Berbat mı? Hayır Hayır!.. // Oh Sehun

5

MİN JEE'NİN AĞZINDAN

Bu gün Sehun'un birkaç işi olduğu için günümü Choo Hee'yle geçirdim. Derslerde benim aksime çok iyi.

"Choo Hee beni çalıştırır mısın?"
"Ne?benim derslerim çok kötüdür ama!"
"Hayır harikasın! Bense berbat!"
"Sen ressam gibisin. Her derste berbat değilsin"
"Sen beni diğer derslere çalıştır, bende seni resme."
"Anlaştık!"

***

Evime gittik. Anahtarımı unutmamam iyi oldu. Yedek anahtar Sehun'daydı.

İçeri girdik.
"Ay!" Kaydım ve düştüm!
"Min Jee?"
"Okları takip et!"

Oklar benim odamın kapısında bitiyordu.

Yavaça kapıyı açtım ve içeri girdik.

"Havuç?"
"Ne hav- Ay!" Tekrar düştüm!
"Jee iyi olduğuna eminsin değil mi?"

Kaşlarımı çattım ve diğer havuçları da toplayarak dolabımın önüne kadar gittim. Choo Hee beni deliymişim gibi izliyordu. Fazla ciddiye aldım sanırım.

Dolabımın içini karıştırken yavru bir tavşan hoplamaya başladı!

"Sen tavşansın!" diye bağırdım dehşetle.

"Sende insansın şapşal!"
"Yok artık! Kardeşim sen nasıl konuşursun!"

Bu Sırada Hunnie'm geldi. Ona bir koala gibi yapıştım.

"Hunnie'm bu tavşan konuşuyor ve bana şapşal dedi!"

Sehun ve Choo Hee aynı anda gülmeye başladı.

"Ne Var? Tavşana mı güldünüz?" ardından tavşana baktım ve devam ettim "Konuştuğuna inanmıyorlar! Gel gidelim tavşancık" dedim ve onu yere bıraktım. Peşimden geliyordu akıllı şey!

SEHUN'UN AĞZINDAN

Ona aldığım tavşanla iyi anlaşmışa benziyordu.

"Hala sesini ezberliyemedi mi?"
"Görünüşe göre evet!"

Tekrar güldük. Bu sırada Jee ve tavşan mutfağa girmişti. Yanına gittim.

"Sanırım iyi anlaştınız ha?"
"Sürekli burnu kıpırdıyor! Hem adı da yok!"
"Ona istdiğin adı ver. Unutmadan o bir dişi. Yani büyüdüğünde yavrulama ihtimali var."
"Hunnie LuLu olsun. Ne dersin?"
"Hmm peki!"

(Y/N:Tavşanımın adı da LuLu :3 Luhan'dan gelme isim değil)

***

Choo Hee ve Min Jee çalışırken bende kitap okuyordum. Çığlık sesi gelene kadar tabii!

"Ah! Sehun!"
"Evet?"
"Tavşan kitabımdan nefret ediyor!"

Ne demek istediğini anlamak için odasına gittim.
Karşımda tavşanla konuşan Min Jee ve telaşla ona bakan Choo Hee vardı.

"Ne oldu?"
"Tavşan Min Jee'nin kitabını ıslattı!"
"Nasıl tarih çalışmamı bekliyorsun şimdi yaramaz şey!" diye azarladı tavşanı Min Jee.
"Ah! Sana bir kitap buluruz. Sorun değil"
"Evet Choo Hee haklı" dedim onu desteklerce.

***

Saat altı gibi Choo Hee gitti. Min Jee tavşanla oynuyordu. Bende televizyondaki kanallara bakıyordum.

"Kaçma! LuLu! Hadi gel!" diyerek emekleyen sevgilime baktım. Çok masum ve güzeldi. Ben onu bu halini çok seviyorum. Gerçi o her haliyle harika biri.

"Güzelim! Burda çizgifilm kanalları dışında başka birşey yok mu?"
"Ups! Unuttum, ben sadece çizgifilm izlerim."
"Hala mı?"
"Ne? Onlar da güzel yapmasaymış!"
"Peki peki. Sen sakin ol sadece"
"Olamıyorum! LuLu sürekli kaçıyor. Ayrıca yoruldum!"

Yavaşça tavşana yaklaştım ve onu yakaladım.

"Hızla arkadçsından koşma yeva emekleme. Onlar çok korkar. Fazla korku onun ölümü demektir"
"Anladım. Onu kutusuna bırakıp geliyorum" dedi yorgunca.

***

MİN JEE'NİN AĞZINDAN

Tavşanı kutusuna bıraktım ve Hunnie'min yanına gittim.

"Hey! O kanalda Sünger Bob vardı!"
"Tamam açarım."

Bu sırada yanına oturdum ve ona sarıldım. Güzel kokusu beni iyice mayıştırmıştı. Yorgunluğumun üzerine dayanamadım ve uyudum.

SEHUN'UN AĞZINDAN

Min Jee'ye baktığımda uyuduğunu gördüm. Öyle güzel ki.. Ona her baktığımda onu incitmekten ve canını yakmaktan korkuyordum. İkimizinde sorunları var ve bunları birlikte aşıcaz. Bundan eminim!

Bakmaya korktuğum yüzün sahibi uyanıyordu.

"Sehunnie?"
"Evet güzelim?"
"Çok güzel bir rüya gördüm. Biz evleniyorduk. Cennette gibiydim. Bir kızımız oluyordu bir de oğlumuz. Minik ayaklarıyla evin içince tatlı tatlı gülüyorlardı. Keşke hepsi gerçek olsa.."
"Hepsi gerçekleşicek. Birlikte mutlu olup harika bir hayat sürücez. Söz veriyorum."

Doğruldu. Ardından bana sarıldı.

"Söz veriyosun değil mi? Birbirimizin olalım hep!"
"Sen benimsin!Asla benden başkasının olamazsın!"

***

Bir süre daha birşeylerle uğraştık.
Sonra ise uyuduk.