4. Bölüm Gülümse (part 1)

94 14 3
                                    

Multimedia Esila ve Bora :)

Yaraların verdiği acıyla inleyerek yattığım yerden kalkmaya çalıştım. Dün Vedat bey beni bir güzel dövmüş sonrasında eski kabuk bağlamış yaralarıma ince uzun ve sıcak demiri gezdirerek yaralarımım derinleşmesini sağlamıştı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ayağa kalmaya çalışsamda sanki bıçak saplanıyormuş gibi yaralarım acıyor ve kan akıyordu sanırım fazlasıyla kan kaybettim o kadar uykum vardı ki gözlerimi ne zaman kapasam uyumadan yaralarım sızlıyordu. Tişörtüm kanlar içindeydi yaralarım günden güne daha da derinleşiyordu bedenim gibi ruhum da bitmişti, bezmişti.
"Anne hani demiştimya 'evden gidebilirmiyim' diye acaba bu dünyadan gidebilirmiyim? O zaman kurtulurmuyum bu acıdan" dedim fısıldayarak
"Cezam biter mi anne" deyip ayağa kalmaya çalıştım yaralımın sızlamasına aldırmayıp kapıya ilerledim kapı kilitli olmadığından kapıyı açarak kolidorun sonundaki banyoya ilerledim.
Kesici birşeyler bulmalıydım
"Kahretsin" diye bağırıp parfüm şişelerinden birini cama fırlattım acaba cam kırıklarıyla bileklerimi kesebilirmiyim belki bu sayede cezam biterdi.
Elime aldığım cam kırğını ilk önce elimi sıkarak elimin kanamasına sebep oldum sonrasın küvete yaslanarak gözlerimi kapadım ve bileğime bastırmaya çalıştım o sırada
bir çığlık yükseldi gözlerimi açtığımda Ayşe abla elini ağzına götürmüş gözleri yaşlı bir şekilde karşımda duruyordu elini yavaşça ağzından çekerek
"Esila" diye bağırıp bileğimi tuttu "ne yapıyorsun" dedi ve hızla banyo dolabından ilk yardım çantasını çıkartarak bileklerimden akan sıvıyı temizledi ardından sargı bezini sararak bana baktı hayla ağlıyordu ben ise ona ifadesiz bir şekilde bakıyordum.
"Keşle ölseydim,neden cezamın bitmesine izin vermiyorsunuzki ölmek istiyorum annemim yanına gitmek,ondan özür dilemek istiyorum onunla kalmak" dedim ve ardından banyodan çıktım. Başaramamıştım ...

Okula ne kadar gitmek istemesemde Ayşe ablanın zoruyla gitmek zorunda kaldım oda gitmemi istemiyordu yatağımda yatıp dinlenmemi istiyordu ancak ozaman vedat beyin bana neler yapacaklarını kestirebiliyordu.
Okula erken geldiğimde sınıfta kimse yoktu sırama geçerek bileğimi çözüm gözümden bileğime düşen yaşlara aldırmayarak
"Anne senin yanına gelmek istiyorum neden anlamıyorsun,
Neden cezam bitmiyor? Anne burası acıyor sol yanım. Yanlızım anne,korkuyorum, özlüyorum,bitmiyor acımaya devam ediyor,güçlü kalamıyorum yapamıyorum zor geliyor" dedim fısıldayarak gözümden bileğime akan yaşları silerken "esila" diye fısıldadı biri bu ses tanıdıktı kafamı kaldırdığımda bana şaşkınca bakan Bora ile göz göze geldim gözlerimi kaçırarak hızla bileğimi sardım ve ağlamamak için yüzümü ellerimin arasına alıp dişlerimi birbirine bastırmaya başladım ama olmuyordu gözümden ard arda düşen yaşları engelleyemiyordum.
Bora yüzümü kaldırarak
"Ne oldu Esila" diyerek gözlerimden akan yaşı baş parmaklarıyla silmeye başladı o bunu yaparken ben şaşkınca ve hür dikkat onu izliyordum.
Ne kadar güzeldi belkide bana iyi davranan tek yabancı.
Eyer yaptıklarımı öğrenirse benden kaçarmı beni bırakırmı?
Belki de bu yabancıyıda cezam yüzünden kaybedecektim belki ona değer verebilirdim belki onu sevip ona bağlanabilirdim ancak cezam yüzünden beni bırakırsa...

O hayla göz yaşlarımı silerken ben daha çok ağlamaya başlamıştım. Ellerini itip hızla sınıfı terk ettim lavaboya girerek hızla elimi yüzümü yıkadım arkamı döndüğümde kapı kapatılmış ve kapıya yaslanmış sarışın bir kız.
"Vay prensesimiz burdaymış"
dedi ve bana yaklaşmaya başladı bir tutam saçımı alarak oynamaya başladı.
"Ne yapıyorsun" dedim sesimi biraz sert çıkartarak
Saçıma sert bir şekilde çekerek
"Boradan uzak durucaksın prenses yoksa olanlardan sorumlu ben olmam" dedi ve saçımı bırakarak beni yere itekledi hızla lavaboyu terk edip arkasından kapıyı kapattı.
Duvara yaslanarak ayaklarıma kollarımı doladım ve sessizce ağlamaya başladım kapı açılınca
hızla göz yaşlarımı silerek ayağa kalktım Hira soluk soluğa
"Nerelerdeydin Esila bir saatir seni arıyorum" dedi ve boynuma kollarını dolayarak sıkıca sarıldı ellerimi beline dolayarak bende ona sarıldım uzun süre öyle kaldıktan sonra Hira çekilerek
"Ağladınmı sen" dedi kaşlarını çatarak başımı iki yana sallayarak "önemli bir şey değil Hira haydi sınıfa gidelim" dedim
Hirayı kolundan çekerek lavabodan çıkardım gülümseyerek "ne bakıyorsun" dedim suratı şekilden şekile girerken çok komikti bir şeyleri anlamaya çalışıyormuş gibi gözleriyle etrafa bakındı sonra tekrar bana dönerek "iyimisin Esila veya kafanı bir yere mi vurdun? Hayır anlayamıyorumda noluyor söylermisin?" dedi ve beklemeye başladı o sırada zil sesi yükseldiğinde "bak zil çaldı haydi sınıfa geç kalacağız" dedim ve kolundan çekiştirerek sınıfa doğru ilerledim
"Çoktan ders başladı" dedi ve beni kendine doğru döndürerek
"Neler oluyor Esila?" dedi ve kollarını göğsünün altında bağlayarak bana bakmaya başladı.
"Hiçbir şey" diyerek sahte bir gülümseme yerleştirdim yüzüme "iyi bakalım" dedi ve hızla koluma girerek "parti süperdi niye gelmedinki?" dedi dudaklarını büzerek.
"İşim çıktı bende çok gelmek isterdim bidaki sefere" dedim ve Hira nın yanağından öperek kantine doğru çekiştirdim.
"Nereye" diyerek bana döndü
"Kantine" dedim son harfini uzatarak "peki tamam" diyerek yürümeye başladı kantine vardığımızda kantin boştu herhangi bir masaya oturarak dirseklerimi masaya yasladım yüzümü avuçlarımın içine alarak Hiraya bakmaya başladım.
"Ne" dedi sırıtarak
"Hiç" dedim bende sırıtarak
"Ee anlat bakalım" diyerek sandalyesini masaya daha çok yaklaşarak kafasını bana doğru uzattı bende kulağına doğru eğilip "ne anlatıyım Hira" dedim fısıldayarak bana doğru uzanarak koluma yumuşak bir şekilde vurdu "ya niye dalga geçiyorsun Esila? Merak ediyorum olamazmı" deyip kollarını göğsünün altında birleştirerek kaşlarını çattı.
"Yaa bırakalım şimdi bunları ben acıktım bir şeyler yiyelim mi?" diyerek sandelyeden kalktım
"Olur" diyerek ceketinin cebinden para çıkartı bana uzatıp "sadece kahve istiyorum aç değilim" dedi gülümseyerek başımla onaylayarak ikimizede kahve almak için ilerledim.

***
Hira ile kahvelerimiz bitmiş koyu bir sohbete dalmıştık ancak zil yüzünden sohbetimiz yarıda kalmış kantine  hızla giren ögrencilerden kurtularak sınıfa ilerlemiştik. Sırama oturmak için yeltendiğimde biri bileğimi kavrayarak beni kendine çekti
büyük bir bedenle çarpıştığımda kafamı kaldırarak beni çeken kişiye baktım.
"Selam güzelim" dedi kim olduğunu bilmediğim çocuk
Beni nerden tanıyordu kim di bu çocuk?...

Karanlıktaki GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin