Bugün.. babamın doğum günü. Ölen babamın doğduğu gün bugün. Mezarına bile gidemediğim babam.. göremediğim, sesini duyamadığım babam. İyi ki doğmuşsun, iyi ki benim babamsın.. Seni çok özlüyorum..Uyandığımdan beri elimde babamın fotoğrafı. Annemle yan yana oturuyoruz cafede, sessiz bir şekilde. Oysaki tam bir sene önce babamla doğum gününü kutluyorduk bugün . Şimdi ise sadece oturuyoruz. Telefon sessiyle sessizlik bozuldu. Arayan Min-Joon:
-Mi-Kum bugün hiç işim yok. Bir şeyler yapalım mı?
-Min-Joon.. ben bugün gelemem.
Annem;
-Mi-Kum.. Git. Burada oturup ne yapacaksın? Zaten pek müşteride yok.
-Anne istemiyorum.
-İstemediğini bildiğim için git diyorum ya zaten. İstememenin nedenini bildiğim için.. Biraz hava almış olursun ha?
Başımı olumlu bir şekilde salladıktan sonra Min-Joon'la konuşmaya devam ettim.
-Peki. Geliyorum . Parkta buluşalım.
-Tamam yarım saate oradayım..
Annemin yanına öpücük kondurduktan sonra cafeden çıktım. Cafeden uzaklaştıktan sonra çantamı almayı unuttuğumu fark ettim. Cafeye geri döndüğümde annemin ağladını gördüm. Tezgahın arkasına geçmiş küçük çocuklar gibi ağladığını gördüm. Benim yanından ayrılmamı mı bekliyordu ağlamak için? Ona görünmeden çantamı alıp çıktım. İzin vermeliyim. İçini dökmeli ağlayarak. Bu rahatlatıcı..
Parka geldiğimde Min-Joonu görür görmez gülümsedim.Fakat bu çok yalancı bir gülümsemeydi.
-Mi-Kum. Neyin var? - Ahh cidden! Moralim bozuk olduğunda ne kadar belli etmemeye çalışsam da başarılı olamıyorum!
-Bir şey yok.
-Mi-Kum.. Ne oldu? - Aniden gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Sanki içimde birikmiş birikmiş bu anı bulmuştu akacak.
-Min-Joon.
-"..."
-Bugün babamın doğum günü. İlk defa bugünü onsuz geçiriyoruz. Bu yüzden pek iyi değilim.
- Anladım.. -Biraz sessizlikten sonra;
-Mi-Kum.. biraz yürüyelim mi ? Deniz kenarına da gidebiliriz istersen. Belki.. belki rahatlarsın.
-Deniz mi? Hayır. Sen denizi sevmiyorsun. Olmaz.
-Sorun değil. Sen seviyorsun.
-Hayır, hayır. İyiyim. Ama biraz yürüyelim.
Bir şey demeden yürümeye başladık. 1 saate yakındır yürüyoruz. Konuşmadan.. Yanımda olması iyi hissettiriyor. En sonunda içimdekileri dökmek için konuşmaya başladım. Göz yaşlarım da yavaşça eşlik ediyordu sözlerime...
-Ben.. babamı çok özlüyorum. Çook.. Özlemle, korkuyla yaşıyorum her an. Pişmanlıkla.. Babamı özlüyorum. Bir gün... bir gün annemi de kaybederim diye korkuyorum. Ve.. o gün amcamlara gitmekte ısrar ettiğim için pişmanlık duyuyorum. Biliyor musun Min-Joon? O gün benim o çok inatçı ısrarım üzerine babamla İzmir'e amcamlara gitmeye karar verdik. Arabada aniden sorun çıktı. Babam durdurmak istedi arabayı ama durduramadı. Araba durmadı.. En sonda bir yere çarptık fakat nereye çarptığımı hatırlamıyorum. Sonrasında hastane odasında açtım gözlerimi. Anneme babamın nerede olduğunu sorduğumda beni morga götürdü. Babamı son kez orada gördüm. Min-Joon.. babam benim yüzümden mi öldü yani? Bana neden hiç bir şey olmadı? Neden? Neden?
Aniden yağan yağmur, yüzümdeki göz yaşlarımı silmeye başladı. Kore'nin yağmuru çok yağar. Bu güzel bir şey. Çünkü daha çok ağlayabilirim. Eminim yağmur sayesinde ağladığım o kadar belli olmayacak. Min-Joon kolumdan tutup yağmurdan koruyacak bir yere götürdü.
-Hayır. Hayır Mi-Kum. Asla böyle düşünme. Baban senin yüzünden ölmedi. Senin suçun yok. Hiç bir suçun yok. Eğer böyle düşünürsen baban ne kadar üzülür tahmin edemedin mi? Bu saçma düşünceleri sonlandır. Tamam mı?
Onunda gözleri yaşlıydı. Yalancı gülümsememi yüzüme taktıktan sonra;
-T-tamam.
-Tamam?
-Tamam.
Hemen dışarı koştum. Yağmurdan kaçmayı sevmiyorum. Göz yaşlarımın görünmesinden ise nefret ediyorum.
-Mi-Kum.. Hasta olacaksın.
-Lütfen bırak beni.
-Mi-kum ge-
-Min-Joon. Yağmuru seviyorum.
-Ama hasta olacaksın.
-Umrumda değil.
Olduğum yere çömeldim. Yağmur göz yaşlarımı silse ne fark eder? Ağladığım, ses tonumdan bile belli oluyordu.
-Min-Joon. Peki korkumu nasıl engelleyeceğim ha? Annemde yanımdan gitmez değilmi? Onuda kaybedersem yaşayamam.
Oda yanıma çömelip kafamı omuzuna koydu.
-Öyle bir şey olmayacak. Bunları düşünüp neden kendini üzüyorsun? Neden?
-Ben babamı çok özlüyorum. Çoook, diye bağırdıktan sonra;
-Bende annemi çok özlüyorum, diyerekten bağırdı Min-Joon. Ağladığını farkediyordum. Sessiz kaldım. Sessiz kalmalıydım. Konuştukça Min-Joon'u daha da çok üzüyorum. Uzun süren sessizliğin ardından konuşmaya başladım tekrar.
-Ben artık babamı rüyamda bile görmüyorum. 2 ay öncesine kadar her gün görürdüm onu rüyamda. Kızım deyişi hala kulaklarımda. O zamanlar daha az özlüyordum babamı. Fakat.. artık hiç görmüyorum.
Çantamdan babamın fotoğrafını çıkarıp bakmaya başladım.
-Babaa! Artık rüyalarıma neden girmiyorsun? Ha? Neden kızım demiyorsun yine? Neden?
Çantamla fotoğrafı koruyordum ıslanmaması için. Sonra fotoğrafı Min-Joon'a gösterip;
-Bak.. babam. Benim babam. Sen benimle anneni tanıştırdın bende sana babamı tanıtmak istiyorum.. Adı Sadık. Babam çok iyi kalpliydi. Kimseyi üzmezdi, üzemezdi. Güçlüydü. Annemle beni en çok seven kişiydi. Şu inatçı kızına bile dayanırdı. Kalbi güzeldi. Bu yüzden hep sevilen biriydi.
Göz yaşlarımı silmeye başladığımda Min-Joon devam etti.
-Sadık amca. Tanıştığıma memnun oldum. Kızınızın kime çektiği belli oldu. Kızınızın kalbide sizin kalbiniz kadar güzel. Mi-Kum çok iyi biri.
Ona bakıp gülümsedikten sonra başımı omuzuna yaslayıp ağlamaktan yorulmuş gözlerimi kapattım sonunda. Bu arada yağmurda durdu. Yağmur da benim ağlamamı sonlandıracağımı bekliyordu sanırım.. Artık göz yaşlarımda, yağmurda durdu..
...
"Hikayemi okuduktan sonra bölümle ilgili düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeye YENİDEN
Novela JuvenilBu hikaye bir genç kızın önce babasının ölümü nedeniyle hayatının altüst olmasını ve sonrada HER ŞEYE YENİDEN başlayıp hayatını tekrar düzene sokmasını anlatıyor. Yeni ülke, yeni bir ev, yeni okul, yeni arkadaşlar , yeni insanlar hatta yeni bir...