Bölüm-8

67 4 0
                                    

"Of! Dolabı mı alsam? Ya Öykü ! Kafanı kaldır da bir fikir ver arkadaşına! "

"Öyküü!"diye kulağına bağırınca yarım saattir ağzı açık bir şekilde telefona bakan gözlerinin bana döndürdü,

"Ne var be salak? Hem gidiyorsun hem de bana giderken ne alıyım diye soruyorsun ! Çıplak git Denge!" bu dediğine kâhkâhâ atarken o gözlerini devirip telefonuna bakmaya devam etti. Neye bakıyor diye bakmak amacıyla başımı uzattım. Hemen telefonun ekranını kitleyip şaka amaçlı tokat attığını sanıp yüzüme bildiğiniz Osmanlı tokadı attı. Elimi yanağıma götürdüm sonra başımla pencereyi işaret edip,

"Aa o gelen Çağatay mıı?" diye bağırınca pencere koştu. Uzun Batman'li zebra perdemi aralayıp dışarıya göz gezdirdi. Kapıya doğru ilerleyen Çağatay'ı görünce çığlık atıp kapıya doğru koşturdu.Gülerek arkasından giderken o çoktan kapıyı açıp Çağatay'a sarılmıştı. Öykü'den bu kadar ilgi alınca en havalı halinde gülümseyip,

"Hey! Bensiz bavul mu hazırlanır?"dedi yanağımdan makas alırken. Tam Öykü'nün tokat attığı yere gelince Öykü'ye dönüp sert bir tokat attım. Vurduğum yeri tutup,

"Ah! Salak acıdı!"dedi bağırarak. Çağatay , Öykünün tuttuğu yerdeki elini çekip yanağında elini gezdirdi. Öykü, Çağatay'ın tam gözlerine bakıyordu.

"Burası mı acıdı prenses?"dedi ve tam vurduğum yeri öptü. Gözlerimi devirip seslice öksürdüm ve,

"Bavul hazırlıyacaktık?"dedim Öykü'nün gözlerinin içine bakan Çağatay'a. Sonunda bana bakıp,

"Saat kaç? " dedi. Cebimden telefonumu çıkartıp saate baktım.

"18.20" dedim. Sonra Doruk' un beni akşam sekizde alacağı aklıma geldi. Gözlerimi büyütüp,

"Sıçtım! 1 saat 40 dakika var." dedim ve Çağatay' ın kolundan tutup odama çıkardım ve dolabın önüne itekledim. Aşağıdan Öykü,

"Adeta bir mal edasıyla satıldım. Uy ben nerelere gideyim." dedi. Gözlerimi devirip,

"Geber seni Türk Mal' ı" dedim. Çağatay bu söylediğime kahkaha atarken bavulumu hazırlamıştı. Eline beyaz pembe dikişli elibemi alıp yatağın üstüne attı. Ayakkabımlarımın bulunduğu dolaptan siyah süet topuklu botlarımı ve çantalarımın bulunduğu dolaptan siyah süet püsküllü çantamı da yatağımın yanına koyup,

"Bunları giy. Bavulun hazır. Bir şeyler ekleyeceksen ekle. Sonra seni Öykü' nün sihirli ellerine bırakacağım. " tek kaşımı kaldırıp,

"Bırak bakalım beni Öykü' nün seni sarmasını istediğin kollarına " deyip dil çıkarttım. Bu sırada Çağatay odamdan çıkacakken bu söylediğim onu durdurdu. Bana dönüp tek kaşını kaldırdı,

"Ne dedin sen? " dedi ben de kahkaha atarak onu kapının önüne koydum ve kapıyı kilitledim. Hemen üstümü giyinip kapımın kilidini açıyordum ki bir elin beni durdurmasıyla olduğum yerde durdum. Aniden sırtıma çarpan duvar canımı acıtmıştı. Yüzümü ekşitip gözlerimi açtım.

"Doruk?" dedim şaşkınlıkla. Şu pencereyi kapatma alışkanlığını kazanmalıydım.

"Kolyen nerde?! " bunu o kadar sesli söylemişti ki o sustuktan sonra kulağım çınlamaya başlamıştı.

"Şu kutunun içinde." dedim sesim titrerken. Önümden çekilip kolyenin bulunduğu kutuyu aldı. Kolyeyi içinden çıkardıktan bana döndü. Kolyeyi takacağını anlayınca saçlarımı elimde toplayıp kaldırdım. Kolyeyi takınca saçlarımı bırakıp kolyenin ucundaki terazinin dengede olmadığını fak ettim. Tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki,

"Kolyeyi rahat bırak ve sakın bir daha çıkarmayı aklından bile geçirme." dedi. Kolyeyi bırakınca hemen terazi dengede kaldı.

"Demek bu yüzden." dedim hâlâ olayın şokundayken.

"Sen bu kolyeyi takmadıkça o terazi dengede kalmayacak ve bu da bana mesaj olarak gelecek. O yüzden bana senin nerede olduğunu gösteriyor ya." dedi göz kırparak.

"Ne yani sen bana güvenmiyor musun?" dedim. O da konuyu değiştirip,

"Hadi saçını yap gidiyoruz." dedi kapının kilidini açtı. Ve merdivenlerden aşağı inerken Öykü'ye seslendi. Malzemeleriyle odama giren Öykü' nün Bayan Domates olmasını beklemediğimden kahkaha attım.

"Kızım biz Çağatay'la çıkıyoruz!" diye bağırdı. Ben de hemen çığlık attım ve yatağa çıkıp sevinç dansımızı yapmaya başladık. Sonra Öykü fön makinesini fişe takıp eliyle gelmemi işaret etti. Saçlarımı düzleştirip at kuyruğu yaptı. Eyeliner çekip dudağıma kavunlu dudak balmımı sürdü.

"Ve! Sonunda hazırsın !" dedi botlarımı giyip çantamı aldım. Aşağı inip ailemle vedalaştıktan sonra Doruk'un arabasına bavulumu yerleştirdim. Ön koltuğa geçip yol boyunca dinleyebileceğimiz CD hazırlamıştım. CD ' yi yerine takıp müziğin sesini açtım. Anneler arkadan tembih yağmuru yağdırdı. Sonunda yola çıkarken annem arkamızdan su döktü. Kahkaha atıp müziğin sesini açtım. Ve yola benim de sözlerinde eşlik ettiğim ' FUN - We Are Young' ile başladık.

Hey Teog nedeniyle bölümler gecikebilir. Multimedyada Denge var . İyi akşamlar.. <3

KATİLİMLE 3 YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin