Çocukluğu kasımda kasımpatılarla beraber gömdüm. Şimdi mayısta papatya topluyorum. Sana şubatta verdiğim o kırmızı,beyaz gülleri temmuz ayında yağmur yağarken toplamıştım. Kurudu haliyle, çürüdükten sonra.
Bu kalbi de bir mart akşamında ikinci el pazarından taş niyetine almıştım ya, parçaladın! Parçalandıkça çoğaldım haliyle, kum olmadan önce.
Benim kalbim taşmış, parçalanmış, kum olmuş tozu dumana katar gibi. Bir ara cam olacak, tuz buz olmak için.
Söylemek isteyipte söyleyemediğim şarkıları, etmek isteyipte edemediğim dansları ve daha fazlasını... Gitmek isteyipte gidemediğim yerlerle beraber gömdüm bugün, çocukluğumun yanına, topladığım papatyalarla beraber.
Sessizlik, uyku gibi. Çöktükçe öldürüyor sanki. Sadece bir şarkı, evet bir şarkı, bugün beni iki sene geriye götürebildiyse, kabullenmek gerek ki, pek ileriye gidemedim. Sadece bir anı, zihnimde canlanan yarım yamalak, hala o haliyle beni dibe gömdüyse, kabul, yaşamıyorum ben daha.
Daha da, rüzgarın estiği yöne doğru, daha da oluruna bırakılmış bir hal. Uyku, düşünmek, istemek biraz da arzu vardı, kalmadı hiçbiri.
Sadece bir gün, çok geçte olsa gideceğim herşeyin başladığı yere, gelmişine geçmişine, aynı zamanda herşeyin bittiği yer oluşuna söveceğim ana,avrat,sülale.
Kendimden de intikam alacağım kendimce. Senin haberin olmadan, haliyle kendimden habersizce.