Bölüm 49- Öyle sıkı sarıl ki. FİNAL.

10.3K 444 87
                                    

Merhaba canım arkadaşlarım.

Hepimizi çoğu zaman güldüren, nadiren ağlatan hikayemizde, dokuz aylık bir süreci geride bıraktık. Yeni yılın ilk günü yayınlamaya başlamıştım ve onuncu ayın ilk günü veda etmek nasip oldu.

Vedalar beni geriyor. Gizem ve Kerem, zihnimde hatta kalbimde sonsuza kadar mutlu yaşayacak olsalar da... Ne bileyim işte, yine de bitirmek tuhaf hissettiriyor.

Hemen yarın akşam yeni hikayemi yayınlamaya başlayacağımı da hepinize şimdiden duyurmak isterim. Buraya yazıyorum çünkü rastgele karşılaşmanızı beklemek, sizden ayrılmayı göze almak çok zor. Çünkü sizler benim ilk göz ağrımsınız. 

 Ben, henüz kendimi geliştirme fırsatı bulamamışken... Düşüncelerimi, hislerimi kelimelerle aktaramaz haldeyken, sizler benim hikayemi okumaya başladınız. Yanımda oldunuz, desteklediniz, okumaya devam ettiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Yazan, ve yazdıklarını paylaşan tüm arkadaşların da hissettiği mutluluğa ben sizlerin sayesinde ulaştım.  Bana aynı mutluluğu yeniden yaşatmanız için sizi yarın akşam beğeninize sunacağım RENK HIRSIZI'nı okumaya davet ediyorum. Şimdiden gelen de gelmeyen de sağ olsun. 

Bir an için yüzünü güldürüp, bir an için olduğunuz odanın dışına çıkarabildiysem ruhunuzu, bu benim için en büyük zafer. Hepinize ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum ve bu bölümü ilk günden beri Kerem'in yolunu gözleyen Kübra'ma ithaf ediyorum.


Final.

Öyle sıkı sarıl ki...

Gizem aynadaki yansımasına baktığında çok güzel bir gelin gördü. Aynı zamanda beyazlar içinde mutlu bir genç kız vardı karşısında. Pamuktan umutlarını biriktirmiş, içine güven katmış ve çift kişilik bir yastık yapmıştı. Nazıyla sitemiyle dikmişti yastığın astarını ve kumaşını sevgiyle geçirmişti üstüne. Nakış nakış bir aşkla işlemişti her bir dantelini. Ömür boyu birlikte baş koysunlar ve asla pes etmesinler diye sabırla birleştirmişti yastığın tüm parçalarını.

'Hayat arkadaşım' dediği adama güveniyordu Gizem. Büyük bir bilinmezlikte, güvensizlikle başlayan birlikteliklerinin bu noktaya gelmiş olmasına hayranlık duyuyordu. Minnet doluydu ve şükrediyordu onları birleştiren evrenin gücüne.

Kendi yansımasındaki kusursuzluğa şaşkınlıkla bakakaldı. Daha güzel olamazdı. Hiçbir yerde ve hiçbir zaman, şu andakinden daha iyi hissetmemişti kendisini. Çok eskiden, henüz küçük bir çocukken, bir gece rüyasında prenses olduğunu görmüştü. Belki o kısacık rüyada, şu andakine yakın bazı duygular hissetmiş olabileceğini düşündü. Mükemmel hissediyordu ve harika görünüyordu. Ama bir eksik vardı. Tek bir eksik... O da birazdan gelip kendisini alacak olan beyaz atlı prensiydi.

"Ben mutluyum." Diyen cesur bir itiraf geldi kalbinin derinlerinden. "Gerçekten mutluyum" diye fısıldadı kendine, her hücresi dolu doluydu. Arkasından gelen ıslık sesini duymasıyla Kerem'i görmesi bir oldu. Genç kızın dünyası güneşine kavuşurken yüzü de gülümsemesiyle aydınlandı.

"Hoş geldin." Dedi müstakbel eşine.

Kerem "Hoş buldum da... Bu ne güzellik böyle? Ben kaprisli bir cadıyla evlenecektim. Düğün günü peri kızına dönüşeceğini bilmiyordum." Dedi. Gizem genç adama doğru yürürken kahkaha attı, ardından "Bu bir sihir. Kaprisli cadın gece yarısı geri dönecek." Dedi.

Kerem koluna girmesi için yan dönerken "O zaman cadı gelene kadar sizinle flört edebilir miyim peri kızı?" diye sordu.

Gizem genç adama çapkınca gülümseyerek koluna girdi. "Sadece gece yarısına kadar ama." Dedi.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin