insan ?İnsan sevdiğine bişi olduğu zaman böyle mi olurdu?
Soyutlanır mıydı hayattan ?
Dilim tutulmuş, gözlerim kör olmuştu. Allah kuluna taşıyamayacağı yük vermezdi. Yardım et Allah'ım ağır geliyor. Onu
bağışla temiz aşkıma bağışla. Konuşulanları duyamıyordum. Ya da duyuyordum cızırtılar geliyordu ama algılayamıyordum anlayamıyordum. Sonunda patlayacak dereceye gelmiştim. 5 saat oldu. Ameliyathaneden ne çıkan var ne giren. Kesikler derin ve tehlikeli yerlerdeymiş. Herşeye hazırlıklı olmalıymışız.-"Yeter biri bişi söylesin"
Dedim sonlara doğru sesim kısılımıştı.
-"Ne oluyor içerde bişi söyleyin."
Sesimin şiddeti yüzünden boğazım sızlıyordu. Ama umursamadım.
Ayşılın ağlamaları şiddetlenirken Acer kollarını sımsıkı boynuna dolamış sessizce ağlıyordu.
Dayanamayacağım. Ameliyathanenin kapısına doğru koşar adım gittiğimde girecekken hemşireler ve doktor olduğunu tahmin ettiğim adam çıktı.
-Hasta yakınları kimler?
Dediğinde hiç bişi diyememek boğazıma takıldı. Yumru kaldı göğüs kafesimin üstünde.
Ayşıl ayağa fırlamış gelmişti.
-"Ka-kardeşiyim ben" dedi zorlanarak.
-"Odamda konuşalım"
Odaya kadar sanki asırlar geçmiş gibiydi.
-"Hastamız bir süre kendine gelemeyebilir."
-"Ne"
-"Çok ağır bir ameliyat geçirdi. Bundan dolayı kendini toparlaması zor olacak. Hasarın en küçüğünü alması için uyutmamız daha iyi olacak. Kendine gelir ve hareketlenirse dikişleri çok çabuk açılır. Bir süre hareketsiz yatarsa iyileşme olasılığı yükselir. Kesikler şah damarına hasar vermiş. Bundan dolayı herşeye hazırlıklı olmalısınız."
Sözlerini bitirdiğinde sanki oda acımızı paylaşıyor gibiydi. Ne demişti o biraz önce uyanamayabilir gibi bişimi ima etmişti. Gözyaşlarım yanağımı ıslatırken saklama gereği duymuyordum. Çocukluğumdan bu yana ilk defa birilerinin gözü önünde ağlıyordum.
Acerin bana şaşkın şaşkın bakıyor olmasını umursamadım. Öğrensin herkes bilsin. Canım yanıyor. İçim acıyor. Elimden bir şey gelmiyor.
Allah'ım beni dinlerdi. Rabbim beni dinlerdi, o beni anlardı. Ondan başka şifa verecek kimse yoktu. O ol der ve olurdu.
Kızları odada yıkık bi halde bırakıp. Mescide gittim. Sabah ezanı okunmuştu. Sabah namazını kıldıktan sonra alnımı tekrar seccade ye kapadım. Allaha en yakın olduğumuz yer secdeydi. Gözyaşlarımı unursamadan konuştum. Rabbim beni dinlerdi. O bana yeterdi.
-Allahım yeri göğü kolayca yaratan sensin. Bizlerin bu kadar mucizevi özelliklerle donatan sesin. Sen çok yücesin. Eşin benzerin yok. Ol dersin olur. Allah'ım onu bana kardeşine bağışla. Hayırlısı olsun. Ben evliliğe karar verdim. İmanımın yarısını onunla tamamlayacağım. Senin için seviyorum senin sevdiğini seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆HELAL SEVDA'M☆ (İSLAMİ)
Literatura FemininaBir tarafta Bal rengi gözleriyle baktığı yeri yangın yerine çeviren bir genç kız. Ahlakıyla ve içindeki tertemiz kalbiyle, islamı en güzel şekilde yaşadığı sakin bir yaşam. Öteki tarafta Yakışıklılığıyla her genç kızı kendine aşık edebilen fakat a...