Luhan içeri girer girmez bakışlarını üzerine diken Sehun'u görmezden gelerek klan liderlerine doğru yürüdü.
"Uyumadınız mı siz, saat çok geç oldu..."
Baek ve Yeol birbiri ile bakışırken Kai Luhan'a doğru bir adım atarak cevap verdi.
"Sizin için endişelenmiştik. Bir çok şeyi anlatmasanız da, davetsiz misafirleri biz de sezebiliyoruz sonuçta."
Luhan üzgün bir bakışla ona baktığında Alexandru arkasından ona doğru yaklaşmıştı.
-Onlara anlatmayacak mısın?-
-Onları korumak istiyorum. Bilirlerse daha çok tehlikede olacaklar.-
-Bilmedikleri için de tehlikede olacaklar, sonuçta düşmanla herhangi bir karşılaşma da hazırlıklı olmazlarsa daha çok zarar görebilirler.-
Luhan sessizce başını sallamıştı. Bu tepkiye klan liderleri bir anlam veremese de Sehun, ALex'le Luhan'ın aralarında sessiz bir şekilde konuştuğunun bilincindeydi ve giderek sinirleniyordu. Onların saatler sonra birlikte, evin kapısından girmelerini görmesi bile içinde bir ateşi körüklemişti sanki. Neden böyle hissettiğini anlamasa da Alex'e olan öfkesi giderek artıyordu.
Luhan ileri doğru ilerleyerek üçlü koltuklardan birine rahatça oturdu. Onun ardından Alexandru'da Luhan'ın öbür yanına temkinli bir şekilde oturmuştu. Sehun da Alex'in üzerinde tuttuğu öfkeli bakışlarıyla soluyarak Luhan'ın diğer yanına oturdu.
Klan liderleri bu küçük olaya şaşkın bakışlarla bakarken, Luhan bir Alex'e ardından bir de Sehun'a baktı. İki uzun ve iri adamın arasında kalmış sevimli bir geyiğe benziyordu. Bu durumu düşünmekten vazgeçip daha önemli olan konuya girmek için ciddi olduğunu düşündüğü bir tonla konuştu.
"Sizde oturun Baek, Yeol, Kai. Söylemem gereken şeyler var."
Kai tekli koltuklardan birine rahatça oturduğunda kalan tek koltuğa da Yeol ve Baek birbirine yapışık oturmuşlardı. Yeol'un bir kolu Baek'i belinden kavramıştı ve ikisi de ciddi ifadelerle Luhan'ın söyleyeceklerini dinliyorlardı.
"Bundan yaklaşık beş yüz yıl kadar önce, sizden önceki dokuzuncu kuşak nesliniz yani dedeleriniz klan liderliği görevini üstlenmişlerdi." Ardından başını çevirip Sehun'a baktı ve sözlerine devam etti.
"Sehun'da bu zamanı iyi biliyor çünkü o da Kral olarak konseyin başındaydı. Bir gün Kai'nin büyükbabası Jongsung bana bir rapor getirdi ve bu raporda İnsanların ülkesinde kurtların yeni bir savaş başlattığı ile ilgiliydi. Fakat soyluların gücü bu savaşa müdahale etmeye yetmemişti. Çok fazla masum insan ölmüştü ve ölmeye de devam ediyordu, bu yüzden benden yardım istediler."
O sırada kaşları şaşkınlıkla kalkan Sehun Luhan'ın sözünü keserek araya girdi.
"Benim böyle bir şeyden niye haberim olmadı? Kimse konseye böyle bir bildiri yollamadı ya da bana rapor verilmedi. Ne demek oluyor bu?"
Kai dehşet bir ifadeyle Luhan'a bakmaya devam ediyordu. Bu konuşmanın varacağı nokta onu korkutmaya başlamıştı.
"Bunu biliyorum Sehun çünkü bu rapordaki bilgiler gerçek değildi. Jongsung ve yanındaki diğer klan lideri ile birlikte yola çıktım ve bahsettikleri yere gittim ve gittiğim yerde bir örgütle karşılaştım.
Kendilerine Yeryüzü Örgütü diyen bir grup karma topluluktu. Bünyesinde bilim adamları bulunduran ve çalışmalarının çoğunu bilime ve deneylere adayarak melez olan vampir, kurt ve insan karışımı varlıkları yaratmaya çalışan bir topluluktu. Bu uğurda bir araya gelenler arasında kurtlar, soylular ve insanları gördüğümde büyük bir hayal kırıklığına uğradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noblesse [HunHan]
ФанфикXiao Luhan, normal bir üniversite öğrencisidir. Sıradan bir günün akşamında tanımadığı insanlar tarafından kaçırıldıktan sonra aslında hiçte bilmediği bir dünyada yaşadığını fark eder. Vampirlerin ve kurtların savaşının ortasında kalan genç adam, h...