Bismillahirrahmanirahim
Sabah namazını kıldıktan sonra uyku tutmamıştı. Uykuyu seven biri miydim ? Hayır. Babama benziyorum diye içimden geçirdim.
Aşağı kata geçip sevgili kardeşim ve kendime kahvaltı sofrası kurmaya karar verdim. Canımın aşırı derecede patates kızartması çekmesine karşılık patatesleri soymaya başladım. Uzun uzun kestikten sonra yıkayıp süzgeçte beklettim bir süre. Tuzlayıp kızgın yağın içine attığımda etrafa sıçramadığından emin olup yukarı çıktım.
Yavaşça kapıyı aralayıp kafamı içeriye doğru uzattım. İçerde olmadığını gördüğümde kısa süreli bir şok geçirdim. Sanki kaçıracaklardı niye bu kadar korkmuştum ki. Banyoya vardığımda derin bir nefes aldım. Banyo yapıyordu.
-Ayşııllll.
-Efendim ablaa.
-Hadi kahvaltıya gel. Bekliyorum.
-Taammaaamm.
İyice evhamlı annelere benzemiştim. Patatesler aklıma gelince uçarak mutfağa indiğim doğrudur. Baktığımda tam istediğim gibi olduğuna kanaat getirdikten sonra ocağı söndürdüm ve tabağa koydum. Dolaptan ketçapı da alıp masaya oturdum. Ben çay sevmezdim ama ayşıl çay aşığıydı. Annem gibi. Ketçabıda hiç sevmezdi. Aynı annem gibi.
Ne kadarda annesine benzemeyen bir kızım diye hayıflanırken cancağazım karşıma geçti.
-Ooo ablaların sultanı döktürmüşsün. Ama sen şimdi çok kilo alırsın dedi. Fit belini göstererek.
Aynı hareketi yapıp ağzıma çatalıma doldurduğum yaklaşık 100 patatesi ağzıma attım. (Yazarınız abartarak coşturdu.)
Kahvaltımızı yaptıktan sonra piknik yapmaya karar vererek gerekli olan şeyleri ayarladık. Bahçedeki meyve ağaçlarından birer ikişer toplayarak yiye yiye arabaya geçtik. Ne çok emeği vardı babamın bu ağaçlarda.
Yarım saatin sonunda geldiğimiz piknik alanına bakarak ciğerlerime tertemiz bir hava doldurdum. Bir kilim yere serdikten sonra minderleride koyup sofra bezini de serdik gerekli olan şeyleri de çıkarttığımızda artık hazırdık. Atıştırmalıklardan yerken kimsenin olmaması dikkat çekiciydi.
-Abla biraz yüzsek mi ? Bak etrafta kimsecikler yok. Ben ikimizede haşema aldım.
-Bilemiyorum ayşıl doğru olmaz gibi.
-Abla bakarız deniz tarafında da kimse yoksa gireriz varsa girmeyiz. Dedi i harfini uzatarak. Bakışları nolur abla der gibiydi.
-Peki ama kimse yoksa.
-Yaşasın. Dedi ellerini çocuk gibi çırparak.
Bişiler atıştırıp kap kaşığımızı arabaya atıp sadece kilimlerimizi ve minderlerimizi yerde bırakıp denize taraf gelmiştik. Allahtan kimse yoktu.
-Bak abla kimse yok. Gireceğiz değil mi ?
-Tamam hadi nerde değiştireceğiz üstümü dedim. Mavili yazlık elbisemi gösterirken.
-Yaşasın be bitanem. Arabada değiştirelim soyunma odasına güvenemeyiz.
Haklıydı. Arabanın camları dıştan içi göstermiyordu. Bu iyiydi. Arabaya gidip getirdiği haşemaları giydik. Bana aldığı mordu çokta tatlıydı. En sevdiğim renkti.
-Ay ay ablasını düşünüp morda alırmış akıllı bıdık deyip burnunu sıktım.
-Abla bozuşuruz bak.
-Kızma kızma hadi gidelim dedim saçlarımın boneye tamamen girdiğine karar vererek.
Denize vardığımızda son kez etrafı kolaçan edip suya girdik. Oh be dünya varmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆HELAL SEVDA'M☆ (İSLAMİ)
ChickLitBir tarafta Bal rengi gözleriyle baktığı yeri yangın yerine çeviren bir genç kız. Ahlakıyla ve içindeki tertemiz kalbiyle, islamı en güzel şekilde yaşadığı sakin bir yaşam. Öteki tarafta Yakışıklılığıyla her genç kızı kendine aşık edebilen fakat a...