Luhan geniş alanı boydan boya dolduran kalabalığın üzerinde gözlerini gezdirdi. Tahmin ettiğinden çok daha fazla kişi vardı. Gözleri en son Minhyun'da takılı kaldığında güzel kadın hepsinin durduğu yerden bir adım öne çıktı.
"Seni tekrar görmek ne güzel Edmon."
"Ben aynı şeyi söyleyemeyeceğim Minhyun, bence vaktini köpeklerinle vedalaşarak geçirmelisin çünkü birazdan hepinizi bu dünyadan sileceğim."
"Ah hadi ama, bu sevimli yüzle söylediğin tehditler hiçte etkili olmuyor. Neden senden daha korkunç görünen sevgilinin konuşmasına izin vermiyorsun. Belki daha etkili olabilir."
Minhyun'un bakışları Sehun'un üzerinde durduğunda çok kısa bir an için Luhan'a göz kırpmıştı. Luhan yumruk yaptığı elini o kadar çok sıkmıştı ki, kendi tırnakları neredeyse kanını akıtacaktı. Bembeyaz olan eklemlerinde bir sıcaklık hissettiğinde başını çevirdi ve Alex'in bakışlarıyla karşılaştı.
Alex içindeki dalgalanmaları hissedebilen ve onu sakinleştirmeye çalışan tek kişiydi. Geri kalan herkes sabırsız ve savaşmak için can atıyordu. Özellikle Sehun, istediği intikamı almak için oldukça sabırsızdı, gözleri Luhan'ın gerginliğini göremiyordu.
-Lütfen! Efendim, yalvarırım yapmayın. Bana güvenin ve geride durun.
Luhan, buruk bakışlarını Alex'in üzerinden alarak karşısındaki kalabalığa dikti. Sayıları çok azdı ve onları tehlikeye atmak istiyordu. Elindeki baskıyı hissettiğinde tekrar Alex'e baktı. Bakışlarında hala ısrar vardı. Luhan sonunda pes ederek hafifçe başını eğdi ve ona işaret verdi.
Luhan'ı gördüğü andan itibaren ilk kez bir gülümseme yayıldı Alex'in dudaklarında ve onun kusursuz dudakları hilal şeklinde asice yukarı kıvrılırken serin bir rüzgar kalabalığın ensesini yalamıştı.
-Üstündeki mührü kaldırmana izin veriyorum Alex. Tüm gücünle savaşabilirsin.
Luhan'ın sesi Alex'in zihninde henüz kesilmemişken çığlık gibi ses yırttı göğü ve şiddetli bir yağmur bastırdı. Yuvarlak ve yeşillik boş alanın çevresindeki ormanlık alana yıldırımlar düşmeye başlamıştı ve Alex'in yüzünde oldukça korkunç bir sırıtış vardı. Bir adım öne çıkarak parmaklarını Minhyun'a doğrulttu.
"Senin rakibin ben olacağım, kuçu kuçu."
Minhyun'un kahkahası havada yankılandığında ikisi karşı karşıya gelmişlerdi bile.
"Senin gücün bana yeter mi sanıyorsun, Zeus'un oğlu."
"Beni hafife alarak nasıl büyük bir hata yaptığını sana göstereceğim."
Minhyun bir elini havaya kaldırdığında arkasındaki kalabalık ona dönmüştü.
"Şimdi kardeşlerim. SALDIRIN!"
Minhyun havada olan elini indirmeden tamamen kurt formuna dönüştüğünde, arkasındaki kalabalık onları aşarak önündeki bir avuç insana saldırmaya başlamıştı.
Jongin ona saldıran iki kurdu birden geri püskürttü ve bir tanesini ateş çemberinin içine alarak küle dönüşmesine sebep olurken diğer kurt sivri dişlerini çıkartarak Jongin'i omzundan ısırmıştı. Yarım dönüşmüş kurt sırıtarak geri çekildiğinde Jongin ona şaşkınlıkla baktı. Bu kurtlar kesinlikle farklıydı, bunlar melezdi!
Baek Hyun arkasından saldıran kurda kılıcını geçirip çektiğinde kılıcının ucundan çoktan kan damlamaya başlamıştı. Sayıları çok fazlaydı ve biri bitmeden diğeri saldırıyordu. Etrafında göz gezdirecek vakti bile olmuyordu ve Chan Yeol için endişeleniyordu. Kısa bir an için onun önündeki iki kişiyi halletmeyi çalışırken gördü fakat arkasında dişlerini çıkarmış garip bir türün yaklaştığının farkında değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Noblesse [HunHan]
FanficXiao Luhan, normal bir üniversite öğrencisidir. Sıradan bir günün akşamında tanımadığı insanlar tarafından kaçırıldıktan sonra aslında hiçte bilmediği bir dünyada yaşadığını fark eder. Vampirlerin ve kurtların savaşının ortasında kalan genç adam, h...