Bu kadar basit miydi ?
Doktarın sözleri , bakışı ne kadar aklımdan çıkmasada bu kadar basit olmamalıydı .
Aileni kaybettik derken ki o bakışı bunun olma ihtimalini ne kadar artırsada bu kalp inanmıyordu . Onlar beni bırakamazdılar .
Kapının açılmasını Sarp'ın içeri girip "Salak " demesini bekliyordum .
Peşinden gelen annemin " Oğlum kardeşine salak demekten vaz geç " dediği canlanıyordu gözümde .En sonda babam içeri girip elindeki çikolatayı bana vererek " Kızıma bulaşma " diyerek şakadan Sarp'ı azarlaması gerekti . Ben bunları düşünürken içeriye giren kadın kaşlarımın çatılmasına neden oldu.
Kadını tanımıyordum ama kadın içeri girerken bir korkuda onu takip edip içeri girmişti . Sanki kadının ağzından dökülen kelimelerle korku gelip içime yerleşecekti .
Kadın beni bir süre inceledikten sonra tebessüm etmeye çalışarak " Merhaba ben Esma Koçay . İzmir yetiştirme yurdunun müdürü " dedi
Ne demek istediğini anladığım halde anlamazlığa vurarak " Bundan banane " dedim fısıltıyı aratmayan sesimle .
Kadın istifini bozmadan devam etti . " Seni yurda götürmeye geldim "
Duyduklarıma inanmak istemedim . Bu kadarı olamazdı . Gözümden akan yaşları , fısıltı gibi çıkan sesimi umursamadan "Ben ailemin yanına gitmek istiyorum " dedim .
Kadının gözünden gelip geçen onca duygu en son acımada kalınca konuşmaya başladı . " Yetimhaneye gitmeden önce seni ailenin yanına götüreceğim "
–_–_–_–_–_–_–_–_–_–_
Esma hanımın bugün taburcu olmam konusundaki konuşma uzun sürsede taburcu olmam ile nitelendi .
Şuan Esma hanımın da yardımıyla üstüme geçirdiğim eşofman ve tişört ile hastanenin kapısından çıkıyorduk .
Esma hanımın arabası olduğu için onun arabası ile gideçektim köyüme .
Bir kaç saatlik yolculuktan sonra köyün girişine gelmiştik .
Esma hanım başını hafif bana çevirerek " Yolu tarif eder misin ? " diye sordu incecik sesiyle .
Kafamla onaylayarak önce evin yolunu tarif ettim . Önce mezarlığa gidersem eve gidemezdim .
Araba durduğunda geldiğimizi anladım ve kapıyı açarak yavaşça arabadan indim . Ne kadar hızlı hareket etmek istesemde vucüdumdaki yaralar buna izin vermiyordu . Takmamaya çalıştıkça orada olduğunu gösteriyorlardı .
Kafamı yavaşça kaldırarak bahçeye doğru yürümeye başladım aynı zamanda bahçedeki kalabalığın nedenini düşünüyordum .
Bahçe kapısından içeri girmemle bana dönem gözleri aldırmadan ilerliyordum . Aynı zamanda gözlerime gelen yaşları geri göndermeye çalışıyordum .
Beni kabul etmeyen bu insan topluluğunun içinde ağlamayacaktım o kadar zayıf biri değildim .
Bana doğru gelen amcama öfke ile bakarak " Ne o helvamı hazırlamak için mi burdasınız ? Kusura bakmayın ölmediğimi haber vermeye geldim " dedim .
Sonra amcamın gözlerinden geçen en belirgin duyguya karşı tebessüm ettim . Öfkeye...
Sinirli çıkan sesiyle birlikte konuşmaya başladı . " Ne saçmalıyorsun . Evi temizliyorduk . Ölmediğini , ölmeyeceğini biliyorduk kızım "
Sanki kızım deyince bir şey değişecektide o son kelimeyi ekleme gereği duydu .
Öfkemle beraber konuşmaya başladım " Ben yaşadığım müddetçe ne bu eve , ne evin bahçesine girin . Hani ben ölmedim hayattayım ya bu ev benim ve ben evin böyle kalmasını istiyorum . Şimdi ya kendi rızanızla evi terk edersiniz yada zor kullanarak . Boşaltın bahçeyi "
Amcam dahil herkesin büyüyen göz bebeklerine aldırmadan içeri girmeye başladım .
Taki halamın " Sen çok oldun ama iyiliğine kardeşimizin evini temizliyoruz . Bir şeyler yapmaya uğraşıyoruz sen bacak kadar boyunla bizi kovuyorsun . Aklını başına topla kızım "
İstemsizce bir kahkaha attım ve onlara doğru döndüm.
" Haklısn be hala ben çok oldum . Bu yüzden iyiliğine bir şeyler yaptığınız kardeşinizin hayattaki son parçasını yetimhaneye yolluyorsunuz "
Bir kahkaha daha attım ." Ben bacak kadar boyumla evin ben yetimhaneden çıkana kadar aynı kalmasını istiyorum . Şimdi çıkın evimden " dedim ve açık olan kapıdan içeri girdim .
Yaşlar gözümü zorlasa da dökülmesine izin vermedim . Arkamda olduğunu bildiğim Esma hanıma " Ne kadar şey götürebilirim ? " diye sordum .
Esma hanım içten gelen sesi ile " Hazırlayalım bakalım ne kadar olucak " dedi.
Abimin odasından , annemlerin odasından aldığım şeyleri valize koyarak . Mutfağa geçtim ilk önce annemin buz dolabının üstüne koyduğu fotoğraf albümleri valize koydum . Hepmizin kendine özel olan bardakları da valize yerleştirdim . Tekrar abimin odasına giderek nevresimlerini sökmeye başladım onun kokusuyla uyumak istiyordum .
Tam odadan çıkarken gözüme çarpan abimin telefonunu cepime attım . Kısa süreliğine alacaklarım bu kadardı .
Yetimhaneden çıkıp geri gelene kadar onlarla idare edecektim .
Kapıda beni bekleyen Esma hanımın yanına ilerlerken son bir kez dönüp evime baktım .
Eşyaları arabaya yerleştirdikten sonra tam arabaya binerken kolumun çekilmesi ile kolumu çeken kişiye döndüm .Emir abi kızarmış gözleri ile bana bakıyordu .
" Bana veda etmeden mi gideceksin minik " deyişi göz yaşlarıyla tekrar mücadeleye başlamama neden olmuştu . Ama savaşı kazanan bendim .
Ona kızamazdım , zayıf kalbine kıyamazdım ama sarılırsamda onu asla bırakamazdım . Bu yüzden gülümsemeye çalışarak " Gitmem lazım " dedim .
Onunda bana kızmayacağını iyi biliyordum . Bu yüzden hemen kendimi arabaya attım .
Köyümden ayrılmadan önce belki son belki ilk kez ailemin yanına gidiyordum .
Mezarlığa....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİM
Teen FictionAilenizi bir trafik kazasında kaybedip cenazesine katılamamak nasıl bir duygu ? ------ Akrabalarınız sizi kabul etmeyip yetimhaneye gönderseyldiler ne hissederdiniz ? ------ Yada ünlü bir kolejde herkes size YETİM diye seslenseydiler ne yapardınız...