5.1

16.2K 929 191
                                    

Deana'nın yüzüme tokat gibi çarpan sözlerinden sonra ilk yaptığım şey Skylar'ı bulmak ve ona olanları anlatmak oldu. Ona, Deana'nın nasıl Justin ve benim sevgili gibi görünmediğimizi söylediğini anlattım. Birbirimizle alakamız yokmuş ya da arkadaşmış gibi göründüğümüzü söylediğini söylediğimde benden bile daha çok sinirlenmişti.

Deana başta bana iyi yaklaşıp daha sonra birden değiştiği için ben daha çok şok olmuş haldeydim.

"O zaman o sürtüğe nasıl sevgili olduğunuzu göster," dedi Skylar bir plan yapmaya hazırlanıyormuş gibiydi. Bu arada etrafımızdan geçen insanların arasında Justin var mı diye baktım ama yoktu. Onu bu teneffüs hiç görmemiştim. Büyük ihtimalle okulda kendisinden başka hiç arkadaşı olmayan zavallı Deana'sı ile takılıyordu.

"Bunu nasıl yapacağım?" diye sordum Skylar'a. "Justin'in alnına benim mi yazayım?"

Skylar'ın gülmesi benimde gülmeme neden oldu ki şu an pek gülecek havamda bile değildim. "Zorunda kalırsan o da bir çözüm," dedi. "Ama ben başka bir şeyden bahsediyorum."

"Anlat o zaman." Oturduğumuz bankta tamamen Skylar'a döndüm. En son böyle kafa kafaya verdiğimizde Justin'in fotoğraflarını görebileyim diye bana Snapchat hesabı açmıştı.

"Kız sana arkadaş gibi durduğunuzu söylemiş. Yani, arkadaş gibi değilsiniz evet ama diğer sevgililer gibi de değilsiniz. İnsan içindeyken pek yaklaşmıyorsunuz birbirinize." Söylediklerini yalanlayamazdım. Ama böyle olmamızın nedeni birbirimizi sevmemek değildi, çekinmekti. "Sende bu sürtüğe yanıldığını göstermelisin. Gidip onun yanında Justin'e sarıl, öp. Ne bileyim işte ne yapmaktan hoşlanıyorsanız. Sadece ona yakın ol."

"O söyledikten hemen sonra böyle şeyler yapmaya başlarsam ona inadına yaptığımı anlar, söylediklerini önemsediğimi düşünmesini istemiyorum."

"O zaman," dedi Skylar korkmam gereken bir gülümseme yüzünde yer alırken. "Sende Justin'in sana yaklaşmasını sağla. Eminim hiç zor olmaz."

* * *

Justin'i öğle teneffüsünde okulun arka bahçesindeki kafeteryaya bağlı masalardan birinde buldum. Birkaç arkadaşıyla oturuyordu ama benim dikkatimi geçen karşısındaki Deana oldu.

"Yürü hadi," dedi yanımdaki Skylar ve omzuyla beni itti. Oflayarak yanlarına ilerledim. Justin beni görünce gözlerinin içi ışıldadı.

"Selam," dedim yanına oturarak. Skylar'ın bahçeye çıkmadan önce söylediklerini yapıp aramızda hiç mesafe bırakmayacak şekilde oturmuştum. Skylar da Justin'in arkadaşlarından birinin yanına oturmuştu.

"Selam bebeğim," dedi yanağımdan öperken. "Sana attığım mesajı gördün mü?"

"Telefonumu sabah Marc'a vermiştim, göremedim. Ne yazmıştın ki?"

"Telefonun neden ondaki?" derken kaşlarını çatmıştı. Justin'in Marc'dan hoşlanmadığını biliyordum, ayrıca Jim'i de sevmiyordu. Aslında hiçbir erkek arkadaşımı sevmiyordu.

"Bir uygulama indirecektim ama beceremedim, yapması için ona verdim." Ben Justin'e hesap verirken Deana'nın bakışları da üzerimizdeydi.

"Söyleseydin bende yapabilirdim."

"Üzgünüm," dedim iğneleyici Elsa sesimi kullanıp. "Seni göremediğim için söyleyemedim de."

Skylar'ın bakışları beni delip geçiyordu, buraya onunla kavga etmeye değil ona yakın olmaya geldiğimi hatırlatmaya çalışıyor gibiydi.

Justin bana cevap vermek yerine kahvesini içtiğinde zaten kavganın önü kesilmiş olmuştu. Justin'in arkadaşlarından Christian konuşmaya başladığında tamamen farklı bir konu açılmıştı.

Christian'ın abisinin bir bar açtığını ve hep beraber oraya gitmeyi planladıklarını konuşuyorlardı ama ben tam dinlemiyordum. Onları dinlemek yerine elimi Justin'in tam yanımdaki bacağının üzerine koydum ve omzumu omzuna yasladım.

Böyle bir hareketi beklemediği için şaşırmıştı ama hoşuna gitmiş gibi kolunu belime koydu. Deana'ya yanıldığını göstermek bir yana ona böyle yakın olmak çok güzel hissettiriyordu. Bacağındaki elimi tutup öptüğünde yumuşak dudaklarının teması yüzümde bir gülümseme oluşmasına neden oldu.

Şu zamana kadar saysak toplam dört kere anca yakınlaşmışızdır ama bunun nedeni araya hep başka şeylerin girmesinden dolayıydı. Şimdi beni öpmesini engelleyen şey ise okulda oluşumuz ve her an nöbetçi öğretmenlerden birinin ortaya çıkabilecek olmasıydı. Bu yüzden sadece çenemle boynum arasındaki yeri öpmekle yetindi.

"Sen de bizimle gelirsin değil mi?" diye sordu Justin tuttuğu elimin parmak uçlarını öperken.

"Tabii," dedim omuz silkip. "Neden olmasın?"

Bakışlarımı çevirdiğimde Deana'nın gözlerini devirmesini yakaladım. Gözlerini daha çok devirmesi gerekecekti çünkü ona Justin'in kimin erkek arkadaşı olduğunu gösterecektim.




so

bilirsiniz bu hikayeye asla uzun bölüm yazmam. ama hiçbir hikayeyi bu kadar uzun süre yazmamışlığım olmamıştı. En son ekimde yayınlamışım. İtiraf edeyim, hiç yayınlamayacaktım. Öylece bırakıp gidecektim. Ama içimde bir şeyler buna engel oldu. Bu kadar emek, bu kadar insan, bu kadar anı. Yani artık öylece bırakıp gitme olayından vazgeçtim. Bir daha asla. Bir daha asla bir şeyleri öylece bırakıp gitmeyeceğime veya bir şeylerin beni öylece bırakıp gitmesine izin vermeyeceğime dair kendime söz verdim.

Sizi seviyorum, umarım sizde hala beni seviyorsunuzdur. En yakın zamanda görüşürüz.

Screenshot Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin