Bölüm 19- Ne olur sen olma.

6.7K 314 38
                                    

Merhaba arkadaşlar. Hiç kimsenin yeni bölüm için yanıp tutuşmasına fırsat vermemek için hemen paylaşmak istedim. Zaten yanıp tutuşmanızı bekleseydim burada yaşlanacaktım :) 

Beni tanıyanlar sevenler, tanımayanlar, sevmeyenler... Hepimizi burada buluşturan iki ortak noktamız var. İlki okumak, diğeri de yazmak. Bazılarımız hayata kısa bir mola olacak, gülümsetecek ya da kızdıracak şeyler yazabiliriz yalnızca. Bazılarımız ise, okuduğunda unutamayacağın cümlelerin yaratıcısıdır ve o diğerinin ustasıdır. İşte ben bu bölümü, ustama, akıl hocama, dert ortağıma, biricik dostuma ithaf ediyorum. Çoğunuz onu tanıyorsunuz, beni okuyup da onu tanımayan küçücük bir azınlık varsa da tanıtayım. Kendisi benim diğer yarımdır; Merve DENİZ.                 

Gizem elinde telefonla evin içinde volta atıyor, yere göğe sığmıyordu. Bu kadar şanssız olmasına inanamazken öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu. Ne istediğini biliyordu, kararını vermişti. Ertesi günü Kerem’le geçirmek istiyordu, ve daha sonraki günleri de. Onu tanımak istiyordu. Onunla olmayı denemek istiyordu. Onunla tartışmak bile hoşuna gidiyordu. Belki Kerem’e aşık olmak üzereydi belki de çoktan aşık olmuştu ama umurunda bile değildi. Şu yaşadığı son birkaç saatte hayata bakışı değişmişti. Hayatının bu akışı onu mutluluğa götürecekmiş gibi hissediyordu. Bu yeni Gizem’de Ersin’e yer yoktu. İki karpuz bir koltuğa sığmazdı. Onu arayıp artık gelmesini istemediğini söylemek istiyordu. Gelmeyi seçmek için bu günü bulduğundan ona gıcık oluyordu ayrıca üzgün ve çok yorgundu. Gizem evin içinde deli gibi oradan oraya yürürken Esra bir adım arkasında onu sakinleştirmeye uğraşıyordu.

 Esra “Canım benim, daha bu akşam Ersin gelmiyor, beni takmıyor diye ağlamıyor muydun? İstediğin oldu işte, geliyor. Aylardır merak ettiğin adam yarın karşında olacak.”dedi. Gizem Esra’ya dönüp baktı, söylemeyi istediği cümleler boğazına hapsolmuş gibi hissettiğinde kendini koltuğa attı. “Çok geç kaldı Esra çok, ben onu aldatmamak için, Kerem’i tesadüflere bıraktım. Onca gün sonra Kerem karşıma çıkıyor, onunla üç beş saat geçiriyorum, hoop Ersin bey gelme kararı alıyor. Hak reva mı bu bana?” diye sorduğunda sesi isyan doluydu.

 Esra istemsizce sırıttı “Biriyle çıktığın adama malum oldu demek ki.” Dedi.

 Gizem gözlerini devirdi “Ona neyin malum olduğu ya da ne hissettiği umurumda değil. Artık onu görmek istemiyorum. Hem ben yarın ne yapıcam ki onunla?” diye sordu.

 Esra dudağını bükerek “Gidip bir kahve içeceksin, sonra düğün günü koyarsınız her halde ne bileyim ben?” dedi. Gizem burnundan solurken yanındaki yastığı Esra’ya fırlattı. Esra arkadaşının bu halinin ne anlama geldiğini biliyor ama kabullenmek istemiyordu. Boynunu büküp umutsuzca sordu “Gizeem dört saatte aşık olmadın dimi?”

 Gizem sırt üstü yatıp tavana baktı “Bilmiyorum.” Dedi, Aldığı cevapla Esra da kendini koltuğa atınca Gizem devam etti “Onu tanımıyorum, ona güvenmiyorum da, ama onun yanında sıcacık bir huzur hissettim. Hep gittiğim, çok tanıdık, güvenli bir yer gibiydi Kerem. Aaah Kerem.”dedi ve sustu. Esra umutsuzca kafasını koltuğa vurmaya başladı. Olmuştu işte, feci halde aşık olmuştu. Esra pes etti “Ne yapacaksın peki?” diye sordu.

 Gizem “Ersin’i arayıp, gelmesini istemediğimi söyleyeceğim. Başladığı gibi sanal şekilde bitebilir bence” dedi.

 Esra hiç düşünmeden “Yanlış yaparsın. Eğer Kerem’le işler umduğun gibi gitmezse çok pişman olursun. Acaba nasıl görünüyordu? Nasıl gülüyordu? Nasıl bakıyordu? Diye kendi kendini yersin. Kerem’le güzel gitse de merak edersin bence. Ben bile merak ediyorum adamı.” Dedi. Gizem düşündüğünde Esra’nın haklılığının farkına vardı, arkadaşı doğru söylüyordu. Hem ne bahane uydurup gelme diyecekti ki? Hem bunca aydan sonra birkaç saatlik Kerem kaçamağı yüzünden terk edilmeyi hak ediyor muydu Ersin? Aslında Kerem’den önce de hak etmişti ama neyse. Ersin’i aramayacaksa o zaman Kerem’i arayıp haber vermeliydi.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin